Peygamberimiz (sav) bir hadisinde münafıklarla Müslümanların farkını, “Allah’tan ancak mümin olan korkar ve ondan ancak münafık kendini emniyette hisseder.” (Buhari, ”İman”, 36; Firyabi, a.g.e, s. 60) sözleriyle açıklamıştır. Müslüman olan kişi, münafık alametlerini duyduğunda Allah’tan korkup sakınan kişidir. Ahlakı ne kadar güzel olursa olsun, iman eden bir kimse, Allah’ın Kuran’da bildirdiği tüm öğüt ve hatırlatmaları, hiçbir ayrım yapmaksızın üzerine alınır ve düşünür.
İşte bu samimi bir Müslüman tavrıdır. Çünkü Allah Kuran’ın “Hayır; gerçekten insan, azar. Kendini müstağni gördüğünden.” (Alak Suresi, 6-7)ayetleriyle, ‘kendisini müstağni, yani büyük gören ve hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanan kimselerin, azgınlaşarak doğru yoldan uzaklaşacaklarını’bildirmiştir. Dolayısıyla Müslümanlar bu ayeti düşünerek, her münafık alametinden bir hikmet çıkarır ve eksiklerini hemen düzeltir; ahlaklarını, tavır ve konuşmalarını daha da güzelleştirmeye çalışırlar.
Müslümanlar, Kuran’daki münafık alametlerini anlatırlarken de, asla kendilerini müstağni görerek konuşmazlar. Çünkü bu anlatımların en çok hitap ettiği kişiler ‘Müslümanlar’ dır. Allah’ın her bir ayeti, tüm insanları kapsamaktadır. Dolayısıyla Müslümanlar münafıklarla ilgili ayetleri açıklarken, karşılarındaki belirli bir güruha değil, en başta kendilerine anlatmış olurlar. Her bir münafık alametini, kendi üzerlerine de alarak, kendilerini de düşünerek anlatırlar.
Çünkü zaten münafıklar Kuran’daki bu ayetlerle ve Müslümanların bu anlatımlarıyla hiç muhatap olmazlar (Kuran’ı tenzih ederiz). Bu ayetlerden etkilenenler yalnızca Müslümanlardır. Kuran’ı okuyacak, Müslümanların anlattıklarını dinleyecek olanlar sadece onlardır. Münafık zaten anlatılanlara kendince güler geçer ve anlatılanları da dinlemez (dini konuları tenzih ederiz). Ne dinler ne de anlar. Müslümanın her duyduğu söz ise, ona imani bir dinçlik, zihin açıklığı ve ataklık sağlar. Böylece kalbindeki en ufak bir yanlışlığı bile, anında düzeltme imkanı bulur.
Dolayısıyla tüm anlatılanlar ve yazılanlar Müslümanlara etki edecektir. Çünkü inkar edenler zaten İslam’ı baştan kabul etmez, dolayısıyla da o anlatılanları hiç üstlerine alınmazlar. Münafık da zaten Allah ve din düşmanıdır; söylenenlerin hiçbirini kabul etmez. Dolayısıyla bunları düşünüp anlayacak olanlar yalnızca Allah dostu olan samimi Müslümanlardır.
SORU: “Münafık alametlerini duyup da halini düzelten münafık olur mu?”
ADNAN OKTAR: “Asla olmaz. Münafık ayetlerinden etkileniyorsa, o Müslümandır. Münafık olamaz. Bazı kardeşlerimiz oluyor diyor ki işte “Ben münafık mıyım?” Bu ayetten etkilendin mi? O zaman münafık olamazsın.Ayetle -haşa- alay ediyorsa, alaya devam ediyorsa, dikkate almıyorsa -haşa-, o zaman münafıktır. Etkileniyorsan nur gibi müminsin. Etkilenene ‘mümin’ deni. Çünkü münafık alameti her Müslümanda olabilir. Bu istisnasız herkese yöneliktir. Şuna, buna değil, belirli bir güruh değil, her Müslümanda olabilir. Kuran ayetlerinden mümin olan kişi etkilenir zaten. Mümin üstüne alınır. Üstüne alınıp etkileniyorsa ve halini düzeltiyorsa “Bu bana hitap ediyor, ben bu konuda kendimi düzelteyim” diyorsa, o nur gibi mümindir. Ama bıyık altından gülüp alay ediyorsa, önem vermiyorsa, müminlere de halen şaşırıyorsa, o zaman o, münafıktır. Çünkü münafık ayetleri müminleri ilgilendirir zaten. Münafık güler geçer. O ayetler bizim onlara teşhis koymamız için var. Mümin etkileniyorsa, Allah ona hidayet ediyor, güzellik, şifa veriyor demektir.” (A9 TV, 19 Mayıs 2016)
SORU: “Mümin kendini münafıklıkla sorgulayabilir mi?”
ADNAN OKTAR: “Bir mümin kendini münafıklıkla sorguluyorsa zaten münafık değildir o, münafık hiç kondurmaz kendine. Arsızdır, pişkinliğe verir, hiç farkında değilmiş gibi yapar. Haysiyetsizdir münafık. Mümin çok korkar, “Aman Allah esirgesin, bende münafık alameti olmasın, küfür alameti olmasın” der, Allah’a sığınır. Okur, anlatır, “Hepimiz kaçınalım münafık alametlerinden” der. Ama münafık için yok hükmündedir. Öyle bir konuyu asla kabul etmez. O mevzuyu istersen aç yanında, hiçbir şekilde üstüne alınmaz. Dolayısıyla da münafıklığına, hayasızlığa apayrı bir şeytani dinle devam eder münafık.” (A9 TV, 23 Ocak 2016)