Kehf Suresi 79

“Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı.” (Kehf Suresi, 79) Bu ayette görüldüğü gibi, ayrılma kararını belirledikten sonra Hz. Hızır olayların hayır ve hikmetlerini birer birer açıklamaya başlar. Birinci olayda Hz. Hızır bir gemiyi delmiştir. Ancak bu gemiyi delmesinin çok önemli birkaç nedeni vardır. […]

Continue Reading

Kehf Suresi 78

Dedi ki: “İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.” (Kehf Suresi, 78) Hz. Musa’nın sorduğu bu son soru, aralarında ayrılma vaktinin geldiğinin de bir işareti niteliğindedir. Zaten ayrılma gerekçesini Allah Hz. Musa’ya söyletmiş, tek bir kez daha soru sorarsa ayrılacaklarına dair kendisi söz vermiştir. Gerekçeyi […]

Continue Reading

Kehf Suresi 77

(Yine) Böylece ikisi yola koyuldu. Nihayet bir kasabaya gelip yemek istediler, fakat (kasaba halkı) onları konuklamaktan kaçındı. Onda (kasabada) yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar buldular, hemen onu inşa etti. (Musa) Dedi ki: “Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin.” (Kehf Suresi, 77) Yollarına devam eden Hz. Musa ve Hz. Hızır, girdikleri kasabada güzellikle karşılanmamışlardır. […]

Continue Reading

Kehf Suresi 75- 76

Dedi ki: “Gerçekte benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?”(Musa:) “Bundan sonra sana bir şey soracak olursam, artık benimle arkadaşlık etme. Benden yana bir özre ulaşmış olursun” dedi. (Kehf Suresi, 75-76) Kullarına dilediği zaman sabır gösterme gücünü veren, dilediği zaman da bu gücü geri alan Allah’tır. Kuran’da müminlerin bu güzel […]

Continue Reading

Kehf Suresi 74

Böylece ikisi (yine) yola koyuldular. Nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürdü. (Musa) Dedi ki: “Bir cana karşılık olmaksızın, tertemiz bir canı mı öldürdün? Andolsun, sen kötü bir iş yaptın.” (Kehf Suresi, 74) Hz. Musa her ne kadar söz verse de, soru sormama konusunda karar alıp, irade göstermek istese de kaderinin dışına çıkamamakta […]

Continue Reading

Kehf Suresi 72- 73

Dedi ki: “Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?” (Musa:) “Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma” dedi. (Kehf Suresi, 72-73) Kehf Suresi’ndeki bu ayetlerde, Hz. Hızır’ın konuşmalarındaki kesinlik dikkati çekmektedir. Hz. Hızır, gerçekleşecek olan olayları bildirirken çok emin bir üslupla konuşmaktadır. Hz. Musa’nın hiçbir […]

Continue Reading

Kehf Suresi 71

Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deldi. (Musa) Dedi ki: “İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.” (Kehf Suresi, 71) Kehf Suresi’nin bu ayetinden Hz. Musa’nın Hz. Hızır ile olan yolculuğu sırasında yanına genç arkadaşını almadığı anlaşılmaktadır. Bu seçimin pek çok hikmeti olabilir. Ancak bunlardan […]

Continue Reading

Kehf Suresi 70

Dedi ki: “Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar.” (Kehf Suresi, 70) Hz. Musa ve Hz. Hızır kıssası ile peygambere ve elçilere uymanın önemine bir kez daha dikkat çekilmektedir. Bu tabiyet esnasında müminlerin titiz bir saygı göstermeye ehemmiyet vermeleri gerekmektedir. Bu konuyla bağlantılı olarak, insanın, tabi […]

Continue Reading

Kehf Suresi 69

(Musa:) “İnşaAllah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim” dedi. (Kehf Suresi, 69) Ayette görüldüğü üzere, Hz. Musa, Hz. Hızır’ın söylediği sözler karşısında hemen Müslümanca bir tavır göstermekte ve “İnşaAllah” -yani “eğer Allah dilerse”- diye cevap vermektedir. Bu zikir müminlerin Allah’a olan teslimiyetlerinin, kaderin her an işlediğini bildiklerinin, Allah dilemedikçe hiçbir şeye […]

Continue Reading

Kehf Suresi 68

(Böyleyken) “Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?” (Kehf Suresi, 68) İnsanın gün içinde başına pek çok olay gelir. Zorluklarla, sıkıntı verici durumlarla, neşe ve huzur veren olaylarla karşılaşır. Ancak insanların büyük bir bölümü Allah’ın varlığını ve her olayın Allah Katında bir kader üzere belirlendiğini düşünmedikleri için, başlarına gelen olayları şans ya da tesadüf gibi […]

Continue Reading

Kehf Suresi 67

Dedi ki: “Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin.” (Kehf Suresi, 67) Ayetlerde dikkat çekildiğine göre Hz. Hızır da Hz. Musa hakkında detaylı bilgiye sahiptir. Üstelik konuşmalarından Hz. Hızır’ın geleceğe dair bilgilere de Allah’ın bildirmesiyle sahip olduğu anlaşılmaktadır. Hz. Hızır, Hz. Musa’nın talebini dinledikten sonra ona hemen kendisiyle birlikte olmaya sabır gösteremeyeceğini söylemiştir. […]

Continue Reading

Kehf Suresi 66

Musa ona dedi ki: “Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?” (Kehf Suresi, 66) Ayetlerde geçen ifadelerden, Hz. Musa’nın buluşacağı bu kutlu kişi hakkında daha önceden vahiy ile detaylı bilgi aldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu durumu ortaya koyan pek çok delil vardır. Örneğin Hz. Musa buluşacağı yere, bulunduğu yere göre […]

Continue Reading

Kehf Suresi 65

Derken, Katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular. (Kehf Suresi, 65) Önceki bölümlerde de açıkladığımız gibi Allah kullarına karşı sonsuz merhamet sahibidir, Rahman ve Rahim’dir. Hz. Musa’nın buluşmak üzere yola çıktığı Hz. Hızır ise Allah’ın kendisine rahmet verdiği bir kişidir. Yani Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatı Hz. […]

Continue Reading

Kehf Suresi 63- 64

(Genç-yardımcısı) Dedi ki: “Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu.” (Musa) Dedi ki: “Bizim de aradığımız buydu.” Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler. (Kehf Suresi, 63-64) Ayetlerde Hz. Musa ve yardımcısının balığı unuttuklarını anlayınca, kaybettikleri noktayı da hatırladıkları belirtilmektedir. Bu […]

Continue Reading

Kehf Suresi 62

(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: “Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk.” (Kehf Suresi, 62) Ayette, Hz. Musa ile genç yardımcısının, aradıkları yeri geçtikten sonra yoruldukları ve yemek yeme ihtiyacı hissettikleri haber verilmektedir. Yemeklerini hazırlamak istediklerinde ise balık akıllarına gelmiş ve böylece balığı unuttuklarını anlamışlardır. Allah onlara ilk önce balığı […]

Continue Reading

Kehf Suresi 61

Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unuttular; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu. (Kehf Suresi, 61) Ayetten Hz. Musa ve genç yardımcısının yanlarında yemek üzere bir balık getirdikleri anlaşılmaktadır. Ancak henüz yeme vakitleri gelmeden evvel, Allah bu balığı ikisine birden unutturmuş, balık da onların unuttukları bu anda […]

Continue Reading

Kehf Suresi 60

Hani Musa genç yardımcısına demişti: “İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim.” (Kehf Suresi, 60) Bu ayette kullanılan “genç” kelimesi ile, bir iş yapılırken genç insanların da yardımını almanın ve onlarla birlikte hareket etmenin önemine işaret ediliyor olabilir. Gençlerin yaşlarının getirdiği enerjilerini, dinamizmlerini, güçlerini, şevk ve heyecanlarını Allah rızası için […]

Continue Reading

Kehf Suresi 59

İşte ülkeler (ve onların halkları), zulmettikleri zaman onları yıkıma uğrattık; ve yıkımları için bir buluşma zamanı tespit ettik. (Kehf Suresi, 59) Bu ayette Allah’ın hükümlerine karşı çıkan ve bu tutumlarını değiştirip tevbe etmeyen hiçbir milletin ve ülkenin baki kalamayacağına işaret edilmektedir. Allah’a ve dine saygısı olmayan, Kuran ahlakına aykırı hareket eden her toplum tevbe etmezse […]

Continue Reading

Kehf Suresi 58

Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azabla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır. (Kehf Suresi, 58) Ayette Allah’ın kulları üzerindeki sonsuz şefkat ve merhameti hatırlatılmaktadır. Rahman olan Allah sonsuz merhametini ve lütfunu görünen ya da […]

Continue Reading

Kehf Suresi 57

Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar. (Kehf Suresi, 57) Elçilerin yaptıkları apaçık davetlere ve hatırlatmalara rağmen insanların çok […]

Continue Reading

Kehf Suresi 56

Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz. İnkar edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar. Onlar benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını (azabı) alay konusu edindiler. (Kehf Suresi, 56) İnsanların yaşamlarına yerleşmiş olan batıl sistemleri ortadan kaldırmak ve Allah’ın hak dinini yaymak amacıyla her topluma elçiler gönderilmiştir. Elçiler Allah’a […]

Continue Reading

Kehf Suresi 55

Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesi(ni beklemeleri)dir. (Kehf Suresi, 55) Kehf Suresi’nin bu ayetinde, Kuran ahlakına davet edildikleri ve elçiler tarafından doğru yola uymaları konusunda uyarıldıkları halde inkar eden kimselerin durumu bildirilmektedir. Bu insanların, büyüklük tasladıklarına, tevbe edip […]

Continue Reading

Kehf Suresi 54

Andolsun, bu Kuran’da insanlar için Biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır. (Kehf Suresi, 54) Allah’ın Kuran’da men ettiği tartışmacı karakter hem insanın kendisini sıkıntıya sokan hem de çevresindeki insanların rahatsızlık duymasına yol açan bir tavır bozukluğudur. Tartışmaların çözümü ise Kuran’da “sözün en güzelini söylemek” olarak tavsiye edilmiştir. İnsanlar için hidayet […]

Continue Reading

Kehf Suresi 52- 53

(Kafirlere) “Benim ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın” diyeceği gün; işte onları çağırmışlardır, ama onlar, kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların aralarında bir uçurum koyduk. Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardr. (Kehf Suresi, 52-53) Bu ayetlerde Allah’a ortak koşan insanların ahirette hiç ummadıkları bir karşılık görecekleri haber verilmiştir. Allah’ın […]

Continue Reading

Kehf Suresi 51

Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı-güç de edinmedim. (Kehf Suresi, 51) Bu ayette insanın kendisine her zaman iman sahibi, itaatli ve güzel ahlaklı kimseleri dost edinmesine işaret edilmektedir. Böyle kimselerle birlikte olmak insanı her türlü tehlikeden koruyacak, kötü yollara sapmasını engelleyecek, her an salih bir […]

Continue Reading

Kehf Suresi 50

Hani meleklere: “Adem’e secde edin” demiştik; İblis’in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi. O cinlerdendi, böylelikle Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. (Bu,) Zalimler için ne kadar kötü bir (tercih) değiştirmedir. (Kehf Suresi, 50) Bu ayette Allah’a ve elçilerine itaatin önemine dikkat çekilmektedir. Ayette […]

Continue Reading

Kehf Suresi 49

(Önlerine) Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların, onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki: “Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp her şeyi sayıp-döküyor?” Yapıp-ettiklerini (önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez. (Kehf Suresi, 49) Kehf Suresi’nin bu ayetinde Allah inkarcıların hesap gününde inkarcıların yaşayacakları dehşeti haber vermektedir. Ayette dikkat çekilen bir diğer […]

Continue Reading

Kehf Suresi 47- 48

Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları birarada toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarıda bırakmamışızdır. Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır, Bizim size bir kavuşma-zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi? (Kehf Suresi, 47-48) Tüm insanların ölüm vakitlerinin belirlenmiş olması gibi kainatın da bir ölüm […]

Continue Reading

Kehf Suresi 45- 46

Onlara, dünya hayatının örneğini ver; gökten indirdiğimiz suya benzer, onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karıştı, böylece rüzgarların savurduğu çalı-çırpı oldu. Allah, her şeyin üzerinde güç yetirendir. Mal ve çocuklar, dünya hayatının çekici-süsüdür; sürekli olan ‘salih davranışlar’ ise, Rabbinin Katında sevap bakımından daha hayırlıdır, umut etmek bakımından da daha hayırlıdır. (Kehf Suresi, 45-46) Kehf Suresi’nin bu ayetlerinde […]

Continue Reading

Kehf Suresi 42- 44

(Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatıldı. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) oğuşturuyordu. O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: “Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım.” Allah’ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi. İşte burada (bu durumda) velayet (yardımcılık, dostluk) hak olan Allah’a aittir. O, sevap bakımından […]

Continue Reading

Kehf Suresi 40- 41

“Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten ‘yakıp-yıkan bir afet’ gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir.” “Veya onun suyu dibe göçüverir de böylelikle onu arayıp-bulmaya kesinlikle güç yetiremezsin.” (Kehf Suresi, 40-41) Bu ayetlerde de iman ehli olan bağ sahibi, böbürlenen arkadaşına acizliğini hatırlatmaktadır. Allah’tan gelecek herhangi bir belaya karşı koyamayacağını, buna […]

Continue Reading

Kehf Suresi 39

“Bağına girdiğin zaman, ‘MaşaAllah, Allah’tan başka kuvvet yoktur’ demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan.” (Kehf Suresi, 39) Bu ayette “maşaAllah” zikrinin önemine dikkat çekilmektedir. MaşaAllah “Allah ne güzel yaratmış” anlamında kullanılan bir ifadedir. Müminler Allah’ın yaratışındaki üstün sanatı ve kudreti ifade etmek istediklerinde “maşaAllah” der ve Allah’ı […]

Continue Reading

Kehf Suresi 38

“Fakat, O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.” (Kehf Suresi, 38) Kehf Suresi boyunca insanların çok büyük bir bölümünün Allah’a şirk koştuklarına sık sık dikkat çekilmektedir. Kuran’da şirk, herhangi birşeyi, bir kimseyi ya da bir kavramı, tercih etme ya da kıymet verme bakımından Allah’la eşit veya daha ileri bir düzeyde görmek […]

Continue Reading

Kehf Suresi 37

Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki: “Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin?” (Kehf Suresi, 37) Bu ayette bir kişiyi güzel ahlaka davet ederken ya da bir hatırlatmada bulunurken müminlerin nasıl bir yol izlenebileceği tarif edilmektedir. Eğer […]

Continue Reading

Kehf Suresi 35- 36

Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve): “Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum” dedi. “Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım.” (Kehf Suresi, 35-36) Ayetlerde nankörlük yapan bağ sahibinin açıkça Allah’a karşı büyüklendiği bildirilmektedir. Bu kişi, sahip olduğu bağların başına sonsuza kadar birşey gelmeyeceğini iddia […]

Continue Reading

Kehf Suresi 32- 34

Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik. İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık. (İkisinden) Birinin başka ürün (veren yer)leri de vardı. Böylelikle onunla konuşurken arkadaşına dedi ki: “Ben, mal bakımından senden […]

Continue Reading

Kehf Suresi 31

Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne güzel sevap ve ne güzel destek. (Kehf Suresi, 31) Bu ayette güzel davranışlarda bulunup, Allah’ın rızasını kazanmak için çaba sarf eden müminlerin karşılık olarak bulacakları sonsuz cennet nimetleri tarif […]

Continue Reading

Kehf Suresi 30

Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlar ise; Biz gerçekten en güzel davranışta bulunanın ecrini kayba uğratmayız. (Kehf Suresi, 30) Salih amelin önemini önceki bölümlerde anlatmıştık. Bu ayette de Allah en güzel davranışlarda bulunmanın önemine dikkat çekmektedir. En güzel davranış Allah’ın en çok razı olacağı, Kuran ahlakına tam uygun ve ihlasla yapılan salih davranıştır. Allah bir […]

Continue Reading

Kehf Suresi 29

Ve de ki: “Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Şüphesiz Biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir. (Kehf Suresi, 29) Müminler insanlara Allah’ın dinini […]

Continue Reading

Kehf Suresi 28

Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ‘istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28) Bu ayette sadece Allah’ın rızasını hedefleyerek, sabah akşam sürekli Allah’a dua etmenin önemine dikkat çekilmektedir. […]

Continue Reading

Kehf Suresi 27

Sana Rabbinin Kitabından vahyedileni oku. O’nun sözlerini değiştirici yoktur ve O’nun dışında kesin olarak bir sığınacak (makam) bulamazsın. (Kehf Suresi, 27) İnsanın gerçek dini öğrenebileceği en doğru kaynak Kuran’dır. Çünkü Kuran her şeyi yaratan, her şeyin en doğrusunu bilen Allah’ın sözüdür. Allah insanlara ihtiyaç duyacakları her konuyu Kuran’da açıklamaktadır. Bu ayetiyle Allah, Peygamberimiz (sav)’e de […]

Continue Reading

Kehf Suresi 25 – 26

Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar. De ki: “Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O’nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O’nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz.” (Kehf Suresi, 25-26) Bu ayetlerde Ashab-ı Kehf’in mağarada uyku halinde […]

Continue Reading

Kehf Suresi 24

Ancak: “Allah dilerse” (inşaAllah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: “Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir.” (Kehf Suresi, 24) Ayette “inşaAllah” zikrinin önemi bildirilmiştir. Dünyada meydana gelen her olay Allah’ın izniyle gerçekleşir. Gerçek imana sahip bir insan, yaşamının her anında bu bilinçle hareket eder. Bu nedenle ‘inşaAllah’ zikriyle […]

Continue Reading

Kehf Suresi 23

Hiçbir şey hakkında: “Ben bunu yarın mutlaka yapacağım” deme. (Kehf Suresi, 23) Kader gerçeğini unutan insanların tüm hayatları yarın, gelecek ay, gelecek yıl ya da yaşlılık çağları için kesin planlar yapmakla geçer. Kimisi işyerinde yapacağı kariyerin, kimisi hayatını adadığı spor dalında alacağı ödüllerin, kimisi ise sahip olacağı mal ve mülkün hesabını yapar. Bu ayette ise […]

Continue Reading

Kehf Suresi 22

(Sonra gelen kuşaklar) Diyecekler ki: “Üç’tüler, onların dördüncüsü köpekleridir.” Ve: “Beştiler, onların altıncısı köpekleridir” diyecekler. (Bu,) Bilinmeyene (gayba) taş atmaktır. “Yedidirler, onların sekizincisi köpekleridir” diyecekler. De ki: “Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir, onları pek az (insan) dışında kimse bilemez.” Öyleyse onlar konusunda açıkta olan bir tartışmadan başka tartışma ve onlar hakkında bunlardan hiç kimseye […]

Continue Reading

Kehf Suresi 21

Böylece, Allah’ın va’dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için (şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları buldurmuş olduk. (Onları görenler) Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, (bir kısmı) dedi ki: “Onların üstüne bir bina inşa edin, Rableri onları daha iyi bilir.” Onların işine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: “Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız” […]

Continue Reading

Kehf Suresi 20

“Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız.” (Kehf Suresi, 20) Bu ayette “taşa tutarlar” ifadesiyle terörist bir karakter tarif edilmektedir. Günümüzde de dinsiz ideolojilerin etkisi altında kalan insanlarda bu karakter açıkça görülür. Örneğin komünist ideolojiyi benimseyen teröristler, vatanı korumak için cansiperane mücadele eden devlet […]

Continue Reading

Kehf Suresi 19

Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Ne kadar kaldınız?” Dediler ki: “Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık.” Dediler ki: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak […]

Continue Reading

Kehf Suresi 18

Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı. (Kehf Suresi, 18) Günümüzde de bir kısım Müslümanlar bir nevi rahmani uyku içindedirler. Bu sayede, insanları dinden uzaklaştırmaya çalışan materyalist […]

Continue Reading

Kehf Suresi 17

(Onlara baktığında) Görürsün ki, Güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan yönelir, battığında onları sol yandan keser-geçerdi ve onlar da onun (mağaranın) geniş boşluğundalardı. Bu, Allah’ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur, kimi saptırırsa onun için asla doğru-yolu gösterici bir veli bulamazsın. (Kehf Suresi, 17) Bu ayette Müslümanların evlerinin Güneş almasının önemine dikkat çekiliyor […]

Continue Reading

Kehf Suresi 16

(İçlerinden biri demişti ki:) “Madem ki siz onlardan ve Allah’tan başka taptıklarından kopup-ayrıldınız, o halde, (dağlara çekilip) mağaraya sığının da Rabbiniz size rahmetinden (bolca bir miktarını) yaysın ve işinizden size bir yarar kolaylaştırsın.” (Kehf Suresi, 16) Ayette Kehf Ehli’nin inkarcıların fikir sisteminden tamamen ayrıldıkları, uzaklaştıkları ifade edilmektedir. Bu ayrılık, inkarcılarla iman edenler arasında fikri bir […]

Continue Reading

Kehf Suresi 15

“Şunlar, bizim kavmimizdir; O’ndan başkasını ilahlar edindiler, onlara apaçık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir?” (Kehf Suresi, 15) Bu ayette, Kehf Ehli’nin yaptıkları tebliğ faaliyetinden bahsedilmektedir. Onlar, kendi dönemlerindeki müşrik topluluklara Allah’ın dinini tebliğ etmiş, onlardan Allah’a şirk koşmaktan vazgeçmelerini istemişlerdir. Ayrıca müşrik topluluklarını inkarlarını dayandıracakları […]

Continue Reading

Kehf Suresi 14

Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) rabtetmiştik; (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi’dir; İlah olarak biz O’ndan başkasına kesinlikle tapmayız, (eğer tersini) söyleyecek olursak, andolsun, gerçeğin dışına çıkarız.” (Kehf Suresi, 14) Bu ayette sabrın, kararlılığın ve irade sahibi olmanın iman edenler için önemine dikkat çekilmektedir. Bunlar, ancak tevekkül sahibi […]

Continue Reading

Kehf Suresi 13

Biz sana onların haberlerini bir gerçek (olay) olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve Biz de onların hidayetlerini arttırmıştık. (Kehf Suresi, 13) Bu ayette güçlü bir imanın ve gerçek hidayet ehli olmanın önemine dikkat çekilmektedir. Çünkü insan Allah’a güçlü bir imana sahip değilse, Kuran ayetlerine titizlikle uymuyor ve Allah’ın Resulü’nün yolunu izlemiyorsa bu […]

Continue Reading

Kehf Suresi 12

Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık. (Kehf Suresi, 12) Ashab-ı Kehf’in gizliliği, ayetten de anlaşıldığı gibi, belirli bir süreye kadar devam etmiştir. Daha sonra Allah’ın takdir ettiği zamanda, O’nun dilemesi ile bu gençler uyanmışlardır. Ahir zamanda faşizmi veya komünizmi benimsemiş yönetimlerin baskısı altında bulunan iman ehlinin gizlenme […]

Continue Reading

Kehf Suresi 11

Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik). (Kehf Suresi, 11) Önceki ayetlerde de ifade edildiği gibi Kehf Ehli kendilerini inkarcı sistemin baskılarından korumak için mağaraya sığınmışlardır. Aynı şekilde ahir zamanda da müminler dünya üzerinde çok büyük bir zulüm sistemi kuran faşizm ve komünizm gibi din ve mukaddesat karşıtı, vatanlarını, milletlerini ve […]

Continue Reading

Kehf Suresi 9-10

Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim şaşılacak ayetlerimizden mi sandın? O gençler, mağaraya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: “Rabbimiz, Katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl). (Kehf Suresi, 9-10) Bu ayetlerde Kehf ve Rakim Ehlinin olağanüstü durumlarına dikkat çekilmektedir. Kıssanın devamında da görüleceği gibi, Kehf Ehli’nin yaşadıkları alışılmışın dışında, […]

Continue Reading

Kehf Suresi 8

Biz gerçekten (yeryüzü) üzerinde olanları kupkuru-çorak bir toprak yapabiliriz. (Kehf Suresi, 8) Önceki bölümde açıkladığımız gibi yeryüzündeki tüm güzellik ve zenginlikler insanları denemek için Allah’ın yarattığı metalardır. Bu ayette ise Rabbimiz, insanlara sahip oldukları metalar ne kadar değerli, ne kadar ihtişamlı, ne kadar güzel olursa olsun bunların tümünün muhakkak kuru bir toprağa dönüşeceğini hatırlatmaktadır. Allah […]

Continue Reading

Kehf Suresi 7

Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye. (Kehf Suresi, 7) İnsanların büyük bir bölümü dünya hayatının bir deneme olarak yaratıldığı gerçeğini bilmez ya da bildiği halde bu büyük gerçeği görmezden gelir. Bu nedenle de dünya hayatına şiddetle bağlanır, ölümü ve ahiretin varlığını aklına dahi getirmek […]

Continue Reading

Kehf Suresi 6

Şimdi onlar bu söze (Kur’an’a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi)? (Kehf Suresi, 6) Bu ayette Allah’ın elçisinin ve iman edenlerin yaptığı tebliği dinlemeyenlere dikkat çekilmektedir. Salih müminler Allah’ın Kuran’da emrettiği iyiliği emretme ve kötülükten men etme sorumluluğu gereği, insanları Allah’a iman etmeye davet eder, onlara Kuran ayetlerinde bildirilen […]

Continue Reading

Kehf Suresi 4-5

(Bu Kur’an) “Allah çocuk edindi” diyenleri uyarıp-korkutur. Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne (kadar da) büyük. Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar. (Kehf Suresi, 4-5) Kehf Suresi’nin 4. ve 5. ayetlerinde Hıristiyanların Allah hakkındaki büyük iftiralarına dikkat çekilmektedir. Hıristiyanlar ortaya attıkları sapkın teslis inancıyla kendi dinlerini bozmuş ve batıl bir […]

Continue Reading

Kehf Suresi 3

Onlar orada ebedi olarak kalıcıdırlar. (Kehf Suresi, 3) İnsanların büyük bir bölümü Allah’ın varlığını, cennet ve cehennem hayatının yakınlığını inkar ederler. Bu kişilere göre ölüm bir yok oluştur. Hesap günü yoktur. Bazı insanlar ise cehennem azabının varlığını kabul eder, ancak bu azabın sayılı gün süreceğine inanırlar. Buna göre insan cehennemde kısa bir süre kalacak, günahlarının […]

Continue Reading

Kehf Suresi 2

Dosdoğru (bir Kitaptır) ki, Kendi Katından şiddetli bir azapla uyarıp-korkutmak ve salih amellerde bulunan müminlere müjde vermek için (onu indirdi); şüphesiz onlara güzel bir ecir vardır. (Kehf Suresi, 2) Kehf Suresi’nin 2. ayetinde Kuran’ın önemine ve dosdoğru bir kitap olduğuna dikkat çekilmektedir. Kuran, Allah’ın izniyle insanlara öğüt veren ve sonsuz yaşamları için onları uyaran ve […]

Continue Reading

Kehf Suresi 1

Hamd, Kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiçbir çarpıklık kılmayan Allah’a aittir. (Kehf Suresi, 1) Kehf Suresi’nin ilk ayetinde Allah şükretmenin önemine dikkat çekmektedir. Allah insana sahip olduğu her şeyi; mükemmel işleyen bedenini, dünyadaki yaşanabilir ortamı, gökyüzündeki düzeni, yiyecekleri, suyu ve daha nicelerini verendir. Allah sonsuz cömert olandır. Rabbimiz insanlara dünya hayatında genellemeyle dahi sayılamayacak […]

Continue Reading

Kehf Suresi’nden Günümüze İşaretler – Giriş

Hükmü kıyamete kadar geçerli olan, müminlerin tüm hayatını kapsayan emir ve bilgilerin yer aldığı Kuran-ı Kerim, Allah’ın kitabıdır. Kuran’ın en büyük mucizelerinden biri, ilk vahyin inmesinden bu yana, her asırda yaşayan tüm insanlara hitap etmesidir. Allah Kuran’ı, kıyamete kadar insanlara bir yol gösterici ve bir hidayet rehberi olarak indirmiştir. Kuran’da aktarılan geçmiş kavimlere dair kıssalar […]

Continue Reading

HZ. ALİ (RA) HZ. MEHDİ (AS) VE CEMAATİNİN ÖZELLİKLERİNİ ANLATIYOR

Ebu İshak’tan; Emir-ül Mü’minin (Hz. Ali (ra)) ashabından güvenilir birinden duydum ki, Emir-ül Mü’minin bir hutbesinde söyle buyurdu: “Allah’ım ben biliyorum ki ilmin tamamı kuşatılmaz, kaynağı kurumaz ve arzın, senin halka olan açık ama kendisine itaat edilmeyen ya da çekindiğinden dolayı saklanan bir hüccetinden boş kalmaz. Böylece hüccetin batıl olmaz. Senin dostların da hidayet olduktan […]

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİ BİRBİRLERİNE ÇOK BAĞLIDIRLAR

Hz. Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Allah’ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne de şehidlerdir. Üstelik kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıpta ederler. Orada bulunanlar sordu: “Ey Allah’ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver! ONLAR ARALARINDA NE KAN BAĞI NE […]

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİ DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA İSLAM AHLAKINI ANLATIRLAR

Mehdi’nin (as) yaranları (dost ve arkadaşları) alemin her yerine ayak basıp her yerde kudreti ellerinde bulunduracaklar, herkes ve her şey onlara itaat edecek, hatta ÇÖLDEKİ YIRTICI HAYVANLAR VE AVLAR (YIRTICI) KUŞLARIN HEPSİ VE HEPSİ ONLARIN RIZA VE HOŞNUTLUĞUNU KAZANMAK İSTEYECEKLER. BU DİN ELÇİLERİ, SELAH (HUZUR, RAHATLIK, DÜZELTME VE İYİLEŞTİRME) VE ADALET ELÇİLERİ ÖYLE BİR SEVİNÇ […]

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS) VE TALEBELERİ MÜNAFIKLARI MANEN, İLİMLE DARMADAĞIN EDECEKTİR

…Ebu Basir’den: İmam Caferi Sadık ‘Suçlular çehrelerinden tanınacak’ (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: “ALLAH ONLARI TANIR, LAKİN BU AYET KAİM (HZ. MEHDİ (AS)) HAKKINDA NAZİL OLMUŞTUR. HZ. MEHDİ (AS) ONLARI (MÜNAFIKLARI) ÇEHRELERİNDEN TANIYACAK VE ASHABI İLE BİRLİKTE ONLARI (MANEN) DARMADAĞIN EDECEK.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283)

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS), ALLAH’IN DİLEMESİYLE MÜNAFIKLARI YÜZLERİNDEN TANIR

Ebu Basir’den: İmam Caferi Sadık a “‘Suçlular çehrelerinden tanınacak’ (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: “ALLAH ONLARI TANIR, LAKİN BU AYET KAİM (HZ. MEHDİ (AS)) HAKKINDA NAZİL OLMUŞTUR. HZ. MEHDİ (AS) ONLARI (MÜNAFIKLARI) ÇEHRELERİNDEN TANIYACAK VE ASHABI İLE BİRLİKTE ONLARI (MANEN) DARMADAĞIN EDECEK.” (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİNDEN AYRILANLAR DECCALİN PEŞİNDEN GİDERLER

… MEDİNE ŞEHRİ SAKİNLERİYLE BERABER ÜÇ DEFA SALLANACAK, BUNUN ÜZERİNE (MEDİNE’DE BULUNAN) MÜNAFIK ERKEKLER VE KADINLARDAN HİÇ KİMSE KALMAYIP HEPSİ ONUN YANINA GİDECEKLER ve böylece demirci körüğünün demirin kirini, pasını giderip attığı gibi Medine’de pisliği (yani habis insanları) dışına atacak ve o güne kurtuluş günü denecektir. (İbn-i Mace Cilt 10, s. 331-335)

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’DAN AYRILANLARDAN SONRA GERİDE KALAN TOPLULUK HER YÖNDEN ÇOK SEÇKİNDİR

Esbağ bin Nebate der ki: Emirülmüminin Ali aleyhisselam şöyle buyurdu: “…Öyle ki sizden sadece gözdeki sürme kadar veya yemekteki tuz kadar kalacaktır. Ve ben size bir örnek vereceğim: Adamın birinin bir miktar buğdayı vardır. Onu temizler ve bir eve koyar, uzun bir süre sonra geri döndüğünde onun kurtlandığını görür, onu tekrar ayıklar ve temizler sonra […]

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİ DE, HZ. MEHDİ (AS) GİBİ BASKI GÖRÜR

Hz. Mehdi (as), Hz. Musa (as)’ın fiziki gücünü, Hz. İsa (as)’ın ihtişamını, Hz. Eyüb (as)’ın sabrını gösterecek. GELECEĞİ ZAMANDA ONUN SEÇİLENLERİ (TALEBELERİ) AŞAĞILANACAK, KÜÇÜK DÜŞÜRÜLECEKLER. KORKU ONLARI KUŞATACAK. İşte bunlar benim dostlarımdır! (Beheyullah: Kitab-ı İkan, s. 245) Onlar Allah yolunda mücahidlerdir ve BÜYÜKLENENLER ONLARI KÜÇÜK GÖRÜR. Onların kıymeti dünyada bilinmez fakat ahirette iyi tanınırlar. (Muntakab […]

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİ KALU BELA’DA ALLAH’IN AHİT ALDIĞI MÜMİNLERDİR

Ali bin Ebu Hamza der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık şöyle buyurdu: “Kâim aleyhisselam (Hz. Mehdi (as)) kıyam ettiğinde halkın çoğu onu inkar edecektir. Çünkü o reşit bir genç olarak zuhur edecektir. ONU (HZ. MEHDİ (AS)’I), SADECE ZERR ALEMİNDE ALLAH’IN AHİT ALDIĞI MÜMİNLER KABULLENECEKTİR.” (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 247)

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİ HAYVAN VE BİTKİ FOSİLLERİNİ CANLILARIYLA KIYASLAYARAK İNSANLARA GÖSTERİRLER

Allah’ın izniyle onlar (Hz. Mehdi (as)’ın talebeleri) ÖLÜLERİ CANLANDIRIRLAR… (Bihar-ül Envar, Cilt 52, s. 318; Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, s. 148, Basaaer al-Darajaat’dan aktarıyor.) Hadisten anlaşıldığı üzere, Hz. Mehdi (as)’ın talebeleri ölü hayvan ve bitki fosillerini canlılarıyla kıyaslayarak insanlara gösterecekler, bu şekilde Allah’ın izniyle Darwinizmi ve materyalizmi etkisiz hale getireceklerdir

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİ UÇAKLA SEYAHAT EDERLER

ONUN DOSTLARI BULUTLARA BİNİP İSTEDİKLERİ YERE GİDEBİLECEKLERDİR. (Mucem-ul Ehadis-i İmam Mehdi Cilt:1 Sayfa 296 ve Keşf-ul Ğumme Cilt:2, Sayfa 470 ve Muntehab-ul Eser s.554) … (Hz. Mehdi (as)’ın talebeleri) … BULUTLAR ÜZERİNDE DOLAŞIRLAR… (Bihar-ül Envar, Cilt 52, Sayfa 318; Mikyaal al-Makaarem, Cilt 1, Sayfa 148 Basaaer al-Darajaat’dan aktarıyor.) Hadislerde yer alan bulutlar üzerinde dolaşmak tarifi, […]

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİ GENÇLERDEN OLUŞURLAR

Emir-el Müminin Ali şöyle buyurmuştur: “VÂ’DEDİLMİŞ MEHDİ’NİN YÂR VE ASHABININ TÜMÜ GENÇLERDİR. ONLAR ARASINDA YAŞLILAR ÇOK AZ BULUNUR.” (Bihar-ul Envar,cilt 52, s.333) Hz. Mehdi (as)’nin bayraktarı, sakalı hafif, rengi sarı, küçük BİR GENÇ OLACAKTIR. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 51)

Continue Reading

ALLAH HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİNİ BİRARAYA GETİRECEKTİR

Cafer al Juafi, İmam Muhammed bin Ali al Bekir’den şöyle rivayet eder: “Hz. Mehdi (as) çıktığında yanında 313 erkek ve 50 kadın olacaktır, ONLAR DAHA ÖNCE ARALARINDA HİÇ BİR SÖZLEŞME OLMADAN, FARKLI BULUTLARIN GÖKYÜZÜNDE KÜMELEŞMELERİ GİBİ BİRARAYA GELECEKLERDİR. Bu, Allah’ın “Her nerede olursanız olun, Allah sizi bir araya getirecektir. Allah herşeye güç yetirendir” ayetinin bir […]

Continue Reading

HZ. MEHDİ (AS)’IN TALEBELERİNİN SAYILARI 313 KİŞİ KADARDIR

Muhammed b. Hanefi (ra)’dan rivayet edildi ki: “…Bulutların semada toplandığı gibi, Allah O’nun etrafina bir kavim toplar. Onların kalblerini uzlaştırır. Onlar içlerinden şehit düşene üzülmez, kendilerine katılana da sevinmezler. SAYILARI BEDİR ASHABI (313) KADARDIR. Evvelkilerin onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler ve onların sayıları Talud ile nehri geçenler kadardır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdi […]

Continue Reading