Münafığı ele veren en önemli alametlerinden biri de, ‘vücut dili’ dir. Allah bir ayetinde, “Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. And olsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın.” (Muhammed Suresi, 30) sözleriyle münafıkların konuşma, hal ve tavır bozukluklarını vurgulamakta, dikkatle izlenirse Allah’ın izniyle münafıkların bu alametlerinin fark edilebileceğine işaret etmektedir.
Müslümanların neşesini, başarısını, zenginliğini, konforunu, akıl derinliğini, güzelliğini, sağlığını, heybetini görmek münafıkların ruhlarındaki hasedi, kin dolu bir öfkeye dönüştürür. Bu yüzden öfkeden gözü dönen münafıklar gün içinde Müslümanlara sürekli sıkıntı vermeye çalışırlar. Büyük bir hırsla onların imkanlarını kısmaya, neşelerini kaçırmaya, başarılarını engellemeye gayret ederler. Ama tabii ki bunu açık açık değil, şeytani zekalarıyla gizliden gizliye ve sinsi yöntemler kullanarak yaparlar. Kendi düşük akıllarınca, bu şekilde Müslümanları ‘psikolojik olarak güçten düşürüp yıpratabileceklerini’zannederler.
Oysa Müslümanlar üzerinde münafıkların psikolojik baskısının, gizli mücadelesinin negatif bir etkisi asla olmaz. Aksine münafık, Müslümanın gücüne güç, neşesine neşe katar, şevkini arttırır. Üzerindeki meskenet hissini yok eder, İslam’ı anlatma ve yayma çabasını güçlendirir. Müslümanın dikkatinin daha da açılmasını sağlar. Tehlikelere karşı önlem alabilme yeteneğini ve hepsinden önemlisi Allah’a olan sevgisini, bağlılığını ve Allah korkusunu arttırır.