Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı.
(Kehf Suresi, 18)
Günümüzde de bir kısım Müslümanlar bir nevi rahmani uyku içindedirler. Bu sayede, insanları dinden uzaklaştırmaya çalışan materyalist ideolojilerin sebep olduğu belaların dehşetinden ve şiddetinden etkilenmemektedirler. Bu maddeci akımlar yüzünden oluşan ahlaki dejenerasyondan, zulüm ve kargaşadan etkilenmeden Kuran ahlakını yaşamayı sürdürmektedirler.
Kehf Ehli’nin de yaşadığı haber verilen bu uyku halinin nedeni ise kadere tabi olmanın getirdiği tevekkül ve huzur olabilir. Çünkü tüm kainatı bir kader üzere yoktan yaratan Allah, dünyada gerçekleşen bütün olayları da Müslümanların lehine tanzim etmektedir. Rabbimiz bir ayetinde, “… Allah, kafirlere müminlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez” (Nisa Suresi, 141) şeklinde buyurmuştur. Bu, Müslümanlar için büyük bir müjdedir ve huzur vesilesidir. Dünya üzerinde gerçekleşen her olayın Müslümanlar için olumlu ve hayırlı olduğunun bir işaretidir.
Müslümanların yaşadıkları bu huzur ve güvenlik duygusunun bir başka sebebi de, Allah’ın samimi kullarını mutlak başarıya ulaştıracağını vaat etmiş olmasıdır. Ayette iman edenler şöyle müjdelenmektedir:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)
Yukarıdaki ayette bildirildiği gibi, Allah salih kullarını, her ne zorlukla karşı karşıya olurlarsa olsunlar, güvenliğe çıkaracağını müjdelemektedir. Bu da, Kehf Ehli gibi günümüzde de samimi Müslümanların huzur içinde ilmi çalışmalarını sürdürmesine bir sebeptir.
Ayrıca Müslümanlar Allah’ın dilemesi dışında başlarına hiçbir şey gelmeyeceğini de çok iyi bilmekte ve bunun rahatlığını yaşamaktadırlar. Allah, Kendisi’ne teslim olmuş, kadere iman eden ve tam bir tevekkül gösteren müminlerin nasıl bir kararlılığa sahip olduklarına şöyle dikkat çekmiştir:
De ki: “Allah’ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.” (Tevbe Suresi, 51)
“Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı.” (Kehf Suresi, 18)
ADNAN OKTAR: Tabii böyle dehşet verici bir görünüm anlamında değil bu. Çünkü bu insanlar mümin, muttaki insanlar. O görünümün heybeti. Mesela Mehdiyet hareketinde de insanların çoğu Mehdiyet hareketinden kaçacak. Bunu Peygamberimiz (sav) açık açık söylüyor, çok kapsamlı anlatıyor. Müslümanların büyük bölümü o devirde onları dinsizlikle, dalaletle, küfre düşmekle itham edecekler ve insanlar kaçacak onlardan. Hatta “cenazelerine gelmezler, evlerine gelmezler, insanlar yemeklerini yemezler, onlar yalnız yaşarlar” diyor, açık açık anlatılmış. Küfür ve dalaletle itham edilecekleri mebzul miktarda hadiste izah ediliyor. Yani korkulup kaçılacak bir görüntüleri var, çünkü asosyal bir görüntü verecekler demek ki. Hz. İsa Mesih (as)’ın talebeleri de öyle. Hem Hz. İsa Mesih (as), hem Hz. Mehdi (as) şu an yeryüzündeler, Allahualem. Ama bak insanlık her ikisini de fark edemiyor. Çünkü geniş çaplı bir kaçma olduğu için. Mesela Hz. İsa Mesih (as)’ın talebelerinden de insanlar kaçacaklar, yanaşmazlar. Çok az bir topluluk onlara yanaşır, yani bir şekilde korkar. Hz. Mehdi (as) talebelerinde de öyledir, çok nadir seçilmiş insanlar Allah tarafından özel ilham edilmiş ve Allah tarafından derin şekilde uyutulan insanlar yaklaşıyor. Yani Kehf Ehli gibi, kaderini yaşıyor, kaderinde olduğu için gidiyor. Yani istese de kaçamaz, ama öbürleri de istese de Hz. Mehdi (as) talebesi olamazlar. Ama gerçek bir Mehdi talebesi de iradesi yetmez gitmeye, kaderi öyle çünkü. Zaten istemez ama gidemez. Diyor ya Peygamberimiz (sav); “313 kişi kadardırlar.” “Ehli Bedir’in sayısı kadardırlar.” diyor bir başka rivayette. İşte gerçekler bunlar. Ama bunları tabii hadislerden anlıyoruz. (A9 TV, 23 Mayıs 2015 )