Peygamberler, elçiler ve Müslüman önderler, her zaman için münafıkların hep ilk hedefi olmuşlardır. Bu nedenle de münafıklar sinsi oyunlarını en çok bu insanlara yöneltmiş; Allah yolunda en etkili mücadeleyi yapan bu mübarek şahıslar hakkında her türlü yalan ve iftirayı üretmeye çalışmışlardır.
Peygamberlere yönelik ‘rahatlıkla iftira atabilmek ve yalan söyleyebilmek için’ ise, ‘onlarla hep yalnız görüşmek ve etraflarında hiç şahit olmadan onlarla konuşmak’ istemişlerdir. Bunun nedeni, Peygamber (sav)’in yanından ayrıldıktan sonra, ‘onun söylemediği şeyleri, onun adına yalan olarak etrafa yaymak ve kendilerince Peygamber (sav)’i sözde güç duruma düşürebilmek’ tir. Yanlarında bir şahit olması durumunda ise, münafıkların yaptıkları ahlaksızlıkları ve söyledikleri yalanları bir başkası da görüp duyacak ve bu şekilde münafıkların müminlere iftira atma ihtimalleri ortadan kalkacaktır.
İşte bu durumu bilen münafıklar da, sırf bu nedenle ‘Müslümanların hep yalnız anlarını kollarlar’. Hatta bulundukları ortam kalabalık bile olsa, münafıklar‘ahlaksızlık yapabilmek için Müslümanların oradan gitmelerini ve kendilerini Peygamber (sav) ile yalnız bırakmalarını’ talep ederler. Amaçları, serbestçe çirkeflik ve haysiyetsizlik yapabilmek için kendilerine ortam hazırlamaktır.
Nitekim Peygamber Efendimiz (sav)’in döneminde de münafıklar bu amaçla Peygamberimiz (sav)’le sık sık yalnız görüşme talebinde bulunmuşlardır. Ancak Peygamberimiz (sav) onların bu sinsi niyetlerini ve haysiyetsiz kişiliklerini bildiği için, etrafında hep salih ve samimi Müslümanlar varken münafıklarla konuşmuştur.
Yüce Rabbimiz de münafıkların bu oyununa karşı bir ayet indirmiş ve “Ey iman edenler, Peygambere gizli birşey arz edeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin…” (Mücadele Suresi, 12) şeklinde buyurmuştur.
Kuşkusuz ki Allah’ın, Peygamber (sav)’in yanına gelip gizli bir konuşma yapmak isteyen kimseler için, ‘sadaka vermelerini’ şart koşmuş olmasında pek çok hikmet vardır. Zira münafığın en korktuğu şeylerden biri de ‘parasını vermek’ tir. Çünkü münafık sinsilikle çıkar elde eden insandır. Bunun tam aksine, para vererek bir menfaat kaybına uğradığında kendini halk arasında ifade edildiği şekliyle ‘enayi’ gibi görür. Peygamber (sav)’in yanına ahlaksızlık yapmak için gelip, üstüne bir de para verecek olması, münafığı çok kızdırır ve çok ağırına gider. Dolayısıyla da sırf para vermemek için, aslında adeta yaşama amacı olan pislik ve şeytanlığını yapmamayı kabul eder. Nitekim sırf bu nedenle, bu ayetin inmesinden sonra münafıklar sadaka vermemek için Peygamberimiz (sav)’le yalnız konuşma taleplerinden vazgeçmişlerdir.
Elbette ki, özellikle bir Peygamberin ya da herhangi başka Müslümanın sözü, tek bir şahit olarak bile, diğer bir mümin için her zaman güvenilirdir. Ama yine de fitne çıkmasının önlenmesi için, ‘Allah’ın Kuran’da müminlerin münafıklarla konuşulurken tedbir almalarına yönelik hükmü’ çok hikmetlidir. Bu şekilde münafıkların iftira atma oyunlarının da önüne geçilmiş olur. Çünkü münafık bir konuda iftira atsa da, o ortamda bulunan diğer müminler çoğunluk konumunda olacak ve onun iftiraları kendiliğinden geçerliliğini kaybedecektir.