Risale-i Nur’da Hz. İsa (a.s.)’ın İkinci Kez Yeryüzüne Gelişi (3)

Hz. İsa Gelecek

HAZRET-İ İSA (A.S.)’IN NÜZULÜ İLE (YERYÜZÜNE İNİŞİYLE) O DİNSİZ MESLEK MAHVOLUR:

Bediüzzaman, Kuran ayetlerinde yer alan işaretlere ve hadislerde verilen bilgilere dayanarak, Hz. İsa (a.s.)’ın yeryüzüne yeniden geleceğini söylemektedir. Bediüzzaman burada kullandığı “NÜZUL” kelimesiyle, Hz. İsa (a.s.)’ın “bir mana, bir ruh ya da temsili bir şahıs” değil, Allah’ın bir mucizesi olarak insani bedeniyle ikinci kez yeryüzüne gelecek “BİR ŞAHIS” olduğunu açıklamaktadır.

Bediüzzaman, deccalin inkara dayalı çabalarının da, Hz. İsa (a.s.)’ın “NÜZULÜ” yani “BİR ŞAHIS OLARAK YERYÜZÜNE GELİŞİ”nin ardından son bulacağını ifade etmektedir.

  1. Evet, hadis-i şerifin ifadesiyle HAZRET-İ İSA’NIN SEMAVİ NÜZULÜ (gökyüzünden inişi) KAT’İ (kesin) OLMAKLA BERABER; mana-yi işarisiyle (işaret ettiği manayla) başka hakikatleri (gerçekleri) ifade ettiği gibi bu hakikata da mucizane (mucizevi bir şekilde) işaret ediyor.(Kastamonu Lahikası, s.50)

Bediüzzaman, Hz. İsa (a.s.)’ın ahir zamanda yeniden yeryüzüne gelişinin kesin olduğunu ifade etmektedir:

HAZRET-İ İSA’NIN SEMAVİ NÜZULÜ (gökyüzünden inişi) KAT’İ (KESİN) OLMAKLA BERABER:

Hz. İsa (a.s.)’ın ahir zamanda yeniden yeryüzüne gelecek olması Kuran-ı Kerim’de ve hadislerde bildirilen bir gerçektir. Bediüzzaman da bu gerçeği dile getirmekte, hadislerde Hz. İsa (a.s.)’ın yeniden dünyaya geleceğinin açıkça bildirildiğini söylemektedir. Bu, samimi olarak iman edenler için çok kıymetli bir müjdedir. Allah’ın izniyle, ahir zamanda yaşayan müminler bu mucizeye tanıklık edecek, aradan geçen 2000 yılın ardından Hz. İsa (a.s.)’ın tekrar yeryüzüne gelişine şahit olacaklardır.

Bediüzzaman bu sözünde kullandığı “KAT’İ” kelimesiyle, Hz. İsa (a.s.)’ın yeniden dünyaya dönüşünün “KESİN” bir gerçek olduğunu belirtmektedir. Bediüzzaman’ın Peygamberimiz (sav)’in hadislerine dayandırarak verdiği bu haber, aksi yöndeki tüm iddiaları geçersiz kılmaktadır.

  1. …HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM, İSEVÎLİK ŞAHS-I MANEVÎSİNİ TEMSİL EDEREK DİNSİZLİĞİN ŞAHS-I MANEVÎSİNİ TEMSİL EDEN DECCALİ yok eder… (Mektubat, s. 6)

Bediüzzaman bu sözünde, Hz. İsa (a.s.)’ın yeryüzüne ikinci kez geleceğini ve deccalin fitnesini fikren etkisiz hale getireceğini bildirmektedir:

HAZRET-İ İSA ALEYHİSSELAM, İSEVİLİK ŞAHS-I MANEVİSİNİ TEMSİL EDEREK:

Bediüzzaman bu sözünde “HZ. İSA (A.S.)’IN HIRİSTİYANLIĞIN ŞAHSI MANEVİSİNİ TEMSİL ETTİĞİNİ” belirtmektedir. Bediüzzaman, tarih boyunca gönderilmiş tüm elçiler ve peygamberler gibi, Hz. İsa (a.s.)’ın da onu destekleyen, ona inanan ve onu takip eden kimselerden oluşan bir şahs-ı manevisi olacağını bildirmektedir.

Ancak Bediüzzaman “İSEVİLİK ŞAHS-I MANEVİSİNİ TEMSİL EDEREK” sözleriyle, Allah’ın adetullahına (Allah’ın kanununa) uygun olarak “HZ. İSA (A.S.)’IN DA BU ŞAHS-I MANEVİNİN BAŞINDA BİZZAT BİR HİDAYET ÖNDERİ OLARAK BULUNACAĞINI” ifade etmektedir.

Nitekim bir şahs-ı manevinin bir şahs-ı maneviyi temsil etmesi söz konusu değildir. Bir şahs-ı manevinin oluşabilmesi için, onun başında öncelikle “BİR ŞAHSIN” var olması gerekmektedir. Bediüzzaman da bu gerçeği vurgulayarak Hz. İsa (a.s.)’ın bir şahs-ı manevi olmadığını, kendi şahs-ı manevisinin başında bulunacağını ve onlara bizzat önderlik edeceğini açıklamaktadır. Bediüzzaman’ın belirttiği bu gerçekler bir iki soru sorulduğunda da kolaylıkla anlaşılmaktadır:

1- İsevilik şahs-ı manevisini bir kişi temsil ediyor. Bu kimdir?

Hz. İsa (a.s.).

2- Hz. İsa (a.s.) kimi temsil ediyor?

İsevilik şahs-ı manevisini.

Bu soruların cevapları Bediüzzaman’ın Hz. İsa (a.s.)’dan ve şahs-ı manevisinden ayrı kavramlar olarak bahsettiğini açıkça ortaya koymaktadır.

DİNSİZLİĞİN ŞAHS-I MANEVİSİNİ TEMSİL EDEN DECCALİ:

Bediüzzaman aynı Hz. İsa (a.s.) gibi deccalin de bir şahs-ı manevisi olacağını belirtmektedir. Ancak Bediüzzaman “DİNSİZLİĞİN ŞAHS-I MANEVİSİNİ TEMSİL EDEN DECCALİ” sözleriyle, deccalin de yine “BİR ŞAHIS OLARAK BU ŞAHSI MANEVİNİN BİZZAT BAŞINDA BULUNACAĞINI” ifade etmektedir.

Bediüzzaman eserlerinde, Peygamberimiz (sav)’in ahir zamanda geleceğini haber verdiği tüm isimlerin birer şahıs olduklarını çeşitli delillerle açıklamıştır. Deccal de bu ahir zaman şahıslarından biridir. Bediüzzaman deccalin bir şahıs olacağını ne kadar detaylandırarak açıkladıysa, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın birer şahıs olacakları konusunda da aynı açıklıkta deliller ortaya koymuştur.

Kuşkusuz ki Bediüzzaman’ın bu anlatımlarından bir kısmını farklı yorumlayıp, Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın birer şahs-ı manevi, ancak deccalin bir şahıs olacağını düşünmek çok yanlış bir yaklaşım olacaktır. Zira Bediüzzaman deccal gibi, “Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın da BİRER ŞAHIS OLARAK geleceklerini” ısrarla tekrarlamış ve bunları delilleriyle birlikte açıklamıştır.

  1. … Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevilik ve İslamiyet; ittihad (birleşmeleri) neticesinde, dinsizlik cereyanına (akımına) galebe edip (galip gelip) dağıtacak istidadında (kabiliyette) iken ALEM-İ SEMAVATTA (gökler aleminde) CİSM-İ BEŞERİSİYLE (insani cismiyle, bedeniyle) BULUNAN ŞAHS-I İSA ALEYHİSSELAM O DİN-İ HAK CEREYANININ (hak dinin) BAŞINA GEÇECEĞİNİ bir Muhbir-i Sadık (doğru haber aktaran -Peygamberimiz (sav)’in sıfatlarından biri-), bir Kadir-i Külli Şey’in (herşeye muktedir olan Yüce Allah’ın) vaadine istinad ederek (dayanarak) haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem KADİR-İ KÜLLİ ŞEY (herşeye muktedir olan Yüce Allah) VAAD ETMİŞ ELBETTE YAPACAKTIR…(Mektubat, s. 53-54)

Bediüzzaman, Hıristiyanların Kuran’a dönerek İslamiyet’e tabi olmaları ve bu iki İlahi dinin birleşmeleri sonucunda kuvvetlenip, inkarcı felsefeleri yok edecek bir güç kazanacaklarını anlatmaktadır.

Bu dönemde, Hz. İsa (a.s.) ikinci kez yeryüzüne gelip, bu kuvvetin başına geçecektir. Bediüzzaman, Peygamberimiz (sav)’in bu müjdeyi Allah’ın vaadine dayanarak haber verdiğini bildirmiş, Allah’ın, vaadini kesin olarak yerine getireceğini hatırlatmıştır:

ALEM-İ SEMAVATTA (GÖKLER ALEMİNDE) CİSM-İ BEŞERİSİYLE (İNSANİ CİSMİYLE, BEDENİYLE) BULUNAN:

Bediüzzaman bu sözünde, yakın bir gelecekte Hıristiyanlığın, dine sonradan sokulan bazı inanç ve uygulamalardan arınarak özüne döneceğini ve Kuran’a tabi olacağını anlatmaktadır. İslamiyet’e tabi olan Hıristiyanlığın, güçlerini Müslümanlarla birleştireceklerini ve dinsizliğe karşı ortak bir fikri mücadele vereceklerini bildirmektedir.

Bediüzzaman “ALEM-İ SEMAVATTA CİSM-İ BEŞERİSİYLE BULUNAN” sözleriyle, bedeni ile gökler aleminde bulunan Hz. İsa (a.s.)’ın, yeryüzüne inerek bu mücadelenin başına geçeceğini ifade etmektedir. Bediüzzaman bu sözlerinde bedeni (cism-i beşerisi) ile yeryüzüne ineceğini bildirerek, Hz. İsa (a.s.)’ın mübarek zatıyla “BİR ŞAHIS” olarak yeryüzüne geleceğini belirtmiştir.

Bediüzzaman burada “İNSAN” anlamına gelen “BEŞER” kelimesini kullanarak Hz. İsa (a.s.)’ın bir şahs-ı manevi değil, “madde olarak varlığı olan bir şahıs” olduğunu açıkça ifade etmiştir.

ŞAHS-I İSA ALEYHİSSELAM:

Bediüzzaman’ın burada kullandığı “ŞAHS-I İSA ALEYHİSSELAM” ifadesi, “HZ. İSA (A.S.)’NIN ŞAHSI” anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Bediüzzaman sözleriyle Hz. İsa (a.s.)’ın “bir şahs-ı manevi olmadığı” konusuna kesin olarak açıklık getirmektedir. Hz. İsa (a.s.) ahir zamanda bir şahıs olarak ikinci kez yeryüzüne gelecek, mesih deccalin fitnesini ortadan kaldıracak, Hz. Mehdi (a.s.) ile iş birliği yapacaktır. Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın vesile olmasıyla İslam ahlakı bütün dünyaya hakim olacaktır.

Ahir zamanın bu büyük müjdeleri henüz gerçekleşmemiştir, İslam alemi tarafından bu kutlu gelişmelerin gerçekleşmesi beklenmektedir. Bediüzzaman da bu ifadesiyle, Hz. Mehdi (a.s.)’ın geçmiş dönemde çıktığı iddiasının yanlışlığını ortaya koymaktadır. Çünkü henüz, Hz. İsa (a.s.)’ın gelişi ve Hz. Mehdi (a.s.) ile olan ittifakı gerçekleşmemiş, mesih deccalin fitnesi tam anlamıyla ortadan kaldırılmamıştır.

Kuşkusuz ki böylesine geniş çaplı gelişmeler bütün dünyanın gözleri önünde cereyan edecektir. Kitle iletişim araçları vasıtasıyla herkesin anında haberdar olacağı ve yaşayacağı bu büyük değişim, ne Bediüzzaman’ın devrinde ne de bir başka zaman diliminde yaşanmamıştır.

O DİN-İ HAK CEREYANININ (HAK DİNİN) BAŞINA GEÇECEĞİNİ:

Bediüzzaman, “O DİN-İ HAK CEREYANININ BAŞINA GEÇECEĞİNİ” sözleriyle Hz. İsa (a.s.)’ın, yeniden yeryüzüne geldiğinde gerçek İsevilerin lideri olacağını bildirmektedir. Hz. İsa (a.s.)’ın gelişiyle, Hıristiyanlık batıl inanış ve hükümlerinden arınacak ve Kuran’a tabi olacaktır.

Bediüzzaman’ın Hz. İsa (a.s.)’la ilgili olarak haber verdiği tüm bu gelişmeler, Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıktığı aynı dönemlerde gerçekleşecektir. Ancak ne Hz. İsa (a.s.)’ın yeryüzüne ikinci kez gelişi ve tüm İsevilerin liderliğini üstlenmesi ne de Hıristiyanların dinlerini batıl inanç ve uygulamalardan arındırarak İslam’a yönelmeleri henüz gerçekleşmemiştir.

Bu gelişmelerle birlikte Hz. İsa (a.s.)’ın Hz. Mehdi (a.s.) ile olan birlikteliği de henüz gerçekleşmiş değildir. Dolayısıyla Bediüzzaman, verdiği tüm bu bilgilerle bize Hz. Mehdi (a.s.)’ın geçmiş dönemlerde gelmemiş olduğunu, beklenen tüm bu gelişmelerin de Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkışının en açık alametlerinden olacağını müjdelemektedir.