Senin Rabbin rahmet sahibi (ve) bağışlayıcıdır. Eğer, kazandıklarından dolayı onları (azabla) yakalasaydı, şüphesiz onlara azabı (bir an önce) çabuklaştırırdı. Hayır, onlar için bir buluşma zamanı vardır, onun dışında asla başka bir sığınak bulamayacaklardır.
(Kehf Suresi, 58)
Ayette Allah’ın kulları üzerindeki sonsuz şefkat ve merhameti hatırlatılmaktadır. Rahman olan Allah sonsuz merhametini ve lütfunu görünen ya da görünmeyen herşeyde tecelli ettirir. İnsanın soluduğu havadan yediği yemeğe, kalbinin her an atmasından doğadaki kusursuz güzelliklere kadar her bir detay Allah’ın kulları üzerindeki sonsuz merhametinin bir tecellisidir. Tüm insanlar Allah’ın rahmetiyle canlılık bulup, Allah’ın rahmetiyle hayatlarını devam ettirirler.
İnsanlardan bu nimetleri gören, yaratılış amacını kavrayarak Allah’a kulluk edenler olduğu gibi nankörlük ederek O’ndan yüz çevirenler de vardır. Allah dünya hayatında nimetlerini tüm insanlara eksiksiz olarak sunmaktadır. İman etmeyenler, münafıklar ve müşrikler de dünya hayatında soludukları hava, içtikleri su dahil olmak üzere gizli açık tüm nimetlerden faydalanırlar. Allah müminlere verdiği gibi onlara da mal-mülk, içinde oturacakları güzel evler ve soylarını devam ettirecekleri evlatlar verir. Onları da güzel rızıklarla besler. Onlara da sağlık, güç ve güzellik verir.
Rusya’da din karşıtı komünist rejimin yıkıp, tahıl ambarına çevirdiği ibadethanelerden biri. |
Allah dünya hayatında inkar edenleri belki dine dönerler, düşünüp aklederler ve belki şükrederler diye bu nimetlerden yararlandırmaktadır. Fakat bu yararlandırma sadece dünya hayatındadır. Ahirette ise bütün nimetler, bunları Allah’a yakınlaşmak ve O’nun rızasını aramak için kullanan ve O’na şükreden müminlere aittir. Çünkü Allah Rahimdir ve O, cenneti yalnızca mümin kullarına müjdelemiştir. Ayetlerde bu konuda şöyle buyrulmaktadır:
Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiçbir şeyle zulme uğratılmayacaklar.
Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) Kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O’nun va’di yerine gelecektir. (Meryem Suresi, 60-61)
Kehf Suresi’nin burada açıkladığımız ayetinde vurgulanan bir diğer konu ise, Allah’ın azaba uğratacağı her toplum için belirlenmiş bir zaman olduğudur. Her insanın ve her topluluğun hangi gün, hangi saat, ne şekilde bir azapla karşılaşıp helak olacağı Allah Katında bellidir. Allah, “Ümmetlerden hiçbiri, kendisine tespit edilmiş eceli ne öne alabilir, ne erteleyebilir.” (Müminun Suresi, 43) ayetiyle bu gerçeği bildirmiştir.
Ülkeleri helaka uğratacak olan bir depremin, selin, kasırganın ya da herhangi bir azabın geliş vakti, şiddeti, ne kadar süreceği, nasıl bir etki meydana getireceği Allah’ın kaderde takdir ettiği haliyle bellidir. Tüm zamanları kuşatan Rabbimiz, inkar ederek hesap gününe inanmayan bu insanların kaderinde o günü, hatta dakikayı ve saniyeyi belirlemiştir. Allah Taha Suresi’nde şu şekilde bildirir:
Dedi ki: “Haydi çekip git, artık senin hayatta (hak ettiğin ceza: “Bana dokunulmasın”) deyip yerinmendir.” Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız.” (Taha Suresi, 97)