Dedi ki: “İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.”
(Kehf Suresi, 78)
Hz. Musa’nın sorduğu bu son soru, aralarında ayrılma vaktinin geldiğinin de bir işareti niteliğindedir. Zaten ayrılma gerekçesini Allah Hz. Musa’ya söyletmiş, tek bir kez daha soru sorarsa ayrılacaklarına dair kendisi söz vermiştir. Gerekçeyi ise Hz. Hızır açıklamıştır.
Hz. Hızır bu ayette, Hz. Musa’ya “yorumu yapılmadığı için sabredemedin” diyerek öğütle açıklamada bulunacağını söylemektedir. Bu sözleriyle tüm bunların, hikmetleri açıklanırsa sabredebilecek şeyler olduğunu ifade etmiştir. Yani eğer Hz. Hızır ilk andan itibaren sorulan soruların hikmetlerini açıklamış olsaydı, Hz. Musa bunlara sabır gösterebilirdi. Burada bir kez daha peygamberin veya mürşidin açıklamadığı konularda mutlak hayır ve hikmet aranması gerektiği akla gelmektedir.
Hz. Hızır ve Hz. Musa’nın yol boyunca yaşadıkları, ikisinin de kaderinde belirlenmiş ve Allah Katında yazılmıştır. Bunların hiçbir şekilde farklı yaşanması ihtimali yoktur. İkisinin ayrılma anı da, tıpkı birleşme anı ve birleşme yeri gibi, Allah Katında bellidir. Allah ikisinin de kaderlerinde bu anları sonsuz evvelde belirlemiştir.
ADNAN OKTAR: Hz. Hızır duvar ustası. Masonluk buradan alıyor, bu hikmetli konuyu. O dul kadının çocukları da var burada. Dul kesesine de işaret ediyor burada.
Demek ki, masonluk da Müslümanların kontrolünde olacak, bu anlaşılıyor. “(Musa) Dedi ki: “Eğer isteseydin gerçekten buna karşılık bir ücret alabilirdin.” (Kehf Suresi, 77). Yani “ücretsiz durduk yere yaptın duvarı” diyor. Bu duvar, sıradan bir duvar değil. Sürekli gizliyorlar. Belki Hz. Süleyman (a.s)’ın mabedinin duvarı. O ilk taşı belki o koydu. Orada bir taş var biliyor musunuz, Hz. Süleyman (a.s) mabedinde. Adamlar daha hala sırrını çıkaramıyorlar “kim bunu getirdi, bu taşı buraya” diyorlar. Jilet gibi kesilmiş araya kağıt bile sokulamıyor, o kadar düzgün. Yani teknik olarak da getirilmesi imkansız, blok, tek bir kaya. “Bunu” diyorlar “kim getirdi acaba buraya.” Daha hala onun sırrını çözmeye çalışıyorlar İsrail’de. Bakın internetten, göreceksiniz. “Dedi ki: “İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız.” Vahiyle bildirildiği için söylüyor. “Zamanımız geldi” diyor. “Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.” (Kehf Suresi, 78). Yani “bu yorumlara bile dayanamazsın” diyor. Bak, “sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.” (Kehf Suresi, 78). Yani “hikmetlerini sana açıklayacağım” diyor “neden yaptığımı.”“Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı.” (Kehf Suresi, 79). Demek ki, Cenab-ı Allah bazen bazı şeyleri zayıf gösterebiliyor. Mesela Hz. İbrahim (a.s) ne diyor? “Ben hastayım” diyor. Hasta mı? Değil. Ama adamlar korkup kaçıyorlar Hz. İbrahim (a.s)’dan. Belki deli olduğunu söyledi. Belki “ben deliyim, hastayım” dedi. Onlar da korkup kaçtılar. Bu ledün ilmidir, batın ilmidir. Bir şeyi zayıf göstermek, onu korumak amacıyla yapılabilir. (A9 TV, 10 Nisan 2015)