Onlar orada ebedi olarak kalıcıdırlar.
(Kehf Suresi, 3)
İnsanların büyük bir bölümü Allah’ın varlığını, cennet ve cehennem hayatının yakınlığını inkar ederler. Bu kişilere göre ölüm bir yok oluştur. Hesap günü yoktur. Bazı insanlar ise cehennem azabının varlığını kabul eder, ancak bu azabın sayılı gün süreceğine inanırlar. Buna göre insan cehennemde kısa bir süre kalacak, günahlarının kefaretini ödeyecek, daha sonra da buradan çıkıp, sonsuz cennet nimetlerine kavuşacaktır. Oysa Kuran ayetlerinde bu şekilde geçici bir azaptan bahsedilmemektedir. Allah Al-i İmran Suresi’nde şu şekilde bildirir:
Bu, onların: “Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak” demelerindendir. Onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür. (Al-i İmran Suresi, 24)
İşte Kehf Suresi’nin 3. ayetinde geçen ifadede de Allah, insanların cehennem konusundaki bu yanılgılarına dikkat çekmekte ve cehennem azabının inkarda diretenler için ebedi olduğunu bildirmektedir. Dünya hayatına kapılıp Allah’ın varlığını inkar eden, Allah’ın Resulü’nün yolunu izlemeyen, ayetlerdeki hükümleri uygulamayan insanların kalacağı yer, -Rabbimiz’in dilemesi dışında- ebediyete kadar cehennemdir. Bu, Allah’ın adaletidir. Kuran’da inkarda direten insanların cehennemde de azgınlıklarını sürdürdükleri haber verilir:
Şüphesiz suçlu-günahkarlar, cehennem azabı içinde süresiz kalacaklardır. Onlardan (azab) hafifletilmeyecek ve orda onlar umutlarını kaybetmiş kimselerdir. Biz onlara zulmetmedik; ancak onların kendileri zalimlerdir. (Cehennem bekçisine:) “Ey Malik (bekçi), Rabbin bizim işimizi bitirsin” diye haykırdılar. O: “Gerçek şu ki siz, (burda) kalacak kimselersiniz” dedi. (Zuhruf Suresi, 74-77)
Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi, inkar edenler cehennemde dahi acizliklerini görmemekte, büyüklenmeyi sürdürmektedirler. Allah’a yönelmemekte, bunun yerine “Rabbin bizim işimizi bitirsin” diye bir meleğe seslenmektedirler. Bu, onların azgın karakterlerini sürdürdüklerinin bir delilidir. Nitekim Allah ayetlerinde “geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak” (Araf Suresi, 53) diyen inkarcıların yalancı olduklarını da bildirmiştir:
Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: “Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz’in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü’minlerden olsaydık.” Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir. (Enam Suresi, 27-28)
Başka ayetlerde de dünyada insanlara yeteri kadar mühlet verildiği, ancak onların büyüklenmekten vazgeçmedikleri bildirilmektedir:
Ya da azabı gördüğü zaman: “Benim için bir kere daha (dünyaya dönme fırsatı) olsaydı da, ihsan edenlerden olsaydım” (diyeceği günden sakının). “Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun.” (Zümer Suresi, 58-59)
Tüm bunlardan anlaşıldığı gibi bu tür insanlar düzelmemektedirler. Allah müminlere karşı çok merhametli olduğu için, bu tip azgın insanları cennete, müminlerin arasına sokmamaktadır. Cennet, içindeki tüm nimetler ve tüm insanlarla bir güzellik mekanıdır; Allah’ın hoşnut olmadığı hiçbir varlık cennette bulunmamaktadır. Bu da Allah’ın salih kullarına olan şefkatinin ve adaletinin sonuçlarından biridir.
Sonsuz cennet nimetleri ise yalnızca salih müminlerindir. Allah ayetlerinde şu şekilde bildirmektedir:
İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var.) (Al-i İmran Suresi, 136)
Kim Allah’a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır. (Nisa Suresi, 14)
Bilmiyorlar mı, kim Allah’a ve elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur. (Tevbe Suresi, 63)