Hz. İsa (a.s.)’ın Doğumu

Bilindiği gibi doğum, hem çok zor, hem de çok iyi bakım gerektiren bir olaydır. Tıbbi bakım imkanı, tecrübeli bir yardımcısı olmayan kişinin, böylesine hayati bir olayda yalnız başına başarılı olabilmesi çok zordur. Ancak bu konuda hiçbir tecrübesi olmayan Hz. Meryem, Allah’a olan bağlılığı ve güveni ile bu zor işi tek başına başarabilmiştir. Hz. Meryem artan […]

Continue Reading

Hz. İsa (a.s.)’ın Allah Katından Bir Kelime Olması

Allah, Kuran’da -Rabbimiz’in takdiriyle- Hz. İsa (a.s.)’ın doğumundan ölümüne kadar her konuda, diğer insanlardan büyük farklılıklar gösterdiğine dikkat çekmiştir. Herşeyden önce Hz. İsa (a.s.), bilinen sebeplerin dışında bir yaratılışla doğmuş ve babasız olarak dünyaya gelmiştir. Allah, Hz. İsa (a.s.) doğmadan önce, birçok özelliğini ve insanlar için bir Mesih olarak gönderildiğini melekleri aracılığıyla annesi Hz. Meryem’e […]

Continue Reading

Hz. İsa (a.s.)’ın Babasız Dünyaya Gelişi

Rabbimiz’in Hz. İsa (a.s.)’da tecelli ettirdiği en büyük mucizelerden biri, Hz. Meryem’in ona hamile kalma şeklidir. Kuran’da bu konuyla ilgili pek çok detay verilmektedir. Meryem Suresi’nde Cebrail’in Hz. Meryem’e görünmesi şu şekilde bildirilmektedir: Kitap’ta Meryem’i de zikret. Hani o ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti. Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece […]

Continue Reading

Münafik, Ahlaksızlığını Ortaya Koyan Bilgilerin Müslümanlara Ulaşmasından Çok Korkar

Münafığın hayatı, sinsilik, samimiyetsizlik ve sahtekarlık üzerine kuruludur. Elindeki tüm imkanları kullanarak, ‘hayatının her anında özgürce ahlaksızlık yapabilmek’ ister. Bunu gerçekleştirebilmesi içinse, yaptığı sahtekarlıkların deşifre olmaması gerektiğini bilir. Bu yüzden oynadığı oyunların gündeme getirilmesini, yaptığı sinsi faaliyetlerden Müslümanların haberdar olmasını istemez. Çünkü münafık ancak bu şekilde, sistemini sürdürebilir ve ancak bu şekilde kendini gizlemeyi başarabilir. ‘Münafığın gizliliği […]

Continue Reading

Münafığın Konuştuğu Her Sözde Bir Tuzak Vardır; Dolayısıyla Münafığın Söylediklerinin Tam Tersini Yapmak Gerekir

Allah Kuran’da, münafıkların tuzaklarını nasıl bozabilecekleri konusunda Müslümanlara çok önemli bir sır vermiş ve bu sinsi insanların “sözlerine uyulmamasını” bildirmiştir: Ey Peygamber, Allah’tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Sana Rabbinden vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (Ahzab Suresi, 1-2) Tüm varlıklar gibi, münafıkları da, onlara yol gösteren liderleri şeytanı da […]

Continue Reading

Münafık, Kendisine Tanınan Her İmkanı Küfürle Bağlantıya Geçip Müslümanlar Aleyhinde Faaliyet Yapmak için Kullanır

Münafık, Müslümanların kendisine tanıdığı imkanları, onlar vesilesiyle elde ettiği nimetleri, ‘küfürle bağlantıya geçmek, onlarla olan ilişkilerini güçlendirmek ve onlar arasındaki yerini sağlamlaştırabilmek’ için de kullanır. Çünkü nihai hedefi zaten budur: Müslümanları yıpratıp küfrü güçlendirmek, ardından da inkarcıların arasında kendine iyi bir yer edinebilmek. Dolayısıyla Müslümanların her türlü ‘teknolojik imkanlarını, maddi güçlerini, sosyal bağlantılarını’ bu amaç için kullanır. Münafıklar Müslümanların […]

Continue Reading

Münafık, Sürekli İyilik ve Güzel Ahlak Gördüğü Müslümanlara Karşı Çok Nankördür

Allah’ın Peygamberlere vahiyle bildirmesi dışında, ‘kimin cennete kimin cehenneme gideceğini bilmek’, dünya hayatında asla mümkün olamaz. Bu nedenleMüslümanlar, münafık karakterini en yoğun üzerinde barındıran, bu yönde çirkin bir cesareti ve ısrarı olan bir kişiye dahi, bir gün değişebileceğini ve ahlakını düzeltebileceğini düşünüp hep ümitvar bir bakış açısıyla yaklaşırlar. Müslümanlar münafıktaki şiddetli küfür alametlerini çok açık bir şekilde […]

Continue Reading

Münafık, “Allah’a Çok Şükür” “Elhamdülillah” İfadelerini Neredeyse Hiç Kullanmaz; Şükredip Allah’ın Üzerindeki Lütfunu Takdir Etmez

Müslümanları küfürden ayıran en belirgin özelliklerinden biri, kalplerinde olduğu gibi, dillerinde de sürekli, dünyada herkesten çok sevdikleri ‘Rabbimiz’in adının’ olmasıdır. İman edenler her şeyi yaratan, insanlara, olaylara hükmeden tek ve sonsuz gücün yalnızca Allah olduğunu bilirler. Ve Allah dilemeden insanların, lehlerinde ya da aleyhlerinde hiçbir şeye güç yetiremeyeceklerinin, Allah’ın dilediğine rızkını ve lütfunu genişletip dilediğine de daraltacağının […]

Continue Reading

Münafık, Kendisine Verilen Her Nimet ve İmkanı Huzursuzluk Çıkarmak için Kullanır

Müslümanların hayatı çok huzurlu ve güzeldir. Her yeni güne uyandıklarında Müslümanlar yine hep güzellik arar, kendi tavırlarıyla bulundukları ortama güzellik katmaya çalışırlar. Münafık ise bunun tam tersi bir ahlaka sahiptir. Müslümanların huzurlu, mutlu olmasından, güzel bir hayat yaşamasından çok büyük bir rahatsızlık duyar. Bu nedenle onlarla birlikte olduğu hemen her güne aksilik, huysuzluk, nobranlık yaparak […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanları Görmeye Dayanamadığı İçin Kendini Tecrit Eder

Münafık bedenen kalabalık Müslüman topluluğunun içinde bulunsa dahi, ruhen tamamen kendini onlardan tecrit eder. İçindeki kin, nefret ve kıskançlığı bastıramadığı için, iman edenlerin yanında çok büyük bir azap çeker. Bu yüzden zaman içerisinde gitgide Müslümanlardan uzaklaşır. Ancak münafık adeta bir‘bukalemun gibi’ istediği anda istediği görünüme bürünebildiği için, Müslümanların yanında kendisine neşeli ve mutlu bir insan görünümü […]

Continue Reading

Münafığın Ruhunda Sevgi ve Saygı Hissi Yoktur

Münafık çok aşağılık bir varlıktır. Sevgi, şefkat, merhamet, acıma hissi, affedicilik, incelik, nezaket gibi özelliklerden tamamen yoksundur. Bu tavırların kendisine gösterilmesini, yalnızca ‘kendisinin sözde herkesten daha büyük olduğunu’ ispatlayabilmek için kullanmaya çalışır. En çok sevilmek ister, çünkü bu şekilde ‘sevgiye sözde en layık olan insan olduğunu’ ispatlayacak ve böylece diğer Müslümanlara büyüklük taslayacaktır. En çok ilgi görmek ister, çünkü […]

Continue Reading

Münafık, Hiç Kimse Tarafından Gerçek Anlamda Sevilmediğini Bilir

Müslümanlar hep pozitif, yapıcı, tevazulu, anlayışlı bir karaktere sahiptirler, bu o kadar barizdir ki münafıklar bile Müslümanların insanlarla güzel iletişim kurabildiklerini, olgunluklarını ve yüzlerindeki iç açıcı ifadeyi görebilirler. Kendilerine baktıklarında ise, huysuz, geçimsiz, gerilimli, ters, züppe, kavgacı, küstah, nezaketten, güler yüzden ve gönül alıcı güzel sözler söylemekten uzak bir insan modeli görürler. Bu ikisi arasındaki […]

Continue Reading

Münafık Sevgisiz Bir Varlıktır; Ama Çıkar Elde Etmek ve Büyüklüğünü Vurgulamak İçin Sevgiyi Kullanır

Münafık ‘sevmeyi bilmeyen’ bir varlıktır. Aynı şekilde ‘sevilme hedefi’ de yoktur. Gösterdiği nobran, huysuz, züppe ve küstah ahlak nedeniyle kimsenin kendisini sevmeyeceğini bilir. Bu nedenle ‘sevgi peşinde koşan, kendisini sevdirmeye çalışan ve sevgi talep eden’ bir tavrı da yoktur. Ancak sevgi münafık için çok ‘önemli ve etkili bir silah’ tır. Ahlaksızlık yaparken en sık kullandığı maske, ‘sevgi maskesi’dir. Zira Müslümanların sevgiye ne kadar […]

Continue Reading

Münafığın ‘Sevgi Arayışı’nda Olduğu İddiası Yalandır; Münafık, Daha Fazla Ahlaksızlık Yapabilmek İçin Sevgi’ Kavramını Kullanır

Münafığın Müslümanları rahatsız edebilmek için ortaya attığı yalanlardan biri de, sözde ‘sevgi peşinde olduğu iddiası’ dır. Öncelikle şu çok açık bir gerçektir ki, Allah sevgisini bilmeyen hiçbir insan, gerçek, kalıcı ve samimi bir sevgi yaşayamaz. Bu nedenle ‘sevmek ve sevilmek’ münafığın ‘hiç bilmediği ve asla yaşayamayacağı’ duygulardır. Allah’a sevgisi olmayan münafığın, herhangi bir insanı içten bir duyguyla sevebilmesi asla mümkün değildir. Gösterdiği, sinsi […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanların Sahip Olduğu Tüm Nimetleri Çok Kıskanır

Münafığın haset dolu çirkin ahlakı Kuran’ın, “Size bir iyilik dokununca tasalanırlar” (Al-i İmran Suresi, 120) ayetiyle Müslümanlara haber verilmiştir. Allah’ın ayette ‘tasalanırlar’ sözüyle dikkat çektiği gibi, Müslümanların rahatı, huzuru, kardeşliği münafıklar için bir ‘kalp acısı‘dır. Onlara en ufak bir iyilik ulaştığında, münafık kıskançlıktan ve öfkeden deliye döner. Müslümanların bir ‘başarı kazanması, güzelleşmesi, bedenen daha güçlü ve daha mükemmel hale gelmesi’ münafığı çok kızdırır. […]

Continue Reading

Münafık, Yalan ve İftiralarla Müslümanlar Arasındaki Sevgiyi Yok Etmeye Çalışır

Münafık en çok sevgiden rahatsız olur. Çünkü sinsi oyunlarla, sahtekar metotlarla dünyadaki maddi birçok nimeti elde edebilir ama ruhundaki şeytanlık ve alçak karakteri nedeniyle ‘hiçbir zaman için gerçek sevgiyi yaşayamayacağını’ bilir. Bu haliyle ne onun başkasını; ne de bir başkasının kendisini sevmeyeceğinin farkındadır. İşte bu da, münafık için büyük bir ‘yürek acısı’ dır. Bu acı ve ‘asla elde edemeyeceği bir nimete karşı […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanların Arasındaki İçten Sevgiyi Çok Kıskanır

Allah bir ayette “Yoksa onlar, Allah’ın Kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar?” (Nisa Suresi, 54) buyurmuştur. Bu ayette haber verildiği gibi, münafıklar Müslümanlara verilen maddi manevi tüm nimetleri kıskanırlar. Haset ettikleri konuların en başında da, ‘Müslümanların birbirlerine kaşı duydukları içten sevgi’ gelir. Bir müminin başka bir Müslümanı çok sevmesi ve onu koruyup kollaması, münafık için çok ciddi bir kıskançlık konusudur. […]

Continue Reading

Münafık Korkaktır; Zorlukta Kendini Hemen Ele Verir

Münafığın canı çok tatlıdır. Dünyaya delice bağlı olduğu için, ölmekten çok korkar. Bütün şartlar ve imkanlar lehineyse, o zaman Müslümanlarla birlikte hareket eder. Çıkarlarına zarar gelmediği müddetçe, zor da olsa müminlerin arasında kendini gizler, hatta onlardan biri gibi görünmek için istemediği pek çok şeyi yapmayı da göze alır. Namaz kılmak istemez, ama kılar. Müslümanlara bir […]

Continue Reading

Tarihteki En Alçak Münafıklardan Biri Olan Samiri de Hırsızlığıyla Tanınıyordu

Hırsızlığıyla tarihe geçmiş en bilinen münafıklardan biri de ‘Samiri’ dir. Samiri, ‘Kuran’da da adı geçen, Hz. Musa (as) döneminde yaşamış İsrailoğulları’ndan bir kişidir’. ‘Samiri’ adı, eski Mısır dilinde ‘ecnebi, yabancı’ anlamına gelen ‘shemer’ kökünden türemiş bir sıfat-isimdir. Samiri, ailesi ve çevresi de altın ustası olan, Mısır’da altın buzağı imal etmesiyle ünlenmiş bir ‘heykeltıraş ve döküm ustası’ dır. Samiri önce bu buzağıların kalıbını hazırlıyor, sonra da […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanların Sadece Malını-Mülkünü Değil, Güzelliklerini, Sağlıklarını, Sevgilerini, Mutluluklarını, Enerjilerini ve Vakitlerini de Çalmak İster

Münafık karakterli bir insanın gasp etmeye ve çalmaya karşı olan hırs ve tutkusu sadece mal, para, eşya gibi maddi değerler ile sınırlı değildir.Müslümanların zenginliğine olduğu gibi, sahip oldukları her türlü manevi güzellik ve nimete karşı da derin bir kıskançlık duyar. Kendi kin ve nefret dolu hayatında hiçbir zaman tatmadığı, ama Müslümanların hayatlarının her anında en […]

Continue Reading

Münafık, Hırsız ve Dolandırıcıdır

Münafık Allah korkusu olmayan bir varlıktır. Dolayısıyla hayata dair hiçbir konuda ‘imani, ahlaki ya da etik sınırları’ yoktur. Çıkarına uygun olan her şey, onun için ‘iyi’ ve ‘doğru’ olandır. Ve birşey onun menfaatlerini zedeliyorsa, o da münafığa göre ‘kötü’ ve ‘yanlış’ olandır. Allah’ın kendisini her an gördüğüne ve tüm yaptıklarının hesabını ahirette mutlaka vereceğine de inanmadığı için, yalnız kaldığında, kimsenin kendisini […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanların Başarılarını Çok Kıskanır ve Onlardan Daha İyisini Yapabildiğini İspatlamak için Göstermelik Çabalar Yürütür

Müslümanlar yaptıkları güzel hizmetler ve hayırlı işler için harcadıkları çabalar ile yalnızca Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanabilmeyi umarlar. Bunun dışında insanlardan herhangi bir takdir ve karşılık beklemezler. Amaçları İslam’ı, Müslümanları güçlendirmek, Kuran ahlakını insanlara anlatarak dünyada huzur ve barışı hakim kılmaktır. Münafıklar ise bunların hiçbirini önemli görmez ve bu yüzden de bu yönde hiçbir çaba […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanların Başarılarını Kötülerken, Kendini de Özel Yetenekleri Olan, Yeri Doldurulamayacak Bir İnsan Gibi Göstermeye Çalışır

Münafıklar, İslam’a hizmet edip Müslümanlara destek olmayı asla kabul etmezler. Ama bazen, hem münafıklıklarını gizlemek hem de daha fazla çıkar elde edebilmek için faydalı birşeyler yapıyor gibi davranırlar. Bu gibi durumlarda da bunu hemen kendi lehlerinde en iyi şekilde kullanmaya kalkarlar. Eğer küçücük de olsa, faydalı bir faaliyetleri olursa, bunu olabildiğince gündemde tutmaya, hemen herkese […]

Continue Reading

Münafık Müslümanlara ‘Beceriksiz Taklidi’ Yaparken, İnkar Edenleri Hoşnut Etme Konusunda Müthiş Yetenekli ve Gayretlidir

Münafık tüm hayatını, imkanlarını ve enerjisini Müslümanlara karşı sinsice bir mücadele yürütmeye adamıştır. Dolayısıyla bu hedefine darbe vuracak, emeklerini boşa çıkaracak bir konuma gelmeyi asla istemez. Müslümanlara karşı mücadele yolunda bütün ömrünü vermişken, onları güçlendirecek, dine ve Müslümanlara fayda sağlayacak bir çalışmanın içinde olmayı asla kabul etmez. Bu nedenle de İslam’a ve Müslümanlara zerre kadar […]

Continue Reading

Münafık İslam’a Hizmet Konusunda Çok Tembeldir

Önceki bölümlerde de anlatıldığı gibi, münafığın Müslümanlar arasında bulunma sebebi Allah’a olan inancı ya da Kuran ahlakını yaşama isteği değildir. Münafık hem Müslümanların sahip oldukları nimetlerden yararlanmak hem de Müslümanlar hakkında istihbarat toplayıp inkar edenlere güç kazandırmak ister. Dolayısıyla da Müslümanlarla idealleri ve hedefleri tamamen farklıdır. Müslümanlar Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanmak için yaşarlar. Bunun […]

Continue Reading

Münafık Gün Boyunca Sürekli Homurdanarak Olumsuz ve Şikayetçi Konuşmalar Yapar

Müslüman tüm ahlakı, tavırları ve konuşmalarıyla ‘insanların içini açan, nezih, kaliteli ve pozitif’ bir insandır. Münafık ise bunun tam aksine, her hali ve her tavrıyla çevresine ‘negatif enerji yayan’ bir varlıktır. Gün içinde yaptığı hemen her konuşmasında münafığın bu negatif ruh halini görmek mümkündür. Zira insanın ruh halinin en net yansımaları konuşmalarında ve üslubunda ortaya çıkar. Güzel bir ruhtan güzel […]

Continue Reading

Münafık Hemen Her Fırsatta Ukalalık ve Bilmişlik Yapar

Münafığın kendini yüceltmek ve kendince Müslümanlardan daha üstün olduğunu vurgulamak için kesintisiz olarak uyguladığı eylemlerden biri de ‘ukalalık ve bilmişlik yapmak’ tır. Kendisini küfre beğendirebilmek için sürekli olarak bilgisini ve kültürünü artıran münafık, bu birikimini Müslümanlar arasında da bir sükse ve büyüklük unsuru olarak kullanmak ister. Oysaki Müslümanlar için ‘kimin daha bilgili olduğu değil; kimin daha dindar, kimin […]

Continue Reading

Münafık Patavatsız ve Münasebetsizdir

Münafık günün hemen her saatinde gösterdiği ‘kötü, nezaketsiz, düşüncesiz ve negatif ahlakıyla’ dikkat çeker. Ciddi bir menfaati söz konusu olmadığı takdirde, herhangi bir konuda nezih bir tavır içerisinde olduğuna rastlamak zordur. Bu bozuk ahlakını konuşmalarına yansıtarak, Müslümanlara rahatsızlık vermek ve huzursuzluk çıkarmak ister. Münafık şeytandan aldığı ilhamla, zekasını oldukça iyi kullanabilen bir varlıktır. Neyin nezaketsizlik, neyin patavatsızlık, […]

Continue Reading

Münafık ‘Kitap Yüklü Eşek’ Gibidir

Münafıklar da, tüm yaratılmışlar gibi Allah’ın kontrolünde olan aciz varlıklardır. Allah dilese, ‘münafık’ diye bir varlık yaratmaz ve Müslümanlar içerisinde böyle bir fitne unsuru da olmazdı. Ama sonsuz aklın sahibi olan Allah, pek çok hayır ve hikmetle münafıkları yaratmış ve onlara ‘şeytani bir zeka’ vermiştir. Münafıkların bu şeytani zekaları, ‘Müslümanların Kurani aklı’ karşısında her zaman için yenilmeye mahkumdur. Bu […]

Continue Reading

Münafık Dünyanın Pek Çok Yerini Gezmesiyle Sükse Yapmaya Çalışır

Bazen de münafık, yine küfrün dikkatini çekebilmek ve onların gözünde iyi bir yere gelebilmek için, onların önem verdiğini bildiği yabancı ülkelere gidip gezer. Böylece ileride kendince, hemen her fırsatta “Ben şu yabancı ülkelere gittim, şuralarda gezdim, şu insanlarla tanıştım, şu önemli görevlere geldim” gibi sözlerle sükse yapabilecektir. Allah Kuran’ın “… Öyleyse onların şehirlerde dönüp dolaşması seni aldatmasın.” (Mümin Suresi, […]

Continue Reading

Münafık Küfrün Her Şeyine Çok Özenir

Münafık Müslümanlarla birlikte yaşamasına rağmen, içten içe küfre karşı derin bir hayranlık duyar. Bu yüzden de onların hayatında var olan her şeye karşı içinde büyük bir özlem vardır. Küfür arasında ‘her ne moda olursa, ne tür bir akım çıkarsa’, münafık da hemen bunlara özenir. Onlar nerelere gidiyor, nerelerde geziyorsa, evlerini nasıl dekore ediyor, kimlerle görüşüyor, hangi […]

Continue Reading

Münafık Sükse ve Gösteriş Meraklısıdır

Çevresindeki insanlara sükse ve gösteriş yapabilmek münafık için çok önemli bir konudur. Çünkü münafık sadece bu dünya için yaşar. Ve kendisi gibi dünyaya bağlanmış insanlar arasında ‘sükse ve gösteriş yapmak’, ‘çok değerli görülen’ ve ‘insanlara saygı duymada en etkili kabul edilen’ yöntemlerdir. Dolayısıyla küfre kendini beğendirme kaygısıyla yaşayan münafığın da, mutlaka uygulaması gerektiğine inandığı bir tavırdır. Allah Kuran’da, ‘insanlara […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanların Kalplerine Şüphe ve Korku Düşürmek için Uğraşır

Münafığın en belirgin özelliğinden biri, ‘Müslümanların kalbine şüphe ve vesvese vermeye çalışması’dır. Hiç akıllarında olmayan birşeyi akıllarına düşürmek ve onları hiçbir dayanağı olmayan boş kuruntulara kaptırmak ister. Kısa bir konuşma içerisinde bile, karşısındaki kişiye mutlaka olumsuz telkinlerde bulunur ve onu şeytanın bu tuzağına düşürebilmek için uğraşır. Amacı Müslümanların neşesini, huzurunu kaçırmak, sağlıklarını bozmak, manevi olarak onlara zarar verebilmektir. Allah […]

Continue Reading

Münafık Yalanlarını ve Sinsi Oyunlarını Gizleyebilmek için Sürekli Yemin Eder

Münafık çok oyuncudur, tiyatrocu gibidir. Her türlü karaktersizliği yapabilir ve her türlü yalanı söyleyebilir. Bu yalanlarını sonuna kadar devam ettirebilmek için de her türlü çirkefliği yapmaktan hiç çekinmez. Her türlü pis eylemi yapar, ağlar, bağırır, laf dokundurur, lafı evirip çevirir. Çünkü bu münafığın adeta mesleğidir. Münafık, tüm bu yalanlarının ortaya çıkarılıp oyunlarının bozulmasından da etkilenmez. […]

Continue Reading

Münafık Müslümanlara İftira Atabilmek İçin Onlarla Yalnız Görüşmek İster

Peygamberler, elçiler ve Müslüman önderler, her zaman için münafıkların hep ilk hedefi olmuşlardır. Bu nedenle de münafıklar sinsi oyunlarını en çok bu insanlara yöneltmiş; Allah yolunda en etkili mücadeleyi yapan bu mübarek şahıslar hakkında her türlü yalan ve iftirayı üretmeye çalışmışlardır. Peygamberlere yönelik ‘rahatlıkla iftira atabilmek ve yalan söyleyebilmek için’ ise, ‘onlarla hep yalnız görüşmek ve etraflarında hiç […]

Continue Reading

Münafık Müslümanların Konuşmalarını ‘Dil Eğip Bükerek’ ve ‘Kelimelerin Anlamını Çarpıtarak’ Değiştirmeye Çalışır

‘Kuran ayetlerini, Peygamberlerin, elçilerin ve Müslümanların konuşmalarını şeytani bir üslupla değiştirip, onların sözlerindeki anlamı çarpıtmaya çalışmaları’, münafıkların önemli bir özelliğidir. Allah, bir Kuran ayetinde “… dillerini Kitap’a doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) Kitap’tan sanasınız diye…” (Al-i İmran Suresi, 78) ifadesiyle, münafıkların bu ahlaksızlığına dikkat çekmiş ve bu sinsi oyunlarına karşı dikkatli olmaları için Müslümanları uyarmıştır. Onlardan […]

Continue Reading

Münafık Bilinçaltı Kurgulama Yöntemleriyle İnsanların -Haşa- Allah’a Olan Güvenlerini Sarsmayı Hedefler

Münafıkların “Sıcakta savaşa çıkmayın” sözünü söylemekteki bir başka amaçları da, ‘Peygamber (sav)’e olduğu kadar, Müslümanların -haşa- Allah’a karşı olan güvenlerini de sarsabilmek’ tir. Bu konuşmalarıyla Peygamberimiz (sav)’e “Savaşa çıkın diyorsun ama, buradaki havanın durumunu görüyorsun. Beyin kanaması olacağız, sıcaktan tansiyonumuz çıkıyor, eğer savaşa çıkarsak helak oluruz. Sen bir Peygamber olarak bunu nasıl düşünmezsin?” gibi imalarda bulunabilmektedir. Ardından da, “Bak ben Peygamber değilim, […]

Continue Reading

Münafık, Bilinçaltı Kurgulama Yöntemleriyle Peygamberlere ve Müslümanlara Duyulan Güveni Kırmak İster

Kuran’da münafıkların bilinçaltı kurgulama teknikleriyle oynadıkları sinsi oyunlara ilişkin pek çok örnek verilmiştir. Özellikle de Peygamberimiz (sav) döneminde, Müslümanlar ile birlikte mücadeleye katılmaktan kaçmaya çalışan münafıklar, bu sinsi yöntemi çok fazla kullanmışlardır. Bunlardan biri de Tebük Savaşı sırasında, Peygamberimiz (sav) ile birlikte sefere çıkmamak için yalan söyleyip bahaneler üreten münafıkların üslubunda görülür: Allah’ın elçisine muhalif […]

Continue Reading

Münafık, Bilinçaltı Kurgulama Yöntemleriyle Peygamberlere ve Müslümanlara Duyulan Güveni Kırmak İster

Münafığın Müslümanları içeriden yıpratmak için verdiği şeytani mücadelede kullandığı birbirinden faklı, çok fazla yöntemi vardır. Bunlardan biri de, sinsice üsluplarla Müslümanlara vesvese verebilmek için kullandığı ‘bilinçaltı kurgulama metotları’ dır. Alttan alta verdiği sinsi telkinlerle, -haşa- Allah, Kuran, Peygamber ve Müslümanlar hakkında, Müslümanların aklında soru işaretleri oluşmasını ve şüpheye kapılmalarını sağlamaya çalışır. Bilindiği gibi, Bilinçaltı Kurgulama Yöntemi, günümüzde ‘olumlu ya da […]

Continue Reading

Münafık Sinsi Oyunları İçin ‘Bilinçaltı Kurgulama Yöntemi’ni Kullanır

Münafığın Müslümanları içeriden yıpratmak için verdiği şeytani mücadelede kullandığı birbirinden faklı, çok fazla yöntemi vardır. Bunlardan biri de, sinsice üsluplarla Müslümanlara vesvese verebilmek için kullandığı ‘bilinçaltı kurgulama metotları’ dır. Alttan alta verdiği sinsi telkinlerle, -haşa- Allah, Kuran, Peygamber ve Müslümanlar hakkında, Müslümanların aklında soru işaretleri oluşmasını ve şüpheye kapılmalarını sağlamaya çalışır. Bilindiği gibi, Bilinçaltı Kurgulama Yöntemi, günümüzde ‘olumlu ya da […]

Continue Reading

Münafık İftiralarıyla Özellikle de Müslümanların Manevi Liderleri Olan Elçileri Karalamak İster

Münafık iftira atarak, ‘Müslümanlar arasında fitne ve kargaşa çıkarmak, kendince onları birbirlerine düşürmek, ve birbirlerine karşı duydukları güveni zedelemek’ ister. İşte bu konuda kendine ilk hedef olarak seçtiği kişiler de, ‘Müslümanlar arasında aklına, güzel ahlakına, sözüne en güvenilen, en takva, en dürüst ve en adaletli bilinen, Allah’ın elçileri olan kimseler’ dir. Gerçeği ters yüz ederek, dil eğip bükerek, yalan […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanlara İftira Atarak Kendini Temize Çıkarmaya Çalışır

Münafığın sinsi oyunlarından biri de, hemen her fırsatta samimi Müslümanlara ‘iftira atma alışkanlığı’ dır. Münafık ‘kuşkuyu üzerinden dağıtmak, suçlu görünümünden kurtulmak ve kendince temize çıkabilmek’ için sürekli ‘kendisini mağdur gösterme çabası’ içine girer. Amacı kendisini, ‘gereksiz yere kuşkulanılan, gereksiz yere tedirgin olunan’ ‘masum bir insan’ gibi göstermektir. Ancak elbette bu da münafığın hastalıklı planlarından biridir. Ne kadar mağdurmuş izlenimi verirse, kendisine o kadar […]

Continue Reading

Münafık, Yalanı Müslümanlara Karşı Mücadele için Kullanır

Allah bir Kuran ayetinde “… Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak.” (Enam Suresi, 112) sözleriyle münafıkların‘yalan söyleme’ özelliklerini Müslümanlara bildirmiştir. Bir başka ayette de yine Allah münafıkların bu bozuk ahlakını “… Onlar, gerçekten yalancıdırlar.” (Haşr Suresi, 11) sözleriyle haber vermiştir. İşte münafık, Müslümanların yanında olduğu süre boyunca yaptığı gizli faaliyetlerini ve sahtekarlıklarını gizleyebilmek için pek çok yalan söyler. Sonra […]

Continue Reading

Yalan Söylemek, Münafıkta Adeta Bir ‘Akıl Hastalığı’ Şeklindedir

Münafık, kendisine oluşturduğu sinsi yaşam şekli içerisinde ayakta kalabilmek için, kendince sürekli olarak sahtekarlıklarına devam etmek, her bir oyununu bir diğeriyle desteklemek ve sürekli olarak şeytanlıklarını güçlendirmek durumundadır. İşte bu alçak sistemini korurken, en ihtiyaç duyduğu ve en çok faydalandığı ahlaksızlıklardan biri de ‘yalan söylemek’tir. Hayatını ‘ikiyüzlülük, sinsilik, sahtekarlık ve oyun oynamak’ üzerine kurmuş olan münafık için ‘yalan söylemek, […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanların ‘Düşük Akıllı’, Kendisinin ise ‘Dünyanın En Akıllı İnsanı Olduğuna’ İnanır

Allah bir Kuran ayetinde kendilerine samimi iman etmeleri için çağrıda bulunulan insanların Müslümanlar için “Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?” dediklerini bildirmiştir: Ve (yine) kendilerine: “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin” denildiğinde: “Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. (Bakara Suresi, 13) İşte ayette […]

Continue Reading

Münafık Her Şeyden Şüphelenir; Her Detayı Kendi Aleyhine Zanneder

Suçlu insanla masum insanı birbirinden ayıran en önemli alametlerden biri, ‘masumun huzuru, suçlunun huzursuzluğu’dur. Dünyanın tüm ülkelerinde suçlu insanlar, tedirgin ruh hallerinden, etrafı korku içinde araştıran huzursuz bakışlarından, garip hareket ve mimiklerinden kendilerini ele verirler. Bu tip insanlar hayatları boyunca deşifre olma, yakalanma, küçük düşme, aşağılanma korkusu yaşarlar. Suçlarını işledikten sonra, insanlardan kaçan ‘yabani hayvanlar gibi’, her fırsatta kendi kovuklarına, […]

Continue Reading

Münafık, Müslümanlara Kendince ‘Ahlak Dersi’ Vermeye Kalkışır

Münafığın bir özelliği de, aralıksız bir şekilde sürekli ahlaksızlık yaparak yaşamasına rağmen, Kuran’dan öğrendiği bilgileri kullanarak Müslümanlara sözde‘ahlak dersi vermeye çalışması’ dır. Kendisi gece gündüz sinsilik ve ikiyüzlülük yaparken, Müslümanlar aleyhinde küfürle işbirliği yapıp alçakça planlar kurarken, Kuran’a tamamen zıt ve küfri bir ahlakı Müslümanlar arasında yaygınlaştırmaya çalışırken, bir yandan da Müslümanların tavırlarını eleştirir. Münafığın sinsi […]

Continue Reading

Hz. Meryem’in Doğumu ve Yetişmesi

Hz. İsa (a.s.)’ı dünyaya getirmek üzere seçilmiş olan Hz. Meryem, karışıklıkların hüküm sürdüğü bir dönemde dünyaya gelmişti. Allah Hz. Meryem’i bu kutlu görev için özel olarak seçmiş ve yetiştirmişti. Hz. Meryem, Allah’ın alemler üzerine seçip üstün kılmış olduğu bir soydan, İmran ailesinden geliyordu. İmran ailesi, Allah’a gönülden iman eden, her işlerinde O’na yönelip dönen ve […]

Continue Reading

Kuran’da Meryem Oğlu İsa Mesih

Kitabın bu bölümündeki amaç, Hz. İsa (a.s.)’ın geçmişteki hayatına ve yeniden yeryüzüne döneceğine ilişkin tüm detayları, en güvenilir kaynaktan aktarmaktır. Bu kaynak, elbetteki hiçbir bozulmaya ve değişmeye uğramamış olan ve Allah’ın “…O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur…” (Enam Suresi, 115) şeklinde ifade ettiği Kuran ve sahih hadislerdir. Doğumundan Allah Katına yükselişine, yeryüzüne tekrar dönüşünden gerçek ölümüne kadar […]

Continue Reading

Din Allah Katında İslam’dır

Tarih boyunca çeşitli kavimlere peygamberler gönderilmiştir. Allah’ın elçileri, gönderildikleri kavimleri doğru yola davet etmişler ve onlara hak dini tebliğ etmişlerdir. Bazı insanlar ise, geçmişte elçilerle beraber birbirinden farklı birçok dinin gönderildiğini düşünmektedirler. Oysa bu son derece yanlış bir düşüncedir. Çünkü Allah’ın farklı dönemlerde farklı kavimlere gönderdiği din aslında tektir. Örneğin Hz. İsa (a.s.)’a vahyedilen dinle, […]

Continue Reading

Hazreti İsa Gelecek (Giriş)

Hz. İsa (a.s.), diğer tüm peygamberler gibi Allah’ın insanları doğru yola çağırmakla görevlendirdiği seçkin bir kuludur. Ancak Hz. İsa (a.s.)’ı diğer peygamberlerden ayıran, Rabbimiz’in takdir etmiş olduğu bazı özellikler vardır. Bunlardan en önemlisi onun halen ölmemiş, Allah Katına yükseltilmiş ve yeryüzüne tekrar geri dönecek olmasıdır. Birçok kimsenin sandığının aksine Hz. İsa (a.s.) çarmıha gerilip öldürülmemiş, […]

Continue Reading

Münafık Kendisine Öğüt Verildiğinde, Yalan ve İftira Dolu Suçlamalarla Karşı Atağa Geçer

Öğüt almak, eleştirilmek, iyiden, doğrudan, daha güzel olandan yana bir tavsiye duymak, münafığın en hoşlanmadığı ve nefsine en ağır gelen durumlardan biridir. Bunu bir de kendisine içten içe büyük bir kin, öfke ve nefret duyduğu insanlar olan Müslümanlar yapacak olursa, bu durumda münafık deliye döner. Delice ve kontrolsüz bir savunma içgüdüsüyle, kendisini haklı çıkarıp kusursuz gösterebilmek […]

Continue Reading

Münafık Bir Müslümanın Kendisine Öğüt Vermesine Tahammül Edemez

Münafık Müslümanın iyi niyetle, kendisinin bir yanlışını düzeltmesine ya da öğüt vermesine asla tahammül edemez. Münafıkta büyüklük hissi çok güçlü olduğu için herhangi bir konuda ‘eksik ya da hatalı olduğunu’ kabul etmez. Dolayısıyla kendisine hatırlatma veya tavsiyede bulunulduğunda, söylenenleri ‘delice yalanlamaya ve inkar etmeye’ çalışır. Çok seri şekilde yalan söylemeye ve karşı atak tarzında ‘iftira atmaya’ başlar. Söylenen eksikliğin kendisinde mevcut […]

Continue Reading

Münafık Legal Bir Hayattan Hoşlanmaz, İllegal, Sinsi ve Gizli İşler Yaptığında Rahatlar

Müslümanlar ne kadar dürüst, ne kadar temiz bir hayat yaşamak istiyorlarsa, münafık da tam tersine, o kadar ‘sinsi, entrikalarla dolu, sahtekarlık ve ikiyüzlülük üzerine kurulmuş’ bir hayattan hoşlanır. Her şeyin ‘şeffaf ve açık olduğu, dürüstlük üzerine kurulu bir yaşam tarzı’ onları çok sıkar. Münafıklar bunu tekdüze ve sıradan bulurlar. Ruhları hep bir şeytanlık, sinsilik, gizlilik arar. Dostlarının da kendileri gibi […]

Continue Reading

Münafık Müslümanların Maddi İmkanlarını Ne Kadar Çok Kullanabilirse O Kadar Büyük Kar Elde Ettiğini Sanır

Münafığın hayatında, Müslümanlarınki gibi değerli ve yüksek idealler yoktur. Yaşama amacı, yalnızca ‘kendisi’dir. Sadece hayatta kalabilmenin ve bu hayattan en fazla menfaati elde edebilmenin peşindedir. İyi yaşayabilmesi, iyi yemek yiyebilmesi, iyi uyuyabilmesi, en iyi kıyafetleri giyebilmesi gibi, her konuda en iyi imkanları elde edebilmesi onun için en hayati konudur. ‘Dünya hayatında itibar, mal, mülk, para, makam ve […]

Continue Reading

Yaşlanmak ve Ölümün Yaklaşması Münafığın Dehşetli Bir Korkuya Kapılmasına Neden Olur

Buraya kadar anlatılan, münafığın kendisini ve bedenini çok kıymetli görme felsefesinin diğer bir parçası da, ‘münafığın yaşlanmaktan ve ölmekten duyduğu dehşetli korku’ dur. Dünya hayatının kalıcı olmadığı; hayatın hızla geçip tükendiği ve insanların hızla yaşlanarak ölüme yaklaştıkları, dünyadaki iman eden ya da etmeyen her insanın çok iyi bildiği bir gerçektir. İnsanlar dünyaya ne kadar sıkı bağlanırlarsa bağlansınlar, […]

Continue Reading

Münafık Kendine Çok Düşkündür; Sahtekarca Oyunlarla Sürekli Kendine Baktırmak ve Bedenini Yıpranmaktan Korumak İster

Önceki bölümlerde anlatıldığı gibi, sahip olduğu bedeni, münafığın dünya hayatındaki en kıymetli varlığıdır. Dolayısıyla da ona gelecek, küçücük bir zarar bile münafık için çok önemlidir. Kendince onu ne kadar sağlıklı, dinç, zinde, genç ve güzel tutabilirse, çıkarlarını o kadar iyi koruyabilecektir. Bu nedenle de yaşlanmaktan, hastalanmaktan çok ciddi şekilde korkar. Elbette her insan sağlığını korumak ve dinç kalmak için […]

Continue Reading

Münafık, İncil’de ’Dıştan Güzel Görünen, İçi Ölü, Pislikle Dolu Badanalı Mezarlara’ Benzetilmiştir

İncil’deki bir sözde münafıklar, ‘dıştan güzel görünen, içi ölü, pislikle dolu badanalı mezarlara’ benzetilmiştir: “Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz.” (Matta, 23:27-28) Dışarıdan bakıldığında münafık gerçekten güzel ve gösterişli görünebilir. Saçlarını en bakımlı, en modern, en dikkat çekici […]

Continue Reading

Münafık Züppelik Yaparak Büyüklük Taslar

İncil’deki bir sözde münafıklar, ‘dıştan güzel görünen, içi ölü, pislikle dolu badanalı mezarlara’ benzetilmiştir: “Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz.” (Matta, 23:27-28) Dışarıdan bakıldığında münafık gerçekten güzel ve gösterişli görünebilir. Saçlarını en bakımlı, en modern, en dikkat çekici […]

Continue Reading

Münafık, Ahlakını Güzelleştirmeye Önem Vermez Ama ‘Dış Görünüşü’ ve ‘Beğenilmek’ Onun için Hayati Önem Taşır

Allah bir Kuran ayetinde münafıklar için, ‘Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır’ şeklinde bildirmiştir: Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler…” (Münafikun Suresi, 4) Ayette geçen ‘cüsseli yapıları’ ifadesiyle, cahiliye toplumlarında önem verilen ‘zenginlik, sükse, gösteriş, bakım, modernlik ya da kalite’ gibi ‘sadece dış görünüşe ait’ kriterlere dikkat […]

Continue Reading

Münafık Dini Konulardan Bahsetmek İstemez Ama Dünya Hayatıyla İlgili Konularda Konuşmakta Çok Şevkli ve Yeteneklidir

Allah’ı çok az anan ve Rabbimiz’in zikredildiği ortamlarda bulunmaktan da itinayla kaçınan münafıkların, bu konuda dikkat çeken bir özellikleri daha vardır.Dini konuların konuşulmasından büyük bir acı ve azap duyan münafık, dünya hayatına ilişkin konular söz konusu olduğunda müthiş açılır. Kendisine Allah’ı, ahireti, kaderi, vicdanlı olmayı, Kuran ahlakına uymayı hatırlatan her şey ona ne kadar sıkıntı veriyorsa, […]

Continue Reading

Müslümanlar Allah’ı Sevgiyle Anarlarken, Münafık Allah’ı Çok Az Anar

Kuran’da, münafıklar hakkında verilen bir başka önemli bilgi de, bu zayıf imanlı insanların ‘Allah’ı çok az anmaları’ dır: Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı ancak çok az anarlar. (Nisa Suresi, 142) Tüm Müslümanlar gibi, elbette ki münafıklar da Kuran ayetlerini çok iyi bilmektedirler. […]

Continue Reading

Münafıklar Peygamberimiz (sav) ile ‘Hücrelerin Ardından Seslenerek’ ve Bağırarak Konuşuyorlardı

Münafıklar Peygamberimiz (sav)’in huzurunda nasıl bir üslup ve konuşma adabıyla konuşulması gerektiğini aslında çok iyi biliyorlardı. Ancak Peygamberimiz (sav)’in ‘üstünlüğünü’ kabullenemedikleri için, ona karşı derin bir saygı göstermek gururlarına çok ağır geliyordu. Dolayısıyla, bu ortamlarda, sinsice asiliklerini ve dik başlılıklarını hissettirerek kendilerince ‘şeytani bir eylem’ yapmaya çalışıyorlardı. Müslümanlar, Peygamberimiz (sav)’e olan ‘itinalı sevgileri ve saygıdaki titizlikleriyle’ dikkat çekerken, onlar da […]

Continue Reading

Münafıklar Peygamberimiz (sav)’in Yanında Öne Geçmeye ve Kendilerini Yüceltmeye Çalışıyorlardı

Kuran’da Müslümanlara hatırlatılan bir başka önemli konu da, ‘Peygamberimiz (sav)’in bulunduğu bir ortamda, her konuda ona öncelik vermenin, onu en önde ve en üstün tutmanın önemi’ dir. Bu ahlak anlayışı, Müslümanların Peygamberimiz (sav)’e olan sevgi, saygı, hürmet ve bağlılıklarını ortaya koyan çok önemli bir ‘mümin alameti’ dir. Ancak bu duyguları kalplerinde samimi olarak yaşamayan insanların taklidi olarak bu ahlak […]

Continue Reading

Münafıklar Peygamberimiz (sav)’in Huzurunda Seslerini Yükseltiyor ve Küstah Bir Üslupla Konuşuyorlardı

Peygamberimiz (sav) döneminde, Müslümanların çevresinde nezaketi, ince düşünceyi, saygılı olmanın adabını bilmeyen ve bu yöndeki çirkin üsluplarıyla dikkat çeken birçok insan vardı. Bunlar arasında müşrikler, kalbinde hastalık olanlar, görgüsüz ya da bilgisiz olanlar olduğu gibi; bu ahlaksızlığı kasten uygulayan münafıklar da vardı. Ve bu kimseler, Müslümanlara gösterdikleri bu çirkin tavırları, Peygamberimiz (sav)’e karşı da sergiliyorlardı (Peygamberimiz […]

Continue Reading

Münafık Saygıdan Yoksundur; Nezaketsiz ve Düşüncesizdir

Müslümanların en önemli özelliklerinden biri, hayatlarının her anında Kuran ahlakına uygun bir üslup ile konuşmalarıdır. İman etmeleriyle birlikte, cahiliye toplumlarında insanların büyük bölümüne hakim olan negatif karakter özelliklerinden arınmışlardır. Dolayısıyla bu temiz, Rahmani ahlak tüm tavır ve konuşmalarına hakimdir. Nasıl bir ortama girerlerse girsinler, olayların gidişatına, insanların ihtiyacına, duruma ve şartlara göre nasıl davranmaları gerektiğini […]

Continue Reading

Münafık Züppelik Yaparak Büyüklük Taslar

Allah Kuran’ın “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca ulaşabilirsin.” (İsra Suresi, 37) ayetiyle Müslümanlara büyüklenmekten sakınmalarını hatırlatmıştır. Müslümanlar Allah’ın ayette tarif ettiği ahlakı beğenmediğini bilerek, enaniyet ve kibir gibi görünebilecek en ufak bir tavır bozukluğundan dahi şiddetle sakınırlar. Münafıklar ise Müslümanların tam aksine, her konuda kendilerini ön plana çıkarmak, büyüklüklerini ve herkesten üstün olduklarını vurgulayabilmek için […]

Continue Reading

Münafık Öfkelendiğinde Kontrolsüzce Bağırır

üslümanlar çok itidalli ve aklı başında insanlardır. Her şeyi ve bütün olayları Allah’ın yarattığına kesin olarak emin oldukları için sürekli tevekküllü bir ruh hali içinde yaşarlar. Dolayısıyla da gün içinde ne kadar zor olaylarla ve yanlış tavırlarla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, asla ‘kontrollerini kaybetmez ve Kuran ahlakına uygun olmayacak bir tavır göstermezler’. Sinirlenmek, öfkeden kendini kaybetmek, ses yükseltmek, […]

Continue Reading

Münafık Pis Bakışlarıyla Yeteri Kadar Eylem Yapamadığını Düşündüğünde, Diliyle Müslümanları Rahatsız Etmeye Çalışır

Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. And olsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir. (Muhammed Suresi, 30) Bakışları gibi, üslubu da münafığı ele veren en önemli alametlerden biridir. Allah Kuran’da Müslümanların münafıkları, ‘konuşmalarındaki anormalliklerden tanıyıp fark edebileceklerini’ bildirmiştir. Zira münafıkların konuşmaları bir Müslümanın konuşma tarzına, adabına, ahlakına hiç benzemez. Öfkeli, laf […]

Continue Reading

Münafığın Şeytani Eylemleri için Kullandığı Vücut Dili

Münafık tüm ‘bedenini, şeytani amaçları için ustalıkla kullanma konusunda’ çok yeteneklidir. Müslüman nasıl ki her haliyle, her tavrıyla halim ahlakını, pozitif kişiliğini etrafına yansıtırsa; münafık da negatif düşüncelerle, şeytanlıklarla dolu ruhunu bedenine ve tavırlarına yansıtmakta çok beceriklidir.Allah Kuran’ın Müddessir Suresi’nde münafıkların bunu hangi şeytani yöntemlerle uyguladıklarını şöyle haber vermiştir: Çünkü o, düşündü ve bir ölçü tespit […]

Continue Reading

Münafık Müslümanları Rahatsız Etmek ve Huzursuzluk Çıkarmak için Pis Bakışlarını Kullanır

ünafık, içten içe nefret ettiği Müslümanlara karşı açıkça bir eylem yapamıyor olmanın sıkıntısı içerisindedir. Onlardan elde etmeyi umduğu çıkar ve menfaatler uğruna, kendini sinsice gizlemek zorundadır. Bu nedenle de gerçek düşüncelerini dile getiremiyor, istediği gibi onlara açıkça zarar veremiyor ve yıkıcı bir karşı mücadele yürütemiyordur. İşte münafığın bu durumda yapabileceği tek şey, sinsice ve alttan alta […]

Continue Reading

Münafığın Kalbindeki Kin, Öfke ve Haset Gün Boyu Tavırlarına Yansır

Münafığı ele veren en önemli alametlerinden biri de, ‘vücut dili’ dir. Allah bir ayetinde, “Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. And olsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın.” (Muhammed Suresi, 30) sözleriyle münafıkların konuşma, hal ve tavır bozukluklarını vurgulamakta, dikkatle izlenirse Allah’ın izniyle münafıkların bu alametlerinin fark edilebileceğine işaret etmektedir. Müslümanların neşesini, başarısını, zenginliğini, […]

Continue Reading

Münafığın İçi Kin Doludur; Kalbindeki Kir ve Kötülük Tüm Yüzüne Yansır

Müslümanların bir iyilikle karşılaşması, başarı elde etmesi ya da güçlenmesi münafıkları içten içe kahreder. Onların nimet içinde, neşeli, huzurlu olmaları, kendi aralarında sevgiyi, dostluğu olabilecek en güzel şekilde yaşamaları, münafık için kahredici bir sıkıntı sebebidir. Çünkü münafık bunun tam tersine; her an mutsuz, sıkıntılı ve acı içinde yaşar. Müslümanlarla birlikte olmayı seçmiş, ama aklı küfürde […]

Continue Reading

Münafık, Çıkar Elde Edebilmek için “Yancı” Bir Karakter Gösterir

Münafıklar, Müslümanların en yakınlarında bulunabilmek ve onlar hakkında daha özel, daha stratejik bilgilere ulaşabilmek için, kendilerini olabildiğince‘samimi, güvenilir ve sadık kimseler’ olarak tanıtmaya çalışırlar. Kalpleri kin, nefret ve öfke ile dolu olduğu halde, bunu mümkün olduğunca gizler ve dilleriyle tam tersini konuşurlar. Müslümanların sevgiyi önemli bir samimiyet ölçüsü olarak gördüklerini düşünüp, sevgi konusunu en sinsi yöntemlerle, kendilerince […]

Continue Reading

Münafık Görülmediğini Düşündüğü Yerde Abdest Almaz ve Namaz Kılmaz

Münafığın en ağırına giden konulardan biri de, içindeki kine ve nefrete rağmen ‘Allah’a secde etmek durumunda kalmak, yani namaz kılmak’tır. Allah’a baş eğmek münafık için çok ızdırap vericidir. Çünkü kendini -haşa- Allah’tan daha büyük görür. Secdeye kapanmak durumunda olması, adeta ciğeri parçalanıyormuşçasına münafığın içini yakar ve çok öfkelendirir. Allah münafıkların namaz kılarken nasıl isteksiz olduklarını ve inanmadan […]

Continue Reading

Münafık Kendini Müslümanların En Takvası Gibi Göstermeye Çalışır

Münafıklar istedikleri kalıba girebilmekte oldukça ustadırlar. İstedikleri anda, kişiliklerini bir öncekine tamamen zıt bir şekilde değiştirmiş gibi gösterebilecek ‘şeytani bir zeka ve iradeye’ sahiptirler. Bulundukları ortama, karşılarındaki kişilere, konuşulan konulara ve şartlara göre istedikleri karaktere bürünebilirler. Dinsiz insanlarla, adeta dinsiz biri gibi ‘dinsiz üslubuyla’, müşrik karakteri gösteren kimselerle ‘müşrik mantığıyla’, münafık karakterli insanlarla bir araya geldiklerinde de ‘münafık ağzıyla’ konuşurlar. Ancak münafıklar, şeytani zekaları […]

Continue Reading

Münafık Hep Menfaat Peşindedir

Münafıklar Allah’ın rızasını kazanmaktansa, dünya hayatının sükseli hayatına dair çok küçük ve sıradan bir menfaati elde edebilmeyi çok daha önemli görürler. Allah Kuran’da onların bu karakterini şöyle haber vermiştir: Allah’a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: “Bu işten bize ne var ki?” diyorlardı. De ki: “Şüphesiz işin tümü Allah’ındır.” Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli […]

Continue Reading

Münafık Hak Olana Değil, Güçlü ve Sükseli Olduğuna İnandığı Tarafa Yanaşır

Münafıkların, güçlü olan taraf hangisiyse hemen ondan yana tavır almaları, bu samimiyetsiz insanların en karakteristik özelliklerindendir. Küfre duydukları özlem, onların küfrün, dünyanın her yerinde ve her alanda Müslümanlardan daha güçlü ve daha sükseli olduğunu sanmalarından kaynaklanır. Ama Müslümanlar dünya çapında bir güç kazandıklarında, bu sefer de hemen onlara yanaşır ve kendilerini onlara, ‘Müslümanların en takva olanlarındanmış […]

Continue Reading

Hz. Mehdi’nin Görevleri -3-

Bediüzzaman burada bir cemiyetin varlığından bahsetmiştir. Bu cemiyet, Bediüzzaman’ın “o gelecek zat” sözleriyle müjdelediği Hz. Mehdi’nin yardımcılarının ve destekçilerinin oluşturduğu bir cemiyettir. Bediüzzaman eserlerinin pek çok yerinde Peygamberimiz (sav)’in hadisleri doğrultusunda Hz. Mehdi’nin bir cemaati olacağını ve cemaatin Hz. Mehdi’nin yapacağı faaliyetlerde onun yardımcıları olacağını belirtmiştir. Ancak Hz. Mehdi’nin bu hareketin önderi ve lideri olarak, […]

Continue Reading

Hz. Mehdi’nin Görevleri -2-

O  ZATIN üçüncü vazifesi, HİLAFET-İ İSLAMİYE’Yİ (İslam halifeliğini) İTTİHAD-I İSLAM’A BİNA EDEREK (İslam birliği üzerine kurarak), İSEVİ RUHANİLERİYLE (dindar Hıristiyanlarla ve Hıristiyan alimleriyle) İTTİFAK EDİP (iş birliği ve dayanışma içerisine girerek) DİN-İ İSLAM’A (İslam dinine) HİZMET ETMEKTİR. BU VAZİFE, PEK BÜYÜK BİR SALTANAT ve KUVVET  ve  MİLYONLAR FEDAKARLARLA (MİLYONLARIN FEDAKARANE KATILIMIYLA) TATBİK EDİLEBİLİR(yerine getirilebilir). (Sikke-i […]

Continue Reading

Hz. Mehdi’nin Görevleri -1-

Bu soruların cevapları Hz. Mehdi ve onun mukaddes cemaatinin birbirinden ayrı kavramlar olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Bediüzzaman ahir zamanda Hz. Mehdi’nin yanında bulunan mümin topluluğunun mukaddes bir cemaat olduğunu, bu cemaatin önderliğini yapan Hz. Mehdi’nin de Hz. Peygamber (sav) soyundan gelen mukaddes biri olacağını belirtmiştir. Nitekim Bediüzzaman bu sözünün son cümlesinde “ONUN ÜÇ […]

Continue Reading

Bediüzzaman Hz. Mehdi’nin 3 görevini açıklıyor.

Ve ONUN ÜÇ BÜYÜK VAZİFESİ OLACAK. (Emirdağ Lahikası, s. 260) Bediüzzaman eserlerinde “Hz. Mehdi’nin bir veya iki görevi değil, tam olarak ÜÇ GÖREVİ olduğunu” bildirmektedir. Bu üç görevi birarada yerine getirmeyen şahısların ise ahir zamanın Büyük Mehdisi olamayacağını ifade etmiştir. Bediüzzaman’ın bu konudaki detaylı açıklamalarına rağmen, bu önemli gerçek gözardı edilerek Bediüzzaman’ın Mehdi olabileceği yönünde […]

Continue Reading

Bediüzzaman, önceki alimlerin Ahir Zamanın Büyük Mehdisi Olamadıklarını Belirtmiştir

Bediüzzaman sözlerinde pek çok kez, ne önceki yüzyıllarda gelen müceddidler zamanında ne de kendi yaşadığı dönemde, Hz. Mehdi’nin üç görevinin birarada yerine getirilemediğini ve bunu ancak Hz. Mehdi’nin gerçekleştirebileceğini belirtmiştir. Bediüzzaman’ın bu konuyu açıklayan sözlerinden biri şöyledir: Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Hz. Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş. Fakat HER BİRİ ÜÇ […]

Continue Reading

Bediüzzaman Kendi Yaşadığı Dönemde, Hz. Mehdi’nin Üç Görevinin Birarada Yerine Getirilmesinin Mümkün Olmadığını Belirtmiştir

Bediüzzaman’ın yukarıda ele alınan sözleri, Hz. Mehdi’nin, siyaset ve saltanat alanında yerine getireceği çok büyük ve önemli faaliyetler olduğunu delilleriyle birlikte ispat etmektedir. Hz. Mehdi’yi, önceki müceddidlerden ayıracak ve insanlara tanıtacak en önemli alametlerden biri, “Hz. Mehdi’nin bu görevlerin tümünü birarada gerçekleştirmesi” olacaktır. Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde ve Bediüzzaman’ın eserlerinde tüm bunlar delilleriyle birlikte çok detaylı […]

Continue Reading

Hz. İsa Yeryüzüne İkinci Kez Geldiğinde, Tüm Müslüman ve Hıristiyan Aleminin Manevi Lideri Hz. Mehdi Olacaktır

Hz. İsa’nın ikinci kez yeryüzüne gelişi, yukarıda açıklandığı gibi Hz. Mehdi’nin görevlerini yerine getirdiği “ÜÇÜNCÜ SAFHA”da gerçekleşecektir. Bu dönemde Hz. Mehdi, Peygamberimiz (sav)’in halifesi yani İslam aleminin manevi lideri sıfatıyla dünya çapındaki tüm Müslümanlar arasında İslam Birliği’ni sağlamış olacak ve lider konumunda olacaktır. Aynı dönemde iki ayrı şahsın Peygamberimiz (sav)’in halifesi yani Müslümanların manevi lideri […]

Continue Reading

Bediüzzaman “Çok Vazifeleri Var” Sözleriyle İfade Ettiği Hz. Mehdi’nin Görevlerini Nasıl Açıklamıştır?

Hz. Mehdi’nin Birinci Görevi: Bediüzzaman, ateist felsefelerin ahir zamanda tehlike oluşturacağını bildirmiş, özellikle Darwinist, materyalist felsefelerin ateizmle güç bulacaklarını ve Allah’ın varlığını inkar edecek tehlikeli bir çizgiye geleceklerini ifade etmiştir. Bu nedenle “Hz. Mehdi’nin birinci vazifesinin, maddecilik fikri yani Allah’ı inkar üzerine kurulmuş materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerle fikren mücadele etmek ve bu felsefelerin insanlar […]

Continue Reading

Bediüzzaman “Hz. Mehdi’nin, Siyaseti Hangi Dönemde Tam Anlamıyla Dindar İsevilere Bırakacağını” Söylemektedir?

Bediüzzaman’ın Emirdağ Lahikası’na ait, yayınlanmamış mektubunda bahsettiği “Hz. Mehdi’nin siyaseti dindar İsevilere bıraktığı dönem; Hz. Mehdi’nin siyaset ve saltanatla ilgilenmediği, iman hakikatlerini neşr ile uğraştığı BİRİNCİ SAFHA”dır. Bediüzzaman’a göre Hz. Mehdi bu devrede siyaseti tam olarak dindar İsevilere, yani henüz Müslüman olmamış Hıristiyanlara bırakacaktır. Nitekim Bediüzzaman da sözlerinde “Hz. Mehdi’nin siyaseti tam dindar İsevilere bıraktığı […]

Continue Reading

Bediüzzaman Hz. Mehdi’nin, Birinci Görevini Yaparken Siyasetle İlgilenmeyeceğini Nasıl Açıklamıştır?

Bediüzzaman Hz. Mehdi’nin, görevlerine başladığı birinci safhada vazifesine birinci görevi olan iman hakikatleri konusunu esas alarak başlayacağını; siyaset ve saltanat alanlarındaki görevlerini ise daha sonraki zamanlarda gerçekleştireceğini açıklamıştır. Bediüzzaman’ın bu konudaki sözleri şöyledir: … Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar (fikir akımları) var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza (farz edelim) hakiki beklenilen ve […]

Continue Reading

Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin Görevlerini “Üç Ayrı Dönemde” Yerine Getireceğini Açıklamıştır

Çok defa mektuplarımda işaret ettiğim gibi, MEHDİ AL-i RESUL’ÜN TEMSİL ETTİĞİ KUDSİ CEMAATİNİN ŞAHS-I MANEVİSİNİN ÜÇ VAZİFESİ VAR. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer (insanlar) bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler (Peygamberimiz (sav)’in soyundan gelenler) cemaati yapacağını rahmet-i İlahiyyeden (Allah’ın rahmetinden) bekliyoruz. ve ONUN ÜÇ BÜYÜK VAZİFESİ OLACAK. (Emirdağ Lahikası, sf. […]

Continue Reading

Bediüzzaman Hz. Mehdi İçin Kullandığı “Çok Vazifeleri Var” Sözleriyle Neyi İfade Etmektedir?

Bediüzzaman Hz. Mehdi’nin görevlerini açıkladığı sözlerinde “Büyük Mehdi’nin ÇOK VAZİFELERİ VAR…” (Şualar, s. 590) şeklinde bildirmektedir. Bu sözlerinin devamında ise yine Hz. Mehdi için “ÇOK DAİREDE İCRAATLARI OLDUĞU GİBİ…” ifadesini kullanmaktadır. Bahsi geçen Emirdağ Lahikası’ndaki yayınlanmamış mektubunda ise Hz. Mehdi için “… o zat-ı mübarek’in (mübarek şahsın) veyahut onun cemaat-i nuraniyesinin (nurani cemaatinin) şahs-ı maneviyesinin […]

Continue Reading

Bediüzzaman Emirdağ Lahikası’ndaki Yayınlanmamış Mektubunda Bahsi Geçen “Dindar İseviler” Sözleriyle Kimleri Kastetmektedir?

“Gerçi hakikat noktasında ahir zamanda gelecek büyük Hz. Mehdi siyaseti tam dindar İsevilere bırakıp yalnız İslamiyet hakikatlarını isbata, izhara (açığa çıkarmaya, ortaya koymaya, göstermeye), icraya (uygulamaya, tatbik etmeye, yerine getirmeye) çalışır…” (Emirdağ Lahikası – 1) Bediüzzaman Emirdağ Lahikası’ndaki mektubunda Hz. Mehdi’nin “siyaseti tam dindar İsevilere bırakacağını” ifade etmiştir. Bediüzzaman’ın bu sözlerinde “dindar İseviler” sözleriyle kimleri […]

Continue Reading

Bediüzzaman, Hz. Mehdi ile İlgili Olarak Kullandığı “Siyaset” Kavramı ile Ne Kastetmektedir?

Bediüzzaman’ın Hz. Mehdi’nin siyaset alanındaki görevine ilişkin sözlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle Bediüzzaman’ın “siyaset” kavramını ne anlamda kullandığının ve “Hz. Mehdi’nin siyaset alanında yerine getireceği icraatlar” ifadeleriyle ne kastettiğinin tam olarak açıklanması gerekmektedir. Bediüzzaman Eserlerinde “İki Ayrı Siyaset Kavramı”ndan Bahsetmektedir Bediüzzaman eserlerinde “iki ayrı siyaset kavramı”ndan bahsetmektedir. Bunlardan birincisi, Bediüzzaman’ın da hayatı boyunca uzak […]

Continue Reading

Bediüzzaman “Hz. Mehdi’nin Hem Diyanet, Hem Siyaset Hem De Saltanat Alanlarında Mehdilik Yapacağını” Belirtmiştir

Büyük İslam mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursi eserlerinde, yüzyıllardır tüm İslam aleminin beklediği Hz. Mehdi’nin gelişi hakkında Peygamberimiz (sav)’in hadisleri doğrultusunda detaylı açıklamalarda bulunmuştur. Bediüzzaman hadislerde verilen bu bilgilere dayanarak, ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi’nin üç ayrı alanda birden Mehdilik yapacağını yani, hem “SİYASET MEHDİSİ” hem “SALTANAT MEHDİSİ” hem de “DİYANET MEHDİSİ” olacağını belirtmiştir. Bediüzzaman’ın […]

Continue Reading

Hz. İsa (a.s.)’ın Yeryüzüne Dönüşü 7. Delil

Hz. İsa (a.s.)’ın tekrar dünyaya geleceği ile ilgili bir başka delil ise Maide Suresi’nin 110. ayetinde ve Al-i İmran Suresi’nin 46. ayetinde geçen “kehlen” kelimesidir. Ayetlerde şu şekilde buyrulmaktadır: Allah şöyle diyecek: “Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin (kehlen) iken de insanlarla konuşuyordun…”(Maide […]

Continue Reading

Hz. İsa (a.s.)’ın Yeryüzüne Dönüşü 6. Delil

Kuran’da Hz. İsa (a.s.)’ın Allah Katına alındığını ifade eden bir diğer ayet ise Meryem Suresi’nde şöyle haber verilmektedir: “Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de.”(Meryem Suresi, 33) Bu ayet Al-i İmran Suresi’nin 55. ayetiyle birlikte incelendiğinde çok önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. Al-i İmran Suresi’ndeki ayette Hz. İsa (a.s.)’ın Allah […]

Continue Reading

Hz. İsa (a.s.)’ın Yeryüzüne Dönüşü 5. Delil

Tüm bunların yanında “Şüphesiz, Allah Katında İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir…” (Al-i İmran Suresi, 59) ayeti de Hz. İsa (a.s.)’ın dönüşüne işaret ediyor olabilir. Tefsir alimleri genellikle bu ayetin her iki peygamberin de babasız olma özelliğine, Hz. Adem’in Allah’ın “Ol” emriyle topraktan yaratılması ile Hz. İsa (a.s.)’ın yine “Ol” emriyle babasız doğmasına işaret ettiğine dikkat çekmişlerdir. Ancak ayetin […]

Continue Reading

Hz. İsa (a.s.)’ın Yeryüzüne Dönüşü 4. Delil

Hz. İsa (a.s.)’ın ikinci gelişine işaret eden başka ayetler de şöyledir: Hani Melekler, dediler ki: “Meryem, doğrusu Allah Kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada ve ahirette ‘seçkin, onurlu, saygındır’ ve (Allah’a) yakın kılınanlardandır. Beşikte de, yetişkinliğinde de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir. “Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl […]

Continue Reading

Hz. İsa (a.s.)’ın Yeryüzüne Dönüşü 3. Delil

Hz. İsa (a.s.)’ın ahir zamanda yeniden yeryüzüne döneceği ile ilgili bir başka ayet de Zuhruf Suresi’nin 61. ayetidir. Bu surenin 57. ayetinden itibaren Hz. İsa (a.s.)’dan bahsedilir: Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak verilince, senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip) kahkahalarla gülüyorlar. Dediler ki: “Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?” Onu yalnızca […]

Continue Reading

Hz. İsa (a.s.)’ın Yeryüzüne Dönüşü 2. Delil

Konu ile ilgili olarak ele aldığımız Nisa Suresi’nin 156-158. ayetlerinin arkasından Allah, 159. ayette şöyle buyurmaktadır: Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların üzerine şahit olacaktır.(Nisa Suresi, 159) Yukarıdaki ayette yer alan “ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur” ifadesi oldukça dikkat çekicidir. Bu cümlenin Arapça karşılığı şu şekildedir: […]

Continue Reading