Göklerin ve yerin yaratılışında da, kendi nefislerinin yaratılışında da Ben onları şahid tutmadım. Ben, saptırıcıları yardımcı-güç de edinmedim.
(Kehf Suresi, 51)
Bu ayette insanın kendisine her zaman iman sahibi, itaatli ve güzel ahlaklı kimseleri dost edinmesine işaret edilmektedir. Böyle kimselerle birlikte olmak insanı her türlü tehlikeden koruyacak, kötü yollara sapmasını engelleyecek, her an salih bir amel üzerinde olmasına vesile olacaktır. Müminler birbirlerinin dost ve velileri oldukları için her an Allah’ın ayetlerini hatırlatacak ve birbirlerine güzel ahlakı tavsiye edeceklerdir. Bunun aksi, yani insanın kendisine saptırıcıları ve isyankarları dost edinmesi ise kişiye kayıptan başka bir şey getirmeyecektir. Ayetlerde insanların büyük bir bölümünün şeytanı kendilerine dost edindiklerinden ve bunun sonucunda da büyük bir hüsrana uğradıklarından bahsedilir:
O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara: “Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım” demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu (karşılaştı) o, iki topuğu üstünde geri döndü ve: “Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah’tan da korkuyorum” dedi. Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır. (Enfal Suresi, 48)
Unutulmamalıdır ki şeytan dünya hayatında insanlara dost gibi görünmekte, ancak Allah’ın azabı ile karşılaştığında kendisini dost edinenleri bir anda yapayalnız bırakmaktadır. Bu nedenle Kuran’da her zaman için, tek dost ve veli olarak iman edenlerin seçilmesi emredilmektedir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku’ ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir. Kim Allah’ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah’ın taraftarlarıdır. (Maide Suresi, 55-56)
İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orada esenlik dileği ve selamla karşılanırlar. (Furkan Suresi, 75) |