KURAN’A GÖRE MÜSLÜMANLARIN BİR LİDER, MEHDİ İSTEMELERİ İBADETTİR, FARZDIR, GÜZELLİKTİR, NİMETTİR

Ahir Zamana Ait Yeni Bilgiler

… Hani, peygamberlerinden birine: “Bize bir melik gönder”…”(Bakara Suresi, 246)

“… bize Katından bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla” (Nisa Suresi, 75)

Kuran’da bildirilen bu ayetler Müslümanların, Allah’ın kendilerine manevi bir lider istemeleri; yani sevgiyi dağıtan bir koruyucu, dostluk ve anlayışlı olma ruhunu onlara yönelten, kavga ruhunu kaldıran, sevgi ruhunu onlara aşılayan, çok sevilen bir velisini göndermesi için ettikleri dualarıdır. Allah bizlere Mehdi beklemenin, manevi bir lider beklemenin Müslümanlar için bir nimet olduğunu, bir güzellik olduğunu, bir ibadet olduğunu, Müslümanların bu yönde nasıl dua etmeleri gerektiğini Kuran’da ayetlerle açık bir şekilde bildirmiştir.

Allah, tarih boyunca her kavmi lideriyle birlikte yaratmıştır. Kuran’da bildirilen hiçbir kavim lidersiz değildir ve şahs-ı manevi ile idare edilmemiştir. Hz. Nuh (a.s.), Hz. İbrahim (a.s.), Hz. Musa (a.s.), Hz. Yusuf (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde iman edenlerin önderi olarak Allah’ın mübarek elçileri İslam toplumlarının başında olmuştur. Yani her peygamber, her elçi döneminde bu elçiler ve cemaatlerinin şahsı manevisi olmuş, ama onlar da cemaatlerinin bizzat başında bulunmuşlar, onlara önderlik etmişlerdir. Hz. Talut (a.s.) döneminde, Hz. Zülkarneyn (a.s.) döneminde Müslümanların hep bir lideri olmuştur. Ahir zamanda Müslümanların lideri ise Hz. Mehdi (a.s.) olacaktır.

İslam aleminin manevi bir lider olmadan birleşmesi mümkün değildir.

Bir baş olmadan İslam alemi bir araya gelsin diyen kişilerin, İttihad-ı İslam’ı gerçekten istemedikleri açıktır. Üstelik böyle bir üslup, Kuran ahlakına, sünnete, akla ve mantığa da aykırıdır. Bu kimselerin yaklaşımına göre, bir lider olmadan Müslümanların ne şekilde ve kimin öncülüğünde birleşecekleri meçhuldür. Bu birliğin hangi ölçülere göre oluşacağı da meçhuldür. Çünkü eğer Kuran ahlakını ve sünneti esas alıyorlarsa, bu durumda İslam aleminin bir başı olması gerektiği açıktır.

Ayrıca bu insanlara, bir araya gelen en küçük bir grubun bile lideri olması normal gelmektedir. Katoliklerin Papası olmasını, Ortodoksların Patriği olmasını, Musevilerin bir önderi olmasını, hatta masonların Üstadı olmasını normal görmektedirler, ancak 1.5 milyarlık İslam aleminin manevi bir lideri olmasını anormal karşılamaktadırlar.

Bu nedenle ağızlarıyla “Müslümanlar birleşseler ne kadar iyi olur, İslam aleminin birleşmesi lazım” diyen ancak ortaya koydukları sistemle ayrılığı ve parçalanmayı körükleyen, Hz. Mehdi (a.s.)’ı anmayan, Hz. Mehdi (a.s.)’dan bahsetmeyen veya Mehdiyetin üzerini örtmeye çalışan bir üslup kullanan bu kişiler, “başı olmayan bedenin asla yaşamayacağını” unutmamalıdırlar.

Peygamberimiz (sav) hadislerinde Hz. Mehdi (as)’ı müjdelemiştir

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde “Mehdi (as) ile müjdelenin” buyuruyor.

HZ. MEHDİ İLE MÜJDELENİN. O Kureyş’ten ve Ehl-i Beyt’imden bir kişidir.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, s.13)

Bu nedenle Müslümanların Hz. Mehdi (a.s.)’ın gelişini örtbas etmek gibi bir yanlışa düşmemeleri ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “Sizden ona kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa ona gelsin. Ona katılsın. Zira o, Mehdi’dir.” (İbn Mace, Fiten, B 34, H 4082; İbn Ebi Şeybe, c. VII, sf.527; Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 14) hadisinde bildirdiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’ı aramaları şarttır.

Peygamberimiz (sav) hadislerinde Hz. Mehdi (as)’ın zuhurunu beklemenin ibadetlerin en üstünü olduğunu bildirmiştir

Emr-ül Müminin Hz. Ali Keremullahi Veche Resulullah’tan naklederek, “Resulullah (sav) ferman buyurdu: “İbadetlerin en üstünü Mehdi’nin zuhurunu beklemektir, dedi.”

Yani Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi (as)’ı beklemenin, Müslümanların başlarına bu sevgi birliğini sağlayacak bir lider geçmesini beklemenin, İttihad-ı İslam’ı, Müslümanların birliğini beraberliğini istemenin ibadetlerin en üstünü olduğunu bildiriyor.

Peygamberimiz (sav) Hz. Mehdi (as)’ın çıkış alametlerini, fiziksel alametlerini çok detaylı bir şekilde bildirmiştir. Peygamberimiz (sav) bu alametleri gözleyin, bu alametler çıktığında Hz. Mehdi (as)’a tabi olun diye haber vermiştir. Kuran ayetlerinde ise Allah lider beklememizi, savaşlara, zulme, akan kana ve adaletsizliğe son verecek olan bu kutlu şahsın gelişi için dua etmemizi, bunu aşkla, şevkle istememizi bildirmiş ve bunun bir güzellik olduğunu, Müslüman alemine ve tüm dünyaya ferahlık getireceğini buyurmuştur.

Talut Kıssasındaki Ebced Değerleri Mehdiyet’in Tarihini Vermektedir.

Allah size Talut’u Melik olarak, gönderdi. Şeddeli 1979. Hicri 1400.

Doğrusu Allah size onu seçti. 1996.

Allah kime dilerse mülkünü verir. 1989.

Allah rahmeti geniş olandır, bilendir.  2036.

Peygamberimiz (s.a.v.), “Ahir zamanda benim soyumdan bir zat gelecek, dünyadan zulmü ve haksızlıkları kaldıracak, Müslümanları biraraya getirecek ve esaretten kurtaracaktır” buyurmuştur. Bu, Allah’ın Resulullah (s.a.v.)’e vahyidir ve ahir zamanda yaşayan Müslümanlara gösterdiği çözüm yoludur. Eğer Müslümanlar, Allah’ın bildirdiği bu yolu görmezlikten gelir, Allah’ın gelişini müjdelediği Hz. Mehdi (a.s.)’ı yok saymaya yeltenir ve kendi kafalarınca farklı mantıklar geliştirerek hareket ederlerse, bu durumun Allah Katında karşılığı çok büyük olabilir.

Allah Kuran’da Müslümanların birlik olmasını farz kılmıştır. Tarih boyunca Müslümanların her zaman bir lideri olmuştur. Ahir zamanda da Hz. Mehdi (as) Müslümanların manevi lideri olacaktır. Dolayısıyla Müslümanların birlik olmasını anlatan her ayet, Mehdiyeti anlatır. Allah Kuran’da İslam ahlakının yeryüzüne hakim olacağını müjdelemiştir. İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olmasının Hz. Mehdi (as) vesilesiyle, bu yüzyılda olacağı hadislerde açıklanmıştır. Dolayısıyla İslam ahlakının hakimiyetini anlatan her ayet, Mehdiyeti anlatır.

Fitne dünyaya hakim olmuş, dinsizlik insanlığı belalarıyla sarıp kuşatmış, dünyanın dört bir yanındaki mazlum kadınlar, yaşlılar ve çocuklardan “Rabbim bize Katından bir yardım eden yolla, bizi kurtar” feryatları yükselmişken Müslümanların yapması gereken atalet içinde  olmak değildir. Müslümanların yapması gereken tüm güçleriyle, tüm imkanlarıyla, bilimi, aklı ve teknolojiyi en etkin şekilde kullanarak, ilmi ve felsefi olarak bu fitnenin kaynağı olan Darwinizm’i ve materyalizmi  ortadan kaldırmaktır.

Müslümanların ilmi mücadelelerinde zafer kazanmaları için Allah’ın gösterdiği yollardan biri de bu mücadelenin mutlaka birlik halinde yapılmasıdır. Yani  İslam aleminin tümünün, mezhep, kültür, uygulama, ırk, etnik köken, cemaat, grup ayrımı gözetmeksizin birlik olması, manevi bir liderin etrafında toplanması, Allah yolunda kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf bağlayarak  fikren mücadele etmeleridir.