Kehf Suresi 67

Kuran'da Mehdi

Dedi ki: “Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin.”
(Kehf Suresi, 67)

Ayetlerde dikkat çekildiğine göre Hz. Hızır da Hz. Musa hakkında detaylı bilgiye sahiptir. Üstelik konuşmalarından Hz. Hızır’ın geleceğe dair bilgilere de Allah’ın bildirmesiyle sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Hz. Hızır, Hz. Musa’nın talebini dinledikten sonra ona hemen kendisiyle birlikte olmaya sabır gösteremeyeceğini söylemiştir. Daha hiçbir olay olmadan, Hz. Musa’nın nasıl bir tavır göstereceğini bilmeden ve görmeden Hz. Hızır’ın böyle bir açıklamada bulunması çok dikkat çekicidir. Bunun nedeni ise Hz. Hızır’ın, Allah’ın vahyi ve ilhamıyla, geleceği bilmesidir. (En doğrusunu Allah bilir.) Hz. Hızır, ilerleyen bölümlerde örnekleriyle görüleceği üzere, Allah’ın bir çok mucize lütfettiği, Kendi Katından özel ilim verdiği mübarek bir zattır ve insanların tabi olduğu şeriatla yükümlü değildir.

Bu bilginin Hz. Hızır tarafından bilinmesi, herşeyin Allah’ın dilemesiyle olduğuna da bir işaret niteliğindedir. Çünkü gelecek hakkındaki bilgiyi Allah ancak dilediği kullarına, dilediği kadarıyla vermektedir. Hz. Hızır’ın gelecekten haber vermesi de ancak Allah’ın takdiriyle mümkündür. Kitabın önceki bölümlerinde de detaylı olarak açıkladığımız gibi Allah kullarından dilediğine gaybın haberlerini verebilir.

Hz. Musa’nın, kıssanın sonraki bölümlerinde karşılaşacağı olaylar çoktan sonuçlanmıştır ve Allah Katında her anıyla bilinmektedir. Yaşayacağı olaylar, Hz. Musa’nın kaderinde yazılmıştır. Bu da insanın, Allah’ın kaderinde takdir ettiği dışında hiçbir şey yaşayamayacağına açık bir delildir.

Müminlerin bu ilmi kavramış, Allah’a ve kadere teslim olmuş, mütevekkil kişiler olması gerektiği bir ayette şu şekilde bildirilir:

De ki: “Allah’ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler. (Yunus Suresi, 49)