Kıskançlığın Kuran’daki Yeri

Kuran ahlakı

Haset, Kuran’da kınanan bir tavırdır. Allah, deneme maksadıyla, insanların nefsini kıskançlığa eğilimli olarak yarattığını, fakat müminlerin bundan sakınmaları gerektiğini Kuran’da bildirmiştir:

… Nefisler ise ‘kıskançlığa ve bencil tutkulara’ hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 128)

Bazı insanlara “kıskanç mısındır?” diye sorulduğunda buna “evet” veya “biraz” diye cevap verirler. Ancak bu cevabın arkasında gizlenen anlamı detaylı olarak düşünmezler. Oysa kıskançlık, insanın, başka birisinin kendisinden herhangi bir yönüyle daha üstün olmasını kabullenememesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu ise, insanı Allah’a karşı büyüklenmeye kadar götürecek bir tutumdur. Çünkü insanlara sahip oldukları bütün özellikleri veren Allah’tır. Dilediğine dilediği kadar verir bunu da kimse engelleyemez.

Ayrıca Kuran’da şeytanın, kıskançlık yüzünden Hz. Adem’e secde etmeyerek Allah’a isyan etmesinden söz edilir. Kendisini Hz. Adem’den daha üstün gördüğü bildirilir. Bu durumda karşımıza önemli bir gerçek çıkar: Kıskançlık aslında şeytana ait bir özelliktir ve Allah’tan korkan insanın bundan kaçınması gerekir.

Allah Kuran’da müminlere, haset eden kişilerin yapmaya kalkışacakları kötülüklerden korunmaları için Kendisi’ne sığınmalarını söylemektedir:

De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. (Felak Suresi, 1)

Ve haset ettiği zaman, hasetçinin şerrinden. (Felak Suresi, 5)