Müslümanların bir iyilikle karşılaşması, başarı elde etmesi ya da güçlenmesi münafıkları içten içe kahreder. Onların nimet içinde, neşeli, huzurlu olmaları, kendi aralarında sevgiyi, dostluğu olabilecek en güzel şekilde yaşamaları, münafık için kahredici bir sıkıntı sebebidir. Çünkü münafık bunun tam tersine; her an mutsuz, sıkıntılı ve acı içinde yaşar. Müslümanlarla birlikte olmayı seçmiş, ama aklı küfürde kalmıştır. Dünya hırsına kapıldığı için, küfürle birlikte olabilse, Müslümanlarla olduğundan çok güzel bir hayat yaşayabileceğini sanmaktadır. İşte onlarla olamamak, o ortamın ahlaksızlıklarını istediği gibi yaşayamamak, oradaki insanlardan çıkar elde edememek münafığı büyük bir acıya sürükler. Müslümanlarla olmaktan duyduğu pişmanlık ve bundan dolayı hissettiği kin ve öfke ruhunu sarmıştır. Bunun üstüne bir de, hemen her baktığı yerde, çevresindeki Müslümanların cennet benzeri hayatını görmek, münafığın acısını, kinini ve huzursuzluğunu daha da artırır. Bu kin giderek öyle dayanılmaz bir boyuta ulaşır ki, münafık artık bunu istese de gizleyemez hale gelir.Öfkesi, nefreti, kıskançlığı artık münafığın ağzından, dilinden, gözlerinden, yüzünden, vücudundan dışarı taşmaya başlar. Allah Kuran’da münafıkların bu şeytani ruh halini şöyle bildirmiştir:
Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz. (Al-i İmran Suresi, 118)
İşte münafık günün her saati ruhunda bu amansız öfke ile yaşamaya başlar. Hiçbir şey öfkesini dindirmeye yetmez. Sabah uyandığı andan gece tekrar yatana kadar her anı, her tavrı bu ruh halini yansıtır. Kuran’ın, “Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler…” (Al-i İmran Suresi, 120) ayetiyle, Allah münafığın bu kininin nedenini açıklamıştır. Müslümanların iyilik, güzellik, nimet, bolluk, huzur, sevinç, sevgi, dostluk ve mutluluk içinde yaşaması, münafığın kin, öfke ve üzüntü sebebidir.
Müslümanlar güne sevinçle, Allah’a ve kendilerine verdiği nimetlere şükrederek başlarlarken, münafık her sabah gözlerini güne mutsuzluk içerisinde açar.Yine istemediği, sevmediği, aynı idealleri ve inancı paylaşmadığı insanlarla bir aradadır. Haset ettiği, kin ve öfke duyduğu, dost olarak görmediği, sevmediği insanlara karşı yine rol yapmaya devam etmek durumundadır. İstemediği halde onlara sevgi ve saygı gösterecek, iltifat edecek, yaptıkları hayırlı faaliyetlere destek vermek ve elde ettikleri başarılardan dolayı onlarla birlikte sevinç taklidi yapmak zorunda kalacaktır.
O bu azap verici ruh halini yaşarken, Müslümanlar, samimi olmanın, gerçek sevgiyi ve dostluğu yaşamanın, dünyanın en güven dolu ortamında, en temiz, en güvenilir ve dürüst insanlarıyla, huzurlu bir hayat yaşamanın mutluluğu içindedirler. İşte bu acı zıtlığın çok iyi bilincinde olmaları, onların gün boyu büyük bir moral bozukluğu ve öfke içinde yaşamalarına neden olur.