Münafıklar, İslam’a hizmet edip Müslümanlara destek olmayı asla kabul etmezler. Ama bazen, hem münafıklıklarını gizlemek hem de daha fazla çıkar elde edebilmek için faydalı birşeyler yapıyor gibi davranırlar. Bu gibi durumlarda da bunu hemen kendi lehlerinde en iyi şekilde kullanmaya kalkarlar. Eğer küçücük de olsa, faydalı bir faaliyetleri olursa, bunu olabildiğince gündemde tutmaya, hemen herkese duyurmaya çalışırlar. Tüm Müslümanların iman ettikleri günden beri hemen her gün yaptıkları güzel bir faaliyeti, ‘sanki ilk kez kendileri keşfetmiş’ ve ‘ilk kez kendileri yapıyormuş’ gibi konuşurlar. Böylece ‘İslam’a en çok ve en etkin şekilde hizmet eden, en akıllı, en uyanık, en ferasetli ve basiretli kişinin kendileri olduğu’ izlenimini vermeye çalışırlar.
Kendilerini büyütebilmek ve sözde ‘Müslümanlarla aralarında ne kadar büyük bir üstünlük farkı olduğunu’ vurgulamak içinse, Müslümanların halihazırda mükemmel yaptıkları faaliyetleri sürekli olarak eleştirirler. Hemen her fırsatta, güya ‘Bir türlü başarılı bir sonuç alamadıklarını, beceremediklerini, birçok şeyi düşünemediklerini ve sürekli olarak hata yaptıklarını’ vurgularlar. Bu söylemlerini, rastladıkları hemen herkese anlatarak yaygınlaştırırlar. Ardından da yavaş yavaş aslında ‘Kendileri o faaliyeti yapacak olsa, ne kadar kusursuz ve mükemmel sonuçlar elde edeceklerini’ anlatmaya başlarlar.Sürekli olarak pratikte uygulanması mümkün olmayan ‘ütopik fikirler’ verirler. Ve kendilerine birkaç gün imkan tanınsa ve izin verilse, bunu benzersiz bir şekilde yapabileceklerini anlatırlar.
Oysaki münafığın ne birşeyler yapma isteği ne de niyeti vardır. Amacı kendince sadece ‘Müslümanların başarısını gölgelemek’ ve sözde ‘kendi üstünlüğünü vurgulayabilmek’tir. Çünkü çok açık bir gerçektir ki, münafık zaten Müslümanlara fayda verecek birşey için asla emek vermeyecektir. Ama ‘dilbaz ve lafazan’ olduğu için, elindeki bu imkanı kullanarak, kendince aleyhte bir gündem oluşturmaya ve bundan da kendine bir paye çıkarmaya çalışır.