PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV) BİR KISIM SÖZDE DİN ALİMİNİN AHİR ZAMANDA HZ. MEHDİ (AS)’A KARŞI DÜŞMANCA TAVIRLARININ OLACAĞINI HABER VERMİŞTİR

Ahir Zamana Ait Yeni Bilgiler

Buhari’de, Müslim’de, Ebu Davud’da yer alan sahih bir hadiste ahir zamandaki cahil bazı alimlerin durumu şöyle haber verilmektedir:

Süveyd bin Gafele (ra)’dan: AHİR ZAMANDA TÜREMELER ÇIKACAK: BEYİNLERİ ÇALIŞMAYACAK. KONUŞURKEN ÇOK GÜZEL KONUŞACAKLAR. KURAN OKUYACAKLAR, FAKAT İMANLARI GIRTLAKLARINDAN AŞAĞIYA GEÇMEYECEK…. (Buhari, Sahih 3611, 5057, 6930, Müslim, 1066, EBU Davud  4767, Ahmed bin Hanbel, Müsned 1, 81, 113, 131, 289; Tayalisi, el-Müsned, nr. 1984.)

Peygamberimiz (sav) bu hadisinde ahir zamandaki cahil sözde alimlerin özelliklerini şöyle belirtmiştir:

1. Beyinleri çalışmayacak, yani akıl zayıflığı içinde olacaklar,
2. Konuşurken güzel konuşacaklar, yani uzun konuşmalar yapacak, saatlerce açıklamalarda bulunacaklar ama anlattıkları hayatlarına ve ahlaklarına yansımayacak. Anlattıklarıyla yaşadıkları arasında uyum olmayacak. Mesela Kuran ayetleriyle müminlerin fedakarlığını anlatacaklar, ama kendi rahatlarına çok düşkün olacaklar. Allah yolunda hizmet etmenin önemini anlatacaklar, ama aileleriyle, işleriyle meşgul oldukları için ilmen mücadele içine girmeyecekler. Peygamberimiz (sav) “İmanları gırtlaklarından aşağıya geçmeyecek” derken bunu kast etmekte, bu kimselerin samimi bir tavır içinde olmayacaklarını haber vermektedir.

Peygamberimiz (sav), ahir zamanda Kuran’ı çok iyi bilen, saçları tıraş edilmiş, başları sarıklı bazı kişilerin ortaya çıkacağını da haber vermiştir. Ancak bu kişiler yaptıkları izahlar ve açıklamalarıyla dini savunuyor görünseler de konuşmaları, yaptıkları açıklamalar, dine kendilerince ekledikleri bidatler ve çarpık din anlayışları ile adeta yayın oktan çıkması gibi, İslam dininden uzak olacaklardır. Bu anlayışlarıyla Kuran’a ve samimi Müslümanlara karşı mücadele eden bir tavır içerisinde olacaklardır.

“DOĞUDAN BAŞLARI TIRAŞLI KAVİMLER ÇIKACAK; DİLLERİ İLE KUR’ÂN OKUYACAKLAR (FAKAT) BOĞAZLARINDAN AŞAĞI GEÇMEYECEK. ONLAR DİNDEN YAYDAN OKUN ÇIKTIĞI GİBİ ÇIKACAKLAR.”

(Râmûz-ul Ehâdîs, Hadîs No: 6294)

Bu kişiler Hz. Mehdi (as)’a karşı deccaliyetin safında yer alacaklar, Hz. Mehdi (as)’a karşı mücadele edeceklerdir:

Resulullah (sav): “ÜMMETİMDEN BAŞLARI SARIKLI 70 BİN KİŞİ DECCAL’A TABİİ OLACAKTIR.”
(Ebu Bekir Abdürrazzak b. Hemmam, Abdürrazzak es San’ani , El Musannef, XI, sf. 393)

 

“ÜMMETİMDEN BAŞI SARIKLI YETMİŞ BİN ALİM KİŞİ, DECCALA TABİ OLACAKLAR.” (İmam Ahmed Bin Hanbel, Müsned, sf. 796)

Bir diğer hadiste ise, bu cahil alimlerin kendilerine menfat elde etmek amacında oldukları, samimi olmadıkları şöyle haber verilmektedir:

“İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki, avam halk Kuran okuyacak, ibadete kendini verecek (fakat) bidat ehlinin işleri ile meşgul olacaklar; hissetmedikleri yerden şirke sapacaklar. SÖZ VE İLİMLERİ VASITASIYLA RIZIK ELDE EDECEKLER, DİNİ ALET EDEREK DÜNYALIK EDİNECEKLER. İŞTE BİR GÖZÜ KÖR DECCALİN UYDULARI BUNLARDIR.”
(Râmûz-ul Ehâdîs, Hadîs No: 6255)

Ahir zamanın bir diğer özelliği de, bu cahil sözde alimleri insanların kendilerine önder edinmesidir. Bu kişilerin cahil olduklarını, samimiyetsiz açıklamalarda bulunduklarını bildikleri halde bunlara uyanlar olacaktır:

“İLİM, ALİMLERİN KALDIRILMASI (VEFAT ETMELERİ, ALLAH KATINA ALINMALARI) İLE ORTADAN KALKAR. ORTALIKTA HİÇBİR ALİM KALMAZ. NİHAYET İNSANLAR CAHİLLERİ REHBER VE ÖNDER EDİNİRLER; MESELELERİNİ ONLARA SORARLAR. ONLAR İLME DAYANMADAN HALKA FETVA VERİR; HEM KENDİSİ SAPAR VE HEM DE HALKI SAPTIRIR.”

Buhari, nr. 100, 7307; Müslim, İlim 13 (nr. 2673); Tırmizi, İlim 5 (nr. 2652); Nesai, es-Sünenü’l-Kübra, nr. 5907; İbn Mace, Mukaddime 8 (nr. 52); Ahmed, el-Müsned, 2/162, 190; Darimi, es-Sünen, Mukaddime 26; İbn Hibban, es-Sahih, nr. 4571, 6719, 6723. Hadis-i şerif Abdullah b. Ömer’den (r.anhüma) rivayet edilmiştir.

İmam Rabbani Hazretleri ise Müslümanlara cahil sözde alimlerin peşinden gitmemeleri gerektiğini öğütlemiştir. Onların sözlerini dinlemek zehir yemek gibi zararlıdır diye Müslümanları uyarmıştır. Bu kimseler ahir zamanda Hz. Mehdi (as) gelmeyecek diyerek adeta insanları fikren zehirleyecektir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

DÜNYALIK PEŞİNDE OLAN DİN ADAMLARININ SÖZLERİNİ DİNLEMEK, KİTAPLARINI OKUMAK ZEHİR YEMEK GİBİ ZARARLIDIR. KÖTÜ DİN ADAMLARININ ZARARLARI BULAŞICIDIR. CEMİYETLERİ BOZAR, MİLLETLERİ PARÇALAR. Tarihte İslam devletlerinin başlarına gelen felaketlere hep kötü din adamları sebep oldu. Devlet adamlarını doğru yoldan bunlar saptırdı. Peygamber efendimiz, (Müslümanlar 73 fırkaya bölünecek. Bunların 72’si Cehenneme gidecek, yalnız bir fırkası Cehennemden kurtulacak) buyurdu. Bu 72 sapık fırkanın reisleri, hep kötü din adamları idi. Cehennemden kurtulacak olan tek fırka ise, Ehl-i sünnettir. (47. Mektup)

İmam Rabbani Hazretleri bir başka sözünde ise ahir zamanda, bazı sözde cahil din adamlarının Hz. Mehdi (as)’a düşmanca tavır göstereceklerini söylemiştir:

Geleceği vaad edilen Mehdi dinin tervicini (değerini artırmayı), sünnetin ihyasını (yeniden canlandırmasını) murad ettiği (istediği) zaman; bid’at ehl-i ile ameli adet edinen, hasene zannı ile dini karıştıran (dinin aslında, özünde olmayan şeyleri, dinin emri olduğunu zanneden bazı insanlar) hayretle şöyle diyecektir: BU KİMSE (YANİ MEHDİ) DİNİMİZİ KALDIRMAK VE ŞERİATIMIZI İZALE (MAHVETMEK) İSTİYOR. (Mektubat-i Rabbani, 1/535)

İmam Rabbani Hazretleri bu bir kısım cahil sözde din adamlarının özelliklerini şöyle anlatmıştır:

1.    Bidat ehli ile ameli adet edinen: Yani dinin özünde olmayan, dine sonradan dahil edilmiş batıl birtakım inanışlara göre davranan.
2.    Hasene zannı ile dini karıştıran: Dinin özünde olmayan şeyleri dinin emri olduğunu zanneden.
3.    Bu kimselerin en çok gündeme getirdikleri iddia ise, Hz. Mehdi (as)’ın dinlerini ortadan kaldırmak istediği olacaktır. Yani Hz. Mehdi (as) onların batıl dinlerine, bidatlerine göre değil Kuran’a göre, Peygamberimiz (sav)’in sünnetine göre davranacaktır.

Muhyiddin Arabi Hazretleri de Hz. Mehdi (as) döneminde dinin özüne döneceğini yani Peygamberimiz (sav) dönemindeki gibi saf halinde yaşanacağını söylemiş, Hz. Mehdi (as)’a en çok muhalefet eden kimselerin ise bazı cahil sözde din adamları olacağını şöyle haber vermiştir:

Onun (Hz. Mehdi (as)’ın) döneminde din tamamen rey’den arınmış olarak eski hüviyetini kazanacaktır. VERECEĞİ BİRÇOK HÜKÜMLERDE ULEMANIN MEZHEPLERİNE MUHALEFET EDECEKTİR. BUNDAN DOLAYI ONDAN UZAK DURACAKLARDIR. Zira zanlarına göre, gerçekten Allah imamlarından sonra bir müçtehid bırakmadığını kabulleneceklerdir… (Muhyiddin Arabi, “Futuhat-El Mekkiye”, 66. bab, c. 3, s. 327- 328)

Muhyiddin Arabi Hazretlerinin açıklamalarına göre; Hz. Mehdi (as)’ın ilmi çok güçlü olacak, onun dönemindeki cahil alimler onun ilminin gücü ve etkisi karşısında tamamen etkisiz hale geleceklerdir. Hz. Mehdi (as)’a karşı çıkmalarının en önemli sebeplerinden biri ise halk arasında bir imtiyazlarının kalmayacak olmasıdır. Hz. Mehdi (as)’a karşı öfkeleri o kadar şiddetli olacak ki neredeyse onun şehit edilmesine fetva vermeye yeltenecekler ama Hz. Mehdi (as)’ın ilmi çok güçlü olduğu için buna cesaret edemeyeceklerdir:

… Mehdi, dini Peygamberin (sav) zamanında olduğu gibi aynen tatbik edecek. Yeryüzünden mezhepleri kaldıracak. Halis ve hakiki dinden başka hiç bir mezhep kalmayacak. ONUN DÜŞMANLARI İÇTİHAD ALİMLERİNİN TAKLİD EDENLERİ OLACAK. Çünkü onlar Mehdi’nin mezhep imamlarının tersine hükmettiğini gördüklerinde bundan HOŞLANMAYACAKLAR, FAKAT KARŞI DA GELEMEYECEKLER… Onun kılıncı (ilmi, manevi gücü) kardaşlarıdır. Kılıcından (ilminden) korktukları için ister istemez hakimiyetine boyun eğecekler.

ONUN AÇIK DÜŞMANLARI FUKAHA (FIKIH ALİMLERİ) OLACAK. ÇÜNKÜ HALK ARASINDA BİR İMTİYAZLARI KALMAYACAK. HATTA AHKAM HUSUSUNDA İLİMLERİ DE AZALACAK. Bu imamın gelişiyle alimlerin hükümlerdeki anlaşmazlıkları da giderilecek.. ŞAYET ELİNDE KILINÇ (İLİM) OLMASAYDI FAKİHLER ONUN ÖLÜMÜNE FETVA VERİRLERDİ. Lâkin Cenâb-ı Hak, onu keremiyle ve kılınç ile tathir edecek (temizleyecek), onlar ona itaat edeceklerdir. Çünkü halk arasında imtiyazları kalmayacak, hatta ahkam (hükümler) hususunda ilimleri de azalacak. Mehdi’nin gelişiyle alimlerin hükümlerindeki ihtilâflar da giderilecek. Ondan hem korkacaklar hem de birşeyler umacaklar. KALBEN ONDAN NEFRET EDECEKLER. FAKAT BUNA RAĞMEN İSTER İSTEMEZ HÜKMÜNÜ KABUL EDECEKLER.

(Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci,Kıyamet Alametleri, 186-187)

Peygamberimiz (sav) bir hadisinde ise ahir zamanda bir kısım cahil alimlerin İslam alemine büyük zarar vereceğini şöyle ifade etmiştir:

ÜMMETİM, KÖTÜ ÂLİMLER, cahil abidler yüzünden helak olur. [Darimi]

Peygamber Efendimiz (sav) kıyamet alametlerinden biri olarak ilmin  ortadan kalkıp cehaletin yerleşeceğini söylemiştir:

Allah-u Teala ilmi size ihsan buyurduktan sonra (hafızanızdan) zorla çekip almaz. Lakin alimleri, ilimleri ile beraber cemiyet içinden alır, ruhlarını kabzeder. Artık kara cahil bir zümre kalır. Halk bunlardan dini ihtiyaçlarını sorarlar, onlar da (ayet, hadis gözetmeden) kendi düşünce ve arzularına göre fetva verip, hem kendileri saparlar hem de başkalarını saptırırlar. (Buhari Tecrid-i sarih: 2174)

 

Kıyamette bir din adamı Cehenneme atılır. Tanıdıkları ona, “Sen dünyada dinin emirlerini bildirirdin. Niçin bu azaba düştün?” derler. O da, “İnsanlara, günahtır, yapmayın” der, kendim yapardım. “Yapın” dediklerimi de yapmazdım. Bunun cezasını çekiyorum” der. [Buhari]

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de, enaniyeti güçlü, imanı zayıf, maddeci görüşlere saplanmış bir kısım cahil din alimlerinin, Hz. Mehdi (as)’ın gelmeyeceği konusunda mücadele edeceklerini haber vermiştir. Bediüzzaman “enaniyetleri kavi” sözleriyle bu kişilerin aklını beğenen, kendini büyük, kusursuz ve üstün gören; ve adeta kendi nefsini putlaştıran kimseler olduklarına dikkat çekmiştir (Allah’ı tenzih ederiz). “İmanı zayıf” sözleriyle ise, bu bakış açılarının, söz konusu din alimlerinin Allah inançlarının zayıf olmasından, dine karşı da kuşkulu olmalarından, dini, bir meslek ya da itibar vesilesi olarak görmelerinden kaynaklandığını belirtmiştir.

Kıyamet alâmetlerinden ve âhir zaman vukuatından (olaylarından) ve Bâzı a’malin (amellerin) fazilet ve sevablarından bahseden hâdîs-i Şerife güzelce anlaşılmadığından, akıllarına güvenen BİR KISIM EHL-İ İLİM (ilim sahibi), onların bir kısmına zaîf (zayıf) veya mevzu (hadis) demişler. İMANI ZAYIF VE ENANİYETİ KAVİ BİR KISIM DA (aklını beğenen, kendini büyük, kusursuz ve üstün gören; ve adeta kendi nefsini putlaştıran kişiler de (Allah’ı tenzih ederiz)), İNKÂRA KADAR GİTMİŞLER.” (Sözler, s. 355)

98