üslümanlar çok itidalli ve aklı başında insanlardır. Her şeyi ve bütün olayları Allah’ın yarattığına kesin olarak emin oldukları için sürekli tevekküllü bir ruh hali içinde yaşarlar. Dolayısıyla da gün içinde ne kadar zor olaylarla ve yanlış tavırlarla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, asla ‘kontrollerini kaybetmez ve Kuran ahlakına uygun olmayacak bir tavır göstermezler’. Sinirlenmek, öfkeden kendini kaybetmek, ses yükseltmek, bağırıp çağırmak, saldırgan ve kavgacı bir üslup sergilemek, Müslümanın hiçbir şekilde yanaşmayacağı davranışlardır. Olaylar istedikleri gibi gelişmese de, karşılarındaki insanlar hata yapsalar da, Müslüman tüm bunların kaderde hayırla yaratıldığını bilir.
Münafıklar ise, her konuda olduğu gibi, bu tarz durumlarda da, Müslümanların tamamen zıttı olan tavır bozukluklarıyla dikkat çekerler. Terslik gibi görünen ufacık bir olayla karşılaştıklarında hemen öfkelenip söylenmeye, bağırıp çağırmaya ve tartışıp kavgacı ve saldırgan tavırlar sergilemeye başlarlar. İçlerinde gizledikleri anarşi ruhu tamamen ağızlarından dışa vurur. O ana kadar Müslüman taklidi yaparken, sinirlenmeleriyle birlikte kontrollerini kaybeder ve bir anda ruhlarındaki küfür özelliklerini açıkça ortaya dökmeye başlarlar. Allah, Peygamberimiz (sav) dönemindeki münafıkların da, Resulullah (sav)’ın yanındayken bile aynı küfri ahlakı ve tavır bozukluklarını sergilediklerini bildirmiştir:
… Ey iman edenler, seslerinizi Peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider. (Hucurat Suresi, 1-2)
Bir başka Kuran ayetinde ise Allah, “… Sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir.” (Lokman Suresi, 19) sözleriyle, ‘bağıran, rahatsız eden bir konuşma üslubunu beğenmediğini’ bildirmiştir. İşte Allah’ın beğenmediği bir tavrı, bilerek ve ısrarla uygulamaya devam etmek, münafıkların önemli bir vasfıdır. Münafıklar bu ahlaklarındaki kararlılık ile, Müslümanlardan farklı olduklarını ve küfür ahlakını yaşamaktaki ısrarlarını açıkça ortaya koymuş olurlar.