Kehf Suresi 72- 73

Kuran'da Mehdi

Dedi ki: “Gerçekten benimle birlikte olma sabrını göstermeye kesinlikle güç yetiremeyeceğini ben sana söylemedim mi?” (Musa:) “Beni, unuttuğumdan dolayı sorgulama ve bu işimden dolayı bana zorluk çıkarma” dedi.
(Kehf Suresi, 72-73)

Kehf Suresi’ndeki bu ayetlerde, Hz. Hızır’ın konuşmalarındaki kesinlik dikkati çekmektedir. Hz. Hızır, gerçekleşecek olan olayları bildirirken çok emin bir üslupla konuşmaktadır. Hz. Musa’nın hiçbir şekilde sabredemeyeceğini “kesinlikle” diyerek ifade etmekte, buna gücü yetemeyeceğini dile getirmektedir.

73. ayette ise herşeyin Allah’ın emriyle gerçekleştiğine tekrar dikkat çekilmektedir. İnsanın kendi iradesiyle ağzından tek bir kelime çıkması, ya da ağzından çıkacak bir kelimeyi engellemesi kesinlikle mümkün değildir. Çünkü insana nutku veren ve onu konuşturan Allah’tır. Allah canlı-cansız dilediği her varlığa dilediğini söyletmeye güç yetirendir. Nitekim Kuran ayetlerinde Allah’ın kıyamet gününde insanların işitme, görme duyularına ve derilerine nutuk verdiği bildirilmektedir. Bu durum ayetlerde şu şekilde buyurulmaktadır:

Sonunda oraya geldikleri zaman, işitme, görme (duyuları) ve derileri kendi aleyhlerine şahitlik edecektir. Kendi derilerine dediler ki: “Niye aleyhimizde şahitlik ettiniz?” Dediler ki: “Herşeye nutku verip-konuşturan Allah, bizi konuşturdu. Sizi ilk defa O yarattı ve O’na döndürülüyorsunuz. Siz, işitme, görme (duyularınız) ve derileriniz aleyhinize şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine, yaptıklarınızın birçoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz.” (Fussilet Suresi, 20-22)

Başka ayetlerde de Allah’ın izin vermesi dışında hiçbir varlığın konuşmaya güç yetiremeyeceğini Rabbimiz şöyle haber vermektedir:

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi Rahman olan (Allah); O’na hitap etmeye güç yetiremezler. Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün; Rahman’ın kendilerine izin verdikleri dışında olanlar konuşmazlar. (Konuşacak olan da,) Doğruyu söyleyecektir. (Nebe Suresi, 37-38)

Daha önce de sık sık vurguladığımız gibi unutmayı ve hatırlamayı Allah meydana getirir. Allah geçmişten bugüne kadar yaşamış olan tüm insanların zihinsel faaliyetlerinin tamamına hakim olandır. Unutması da, sormaması gereken bir soruyu sorması da Hz. Musa’nın kaderinde an an yazılmıştır. Hiçbir insanın, beynine hakim olup bu unutmanın önüne geçmesi ya da söyleyeceği söze engel olması mümkün değildir. Allah dilediği an, dilediği kişiye, dilediği konuyu unutturur. Dilerse tüm hafızasını bir anda elinden alır, dilerse hiç bilmediği konuları onun hafızasında ilim olarak yaratır. Bunların hepsi Allah’ın dilemesiyle gerçekleşir.

Hz. Musa’nın ayette geçen “bu işimde bana zorluk çıkarma” şeklindeki sözlerinden ise, Hz. Hızır’la olan eğitimin kesilmesini istemediği anlaşılmaktadır.