MEHMET ALİ KAYA’NIN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ HAZRETLERİ’NİN HZ. MEHDİ (AS)’IN VASIFLARINDAN BİRİ OLAN AHİR ZAMANIN EN BÜYÜK MÜCEDDİDİ OLDUĞU İDDİASINA CEVAP

Ahir Zamana Ait Yeni Bilgiler

Nur talebelerinden olan Mehmet Ali Kaya “Asırların Rehberleri ve Mücedditler ve Kıyamet Alametleri, Deccal- Mehdi” adlı kitabının bir sayfasında şöyle demektedir:

Bediüzzaman’ın müceddit olduğu konusunda bir şüphe zaten yoktur. Ancak bazıları 13 üncü asrın müceddididir.”dedikten sonra 14 üncü asrın müceddidini aramakta ve 15 inci asrın müceddidi için de “Mehdi-i azam olacak.” demektedir ki bu yaklaşımlar doğru değildir. Risale-i Nur Talebeleri, ihtilafsız, son müceddit Bediüzzaman’dır ve Mehdi-i azamdır fikrinde ittifak etmektedir. “Asırların Rehberleri ve Mücedditler ve Kıyamet Alametleri, Deccal- Mehdi”, sf. 277

Mehmet Ali Kaya’nın bu ifadelerini tek tek ele alalım:

1. İFADE

Bediüzzaman’ın müceddit olduğu konusunda bir şüphe zaten yoktur. Ancak bazıları 13 üncü asrın müceddididir.”dedikten sonra 14 üncü asrın müceddidini aramakta ve 15 inci asrın müceddidi için de “Mehdi-i azam olacak.” demektedir ki bu yaklaşımlar doğru değildir…

Müceddid; Peygamberimiz (sav)’in irtihalinin ardından İslam dinine girmiş olan batıl uygulamalardan dini temizleyen, İslam dininin Peygamberimiz (sav) döneminde yaşanan haliyle yeniden yaşanmasına vesile olan muhterem zatlara verilen bir sıfattır.  Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, bu yönüyle yaşadığı Hicri 13. Asrın müceddididir. Ancak bilindiği gibi Allah her asırda yani her yüzyıl başında bir müceddid gönderir ve bu kişiyi vesile ederek dini bidatlerden temizler. Bu konu Peygamberimiz (sav)’in hadisleri ve büyük İslam alimlerinin bu hadisler doğrultusundaki açıklamalarıyla sabittir.

Ebu Hüreyre’nin rivayetine göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuş:  GERÇEKTEN AZİZ VE CELİL OLAN ALLAH HER 100 SENE BAŞINDA ŞU ÜMMETİN DİNİNİ BİDATTEN AYIRACAK, YENİLEYECEK (İLİM SAHİBİ) BİR ZATI GÖNDERİR. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)

Büyük İslam alimi İmam Rabbani Hazretleri’nin, Peygamberimiz (sav)’in hadisleri çerçevesindeki açıklaması ise şu şekildedir:

HER YÜZ SENE BAŞINDA BU ÜMMETİN ULEMASI ARASINDAN BİR MÜCEDDİD GELECEK VE ŞERİATI İHYA EDECEKTİR.  (Mektubat-ı Rabbani, 1/520) (Ashab-ı Kütüb-i Sitte’den İmam-ı Hâkim’in Müstedrek’inde ve Ebu Dâvud’un Kitab-ı)

Bediüzzaman Said Nursi aynı İmam Rabbani Hazretleri gibi Peygamberimiz (sav)’in hadisleri doğrultusunda bu konu hakkında şunları söyler:
Ashâb-ı Kütüb-i Sitte’den İmam-ı Hâkim’in “Müstedrek’inde ve Ebu Dâvud’un “Kitab-ı Sünen’inde, Beyhaki “Şuab-ı İman’da tahric buyurdular (meydana koydular): “HER YÜZ SENEDE BİR, CENAB-I HAK BİR MÜCEDDİD-İ DİN (DİNİ YENİLEYEN) GÖNDERİYOR…” (Barla Lahikası, 119)
Görüldüğü gibi her yüz yıl başında dini yenileyen bir şahsın yani bir müceddidin gelecek olması Peygamberimiz (sav)’in bildirdiği ve Ehl-i sünnet alimlerinin ittifakla kabul ettikleri net bir gerçektir. Örneğin Bediüzzaman Barla Lakihası’nda (Barla Lahikası, 120) Hazreti Mevlana Halid’in Hicri 12. yüzyılın müceddidi olduğunu ifade etmiştir. Kendisi de yaşadığı ve vefat ettiği Hicri 13. Yüzyılın müceddididir. Ancak nasıl her yüzyılda bir müceddid gelmiş ve görev ifa etmiş ise aynı şekilde içinde yaşadığımız ahir zamanda yani Hicri 14. Yüzyılda da bir müceddid zuhur edecektir. Fakat söz konusu bu zat-ı muhterem diğerlerinden farklı olarak gelmiş geçmiş en büyük müceddid olan Hz. Mehdi (as) olacaktır. Bediüzzaman Hazretleri Hz. Mehdi (as)’ın Hicri 14. yüzyıldaki zuhurunu Sikke-i Tasdiki Gaybi adlı eserinde şöyle müjdelemiştir:
Allah’ın nûrunu üflemekle söndürmek isterler. Allah ise nûrunu tamamlamaktan başka birşeye râzı olmaz. kâfirler isterse hoşlanmasınlar. Tevbe Sûresi, 9:32. 
Ayetindeki ALLAH‘IN NÛRUNU ÜFLEMEKLE SÖNDÜRMEK İSTERLER. ALLAH İSE NÛRUNU TAMAMLAMAKTAN BAŞKA BİRŞEYE RÂZI OLMAZ. Cümlesi  kuvvetli ve letafetli münasebeti mâneviyesiyle beraber şeddeli lam (lam)’lar, birer  lam(lam)  ve şeddeli mim  (mim) asıl kelimeden olduğundan, iki mim  (mim) sayılmak cihetiyle 1324 ederek, …. Eğer şeddeli  mim(mim) dahi şeddeli ’  lam(lam) lar gibi bir sayılsa, o vakit 1284 eder. ŞİMDİ HATIRA GELDİ Kİ, EĞER ŞEDDELİ ’  lam(lam) LAR VE mim (mim) İKİŞER SAYILSA, BUNDAN BİR ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDÎNİN ŞAKİRTLERİ OLABİLİR. HER NE İSE… BU NURLU ÂYETİN ÇOK NURANÎ NÜKTELERİ VAR. Bir damla su denizin varlığına işaret eder sırrıyla kısa kestik. 
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s.131, 132)
Üstadımızın, yukarıdaki açıklamaları yaptığı Tevbe Suresi’nin 32. ayetinin; “şeddeli lamları ve mim ikişer sayıldığında” çıkan ebcedi 1910 yılını verir. Ancak Üstadımız çıkan bu tarihten yani 1910 yılından 1 asır yani 100 yıl sonrasındadikkat çeker ve bu tarihte Hz. Mehdi (as) ve talebelerinin yaşayacağını ve dünyaya hakim olan zalim sistemleri ve düşünce akımlarını fikren etkisiz hale getireceklerini açık bir şekilde belirtir.
Bu tarih ise 1910+100=2010 yılını vermektedir. 2010 yılı Hicri 1433’tür ve dolayısıyla Hicri 1400’ler içinde yer alır. 
(2010 yılı ile ilgili detaylı açıklamayı “Mehmet Ali Kaya’nın; Üstad Bir asır sonra ifadesiyle 1977 yılını ve nur şakirtlerini kast etmiştir iddiasına cevap” başlığı altında, http://harunyahya.org/tr/Ahir-Zamana-Ait-Bilgiler/122922/Mehmet-Ali-Kayanin;-Ustad-Bir-asir-sonra-ifadesiyle-1977-yilini-ve-Nur-sakirtlerini-kast-etmistir-iddiasina-cevap linkinden okuyabilirsiniz inşaAllah)
Görüldüğü gibi; nasıl ki Hicri 13. yüzyılın sonuna kadar her yüzyılda bir müceddid gelip görev yapmış ve dini hurafelerden arındırmaya çalışmışsa aynı şekilde içinde yaşadığımız Hicri 14. yüzyılda da son olarak bir müceddid görevli olacaktır. Ancak bu müceddid diğer müceddidlerden gerek vasıfları gerek hizmeti gerekse kazandığı dünya çapındaki başarı açısından daha üstün olacaktır. Çünkü 14. Hicri yüzyılın müceddidi ahir zamanda zuhur edecek olan Hz. Mehdi (as)’dır. Hz. Mehdi (as) müceddidlerin en büyüğüdür. Bu nedenledir ki Üstad Hazretleri risalelerinde Hz. Mehdi (as)’a gelmiş geçmiş en büyük müceddid ve kutb-u azam olarak hitap eder.
Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında, elbette  EN BÜYÜK BİR MÜÇTEHİD hem EN BÜYÜK BİR MÜCEDDİD hem  HAKİM hem  MEHDİ hem MÜRŞİD hem  KUTB-U AZAM  olarak  BİR ZAT-I NURANİYİ GÖNDERECEK  ve o zat da, ehli beyt-i Nebevi’den olacaktır. (Mektubat, s. 411-412)
Tüm bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere; Mehmet Ali Kaya’nın, Müslümanlara 14. Asrın müceddidini aramamalarını çünkü Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin en büyük müceddid ve kutb-u azam olduğunu söylemesi Peygamberimiz (sav)’in hadisleriyle ve İmam Rabbani Hazretleri, Bediüzzaman Said Nursi gibi müceddidlerin hadisler doğrultusundaki açıklamalarıyla ters düşmektedir. Dolayısıyla da gerçekleri yansıtmamaktadır. Mehmet Ali Kaya’nın söz konusu açıklamalarını kabul etmemizi gerektiren ne bir tane hadis ne de büyük İslam alimlerince yapılmış aksi bir açıklama mevcuttur. Aksine hadisler ve burada bir kısmına yer verdiğimiz açıklamalar muhbir-i sadık olan Peygamberimiz (sav)’in Hz. Mehdi (as)’ın en büyük bir müceddid ve kutb-u azam olarak Hicri 1400’de zuhur edeceğini ve görev yapacağını müjdelediğini ispatlamaktadır.
2. İFADE
… Risale-i Nur Talebeleri, ihtilafsız, son müceddit Bediüzzaman’dır ve Mehdi-i azamdır fikrinde ittifak etmektedir. “Asırların Rehberleri ve Mücedditler ve Kıyamet Alametleri, Deccal- Mehdi”, sf. 277
Mehmet Ali Kaya; ifadesinin yukarıda yer alan ikinci bölümünde bu sefer de; Nur talebelerinin tamamının Bediüzzaman Hazretleri’nin ahir zamanın büyük mehdisi ve son müceddid olduğuna dair ortak bir kanaate sahip olduklarını iddia etmektedir. Oysa bizzat Üstadımızı görmüş, onun yanında yıllarca hizmet etmiş, çile çekmiş ve onun sır katipleri arasında yer almış talebeleri Bediüzzaman Hazretleri’nin ahir zamanın Mehdi-i azamı olmadığını açık bir şekilde ifade etmektedirler.
Bu muhterem ağabeylerimiz Hz. Mehdi (as)’ın ahir zamanda; Hicri 1400’de zuhur edeceğini söylemektedirler. Üstadımızın kendilerine; inşaAllah Hz. Mehdi (as)’ı İstanbul’da göreceklerini müjdelediğini, Bediüzzaman Hazretleri’nin nasıl diğer sözleri gerçekleştiyse bu sözlerinin de Allah’ın izniyle gerçekleşeceğini ifade etmektedirler. İnşaAllah kendileri vefat etmeden önce; Hz. Mehdi (as) ve Hz. İsa (as)’ın zuhurunu göreceklerini ve Hz. Mehdi (as)’ın -aynı Bediüzzaman Hazretleri’nin risalelerinde tarif ettiği şekilde- görevlerini icra edeceğini ifade etmektedirler:
SEYYİD SALİH ÖZCAN
-Mehdi gelmiştir. Talebesi oluruz inşaAllah. Allah bizi talebesi yapsın inşaAllah. Hepimizi İnşaAllah. Biz ölmeden evvel onu görmeyi, Cenab-ı Allah bize nasip edecek. Üstad öyle diyor.
-Üstad Hazretlerinin size söylediği  her şey çıktı  değil mi bugüne kadar?
-Evet. Bak şimdi bak sana bir şey söyleyeyim. Şimdiye kadar Üstadın yanında kaldığım ne kadar kelime söylemişse hepsi çıktı.
SEYYİD SALİH ÖZCAN
-Bunun için bekliyoruz Mehdi’yi göreceğiz inşaAllah. Hem de yakında göreceğiz. İnşaAllah. İstanbul’da göreceğiz İnşaAllah. Ahir zamanda Hz. Mehdi’nin zuhur edeceği. Gerçek, buna hiç şüphem yok. Hiç şüphem yok. Hz. Mehdi’nin zuhur edeceğine, Hz. İsa’nın ineceğine ben inanıyorum. İmanım gibi inanıyorum. İmanımdan bunu bir şey olarak biliyorum. Hz. İsa Hz. Mehdi’ye tabi olacak. Tabi olacak. Arkasında namaz kılacak.
ABDÜLKADİR BADILLI
Tabi. Cenabı Hakk’ın kanunu budur. Çekirdek dikmek lazım. Çekirdekten bir nesil yetişecek. Bu nesil çoğalacak, çoğalacak, çoğalacak. Allah da onların başına bir Mehdi getirecektir. Bu gelecek olan zat Risale-i Nur’u kendine bir rehber, program yapacaktır. Yani asıl Mehdi, bu zamanda gelecek olan, ahir zamanda gelecek olan Mehdi nasıldır, ne yapacak, vazifesi nedir? Bunları zaten söylüyor Risale-i Nur’da.
KIRKINCI HOCA
-İslam dünyaya hakim olacağına göre hocam, Müslümanların bir lideri, bir lideri olacak mı  hocam başında?
-Muhakkak, muhakkak.
-O zaman Mehdi hem İslam Birliğini kuracak, hem de İslam’ı dünyaya hakim edecek Hz. İsa ile birlikte.
-Tabi, tabi, tabi.
– Dünya hakimiyeti, Allah’ın izniyle İslam’ın dünyaya hakimiyyeti olacak, İttihad-ı İslam olacak, başında bir kişi olacak ama bu kişi Risale-i Nur’u neşir ve tatbik eden ama bir lider olacak yani .
-Tabi, tabi onsuz olmaz.
ÇANTACI NECMİ ABİ
-Hani şimdi gelecek olan Mehdi, Mehdi daha gelecek. Mehdi gelecek. Ahir Zaman’da en büyük fesadı zamanında elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem mürşid, hem kutb-u a’zam olarak bir zat-ı nuraniyi gönderecek; O zat Al-i Beyt’i Nebevi’den olacaktır. Ve bahar içinde bir saatte yaz mevsiminin numunesini ve yazda bir saatte kış fırtınasını icad eden Kadir-i Zülcelal, Mehdi ile de Alem-i İslam’ın zulumatını dağıtabilir ve vadetmiştir, vadini elbette yapacaktır.
SEYYİD SALİH ÖZCAN
-Doğru, şimdi daha evvel herkes biliyor ki gelen her asrın bir imamı var. Her asrın bir imamı var. Ama hiç birisi Mehdi değildir. Ama son zamanda gelecek olan Mehdi, o zaman üç tanesi birden bire birleşiyor. Birleştiği için şeydir, işte Üstad Hazretleri de bana dedi ki o zaman,” Ben Mehdiyi göremeyeceğim sen göreceksin.“ O Mehdi’yi Cenab-ı Hak bize göstersin inşaAllah.
SAİD ÖZDEMİR
-Yok tabi. İşte bunlar Peygamberimizin hadis-i şerifinden çıkıyor. Hadis-i şeriflerinde de Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem gerek Mehdi’nin geleceğini, gerekse Hz. İsa’nın geleceğini müjde veriyor. Hz. İsa gelecek, ümmetimden olacak.
SEYYİD SALİH ÖZCAN
– (Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri) Hz. Mehdi’nin olacağına, geleceğine bütün ruhumla inanıyorum derdi. İnanmayanı Allah ıslah etsin derdi.
http://harunyahya.org/tr/Kisa-filmler—Mutlaka-izleyin/37993/Bedi%C3%BCzzaman_Hazretlerinin_has_talebeleri_
Hz._Mehdi_(as)’%C4%
B1n_Ahir_Zaman’da_gelece%C4%9Fini_s%C3%B6yl%C3%BCyorlar

Görüldüğü gibi güya Nur talebelerinin ittifakla Bediüzzaman Hazretleri’nin ahir zamanın büyük Mehdisi olduğuna inandıkları iddiasını; bu açıklamalar net bir şekilde çürütmektedir. Bediüzzaman Hazretleri’nin halis talebeleri mürşitlerinin sözlerini gayet iyi anlamışlar ve risalelerinde Hicri 1400’de zuhur edeceğini söylediği en büyük müceddid olan Hz. Mehdi (as)’ın Bediüzzaman Hazretleri olmadığına kesin kanaat getirmişlerdir.