HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHURUNUN SÖZDE BİR SONRAKİ YÜZYILA KALDIĞI YANİ KENDİSİNİN HİCRİ 1400’DE ÇIKMAYACAĞI İDDİASINDA BULUNANLARA CEVAPLAR

Ahir Zamana Ait Yeni Bilgiler

1. Her yüzyılda bir müceddid gelecektir. Hicri 1400’de gelecek olan ise ahir zamanın büyük müceddidi Hz. Mehdi (a.s.)’dir.

Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde, büyük ehli sünnet alimi Ebu Davud Hazretleri’nin Sünen-i Ebu Davud isimli eserinde, İmam Rabbani Hazretleri’nin Mektubatı’nda yer alan hadislerde ve Hicri 1300’ün müceddidi olan son bin yılın en büyük alimi ve müceddidi olan Said Nursi Hazretleri’nin risalelerinde her yüzyılda İslam dinini bidatlerden ayıracak bir kişinin geleceği bu kişi vesilesiyle İslam ahlakı ve fazileti ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetinin canlandırılacağı haber verilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) hadislerinde özellikle Hicri 1400’ü Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur vakti olarak bildirmiş ve bu dönemden itibaren insanların Hz. Mehdi (a.s.) etrafında toplanmaya başlayacaklarını söylemiştir. Üstad Hazretleri ise yaşadığı Hicri 1300’den yüz yıl sonra Hz. Mehdi (a.s.)’nin geleceğini ve dünyaya hakim olan zulüm sistemini dağıtacağını söylemiştir.

 

62

Ebu Hüreyre’nin rivayetine göre; Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurmuş: Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah HER YÜZ SENENİN BAŞINDA şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan karışmış batıl uygulamalardan) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) bir zatı gönderir.

(Sünen-i Ebu Davud, 5/100)

HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı (Kuran ahlakı ve fazileti ile Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetini) ihya edecektir (canlandıracaktır).

(Mektubat-ı Rabbani, 1/520)

Ashab-ı Kütüb-i Sitte’den İmam-ı Hâkim’in Müstedrek’inde ve Ebu Dâvud’un Kitab-ı Sünen’inde, Beyhaki “Şuab-ı İman”da tahric buyurdular (meydana koydular): HER YÜZ SENEDE BİR, CENAB-I HAK BİR MÜCEDDİD-İ DİN (DİNİ YENİLEYEN) GÖNDERİYOR…

(Barla Lahikası, s. 119)

Üstad Said Nursi Hazretleri, Barla Lahikası’nda Hicri 1200’ün yani 12. asrın müceddidinin Hazreti Mevlana Halid olduğunu bildirmiştir.
 

“HER YÜZ SENE BAŞINDA dini tecdid edecek (yenileyecek) bir müceddidi (yenileyiciyi) gönderiyor” müjdesinin ihbarına (verdiği bilgilere) muvâzi (uygun) olarak HAZRET-İ MEVLANA HALİD
-ekser ehl-i hakikatin tasdikiyle (din alimlerinin büyük bir çoğunluğunun onaylamasıyla ve ittifakla)- 1200 senesinin yani ON İKİNCİ ASRIN MÜCEDDİDİDİR.
(Barla Lahikası, s. 120)


Mevlana Halid-i Bağdadi Hicri 1193 (Miladi 1779) yılında doğmuş, Hicri 1242 yılında (Miladi 1827) vefat etmiştir. Bu mübarek insan, İslam alimlerinin büyük çoğunluğunun ittifakıyla, Hicri 12. ve 13. yüzyıllar arasındaki müceddiddir.

Üstad Said Nursi Hicri 1300 lü yılların müceddididir

Mevlana Halid Hazretleri’nin Hicri 1200’ün müceddidi olduğunu belirtmesinin hemen ardından da, tam yüz sene sonra yani Hicri 1300’de ise Bediüzzaman Said Nursi kendisinin ve eserlerinin bir müceddid görevinde hizmet vermiş olduğunu çok açık bir şekilde ifade etmiştir:

 

Madem TAM YÜZ SENE SONRA aynen dört cihette (yönde) tevafuk ederek (tam uyarak) RİSALE-İ NUR ECZALARI (BÖLÜMLERİ) AYNI VAZİFEYİ GÖRMÜŞ…  Kanaat verir ki -nass-ı hadis ile (hadisin şüpheye yer bırakmayan ifadesi ile)- Risale-i Nur tecdid-i din (dini yenileme) hususunda BİR MÜCEDDİD HÜKMÜNDEDİR.

(Barla Lahikası, s. 121)


Said Nursi Hazretleri kendisinden bir asır yani yüz sene sonrası olan Hicri 1400’de ise zulümatı dağıtmak üzere bu sefer Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur edeceğini bildirmiştir

 

Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli “lamlar” ve “mimler” ikişer sayılsa BUNDAN BİR ASIR SONRA ZULÜMATI DAĞITACAK ZATLAR İSE, HAZRET-İ MEHDİ (A.S.)’NİN ŞAKİRTLERİ (TALEBELERİ) OLABİLİR
 
(Şualar, s. 605) 

 

İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE (dünyanın geleceğinde) 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ asırlarında karib (yakın) zannetmişler. 
 

(Sözler, s. 318) 

Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT dahi bu zamanda gelse…
 
(Kastamonu Lahikası, s. 57) 

 

Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de zuhur edeceğini bildiren bir hadis Peygamberimiz (s.a.v.)’den şöyle rivayet edilmiştir:
İnsanlar 1400 senesinde Hz. Mehdi (a.s.)’nin yanında toplanacaklardır.
 
(Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108) 

62

İmam Rabbani Hz. Mehdi (a.s.)’nin, Peygamberimiz (sav)’in vefatından 1000 (bin) sene geçtikten sonra, “bin ile ikinci bin yıl arasında” geleceğini bildirmektedir:

 

Ancak beklenen odur ki; aradan bin sene geçtikten sonra bu saklı devlet tecid edile (yenilene). Ona bir üstünlük verilip suyu bulması, arttırıla… Böylece kemalatin (faziletlerin, mükemmelliklerin) aslı zuhur edip onun zilletini örte.. Ve  yüce bağlılığa değer veren Mehdi gelsin.Allah ondan razı olsun. 

 

(Mektubat-i Rabbani, 1/569) 

 

Kuran hükümlerinin kuvvetlendirilmesi, milleti yenilemesi bu İKİNCİ BİNDEDİR. Bu davanın doğruluğuna adil şahid: Hz. İsa’nın (a.s.) HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN BU BİN İÇİNDE VAROLUŞLARIDIR.

(Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 611) 
Resulullah (S.A.V.)’in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler. Yani Resulullah (S.A.V.)’in irtihali (vefatı) üzerinden bin sene geçtikten sonra isterse az olsunlar. ARADAN BİN SENE GEÇTİKTEN SONRA, HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN GELİŞİ DE BUNUN İÇİNDİR. Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem’ür-rüsül Resulullah (S.A.V.) müjdelemiştir. Hz. İsa (as) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir (inecektir). 

 

(Mektubat-ı Rabbani, c.1, s. 440) 

Peygamber Efendimiz (sav)’in vefatının ardından bin sene geçtikten sonra ikinci bin yılına girilir. İmam Rabbani Hazretleri’nin yukarıdaki izahlarına göre, inşaAllah Hz. İsa ve Hz. Mehdi (a.s.), bu bin ile ikinci bin yıl arasında geleceklerdir. Mehdi (a.s.)’nin ikinci binde geleceği konusunda son derece açık ve kesin ifadeler kullanmıştır.

Hz. Mehdi (a.s.), Hicri 1400’de zuhur edecek olan ahir zamanın Büyük müceddididir. Allah, nasıl her Hicri yüzyıl başında İslam ahlak ve faziletini yenilemek ve hak dini bidatlerden arındırmak için bir müceddid göndermiş ise içinde yaşadığımız Hicri 1400 de de her zaman olduğu gibi mutlaka bir hidayet önderi, bir kutb-u azam, veli bir kişi gönderecektir. Bu kişi müslümanlara yüzyıllardır yaşadıkları sıkıntı, zorluk, acı ve zulümleri unutturacak, tüm insanlığa huzur, barış, mutluluk, adalet, hakkaniyet, sevgi ve kardeşlik getirecek olan Hz. Mehdi (a.s.)’dir. Ancak Hz. Mehdi (a.s.) diğer yüzyıllarda zuhur eden müceddidlerden farklı olarak ahir zamanın Büyük Mehdisi olacak ve deccaliyetin en şiddetli olduğu böyle bir dönemde bütün zulüme dayalı sistemleri, batıl inanç ve felsefeleri fikren yerle bir edecektir.

62

 

2.    Hz. Mehdi (a.s.) Hicri 1400’de zuhur etmesinin ardından hemen tanınmayacaktır. Tam olarak tanınması yaklaşık 40 yılı bulacaktır.

Hz. Mehdi (a.s.) ilk zuhur vakti olan Hicri 1400 başında göreve başladığında çok uzun bir dönem pek az bir kimse dışında onun Hz. Mehdi (a.s.) olduğu bilinmeyecektir. Peygamberimiz (s.a.v.)’e peygamberlik görevi 40 yaşında verilmiştir ancak bu sırada çevresinde Onu tanıyan, kendisinin peygamber olduğunu bilen çok az sayıda insan olmuştur. Birçok peygamberin durumu da böyledir.

Üstad Said Nursi Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğinde herkesçe hemen tanınmayacağını ifade etmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin kendisinin dahi ilk başta ahir zamanın Mehdi‘si olduğunu bilmeyeceğini söylemiştir. Üstad bu sözünde, ahir zaman şahısları olarak ifade ettiği Hz. Mehdi (a.s.), Hz. İsa (a.s.) ve deccalin sadece derin iman sahibi bazı müminlerin dikkatleriyle tanınabileceğini;

Halbuki demiştik: Bu dünya tecrübe meydanıdır. Akla kapı açılır, fakat ihtiyarı elinden alınmaz. ÖYLE İSE O EŞHAS (KİŞİLER), hattâ o müthiş Deccal dahi ÇIKTIĞI ZAMAN ÇOKLARI, HATTÂ KENDİSİ DE BİDAYETEN (BAŞLANGIÇTA) Deccal olduğunu BİLMEZ. BELKİ NUR-U ÎMÂNIN DİKKATİYLE, O EŞHAS-I ÂHİR ZAMAN (AHİR ZAMAN ŞAHISLARI) TANINABİLİR.

(Sözler, ss. 343-344)

 

sözüyle açıklamıştır.

Büyük İslam alimi, müceddid Medineli Allame Seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci ise “Kıyamet Alametleri” isimli önemli eserinde Hz. Mehdi’nin hakimiyet süresi ile ilgili çok önemli bir hususa dikkat çekmekte ve İbni Hacer’in El-Kavlül Muhtasar isimli eserini kaynak olarak göstererek, “BU RiVAYETLERİN HEPSİ ZUHURU VE GÜCÜ İTİBARİYLE DOĞRUDUR” demektedir. Yani HADİSLERDE BELİRTİLEN FARKLI TARİHLERİN HEPSİ DOĞRUDUR VE BU TARİHLER ALLAH’IN İZNİYLE ÇOK UZUN BİR ÖMÜR SÜRECEĞİ PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’den rivayet edilen hadislerle bildirilen HZ. MEHDİ’NİN HAYATININ FARKLI DÖNEMLERİNİ İŞARET ETMEKTEDİR. 

Hazreti Mehdi (a.s)’de önceki peygamberlerin bazı özellikleri vardır. Bunların arasında HAZRETİ ADEM (A.S) VE HAZRETİ NUH (A.S)’DA OLAN UZUN ÖMÜRLÜLÜK de vardır.”

 

(Bihar-ul Envar, cilt. 51, Ansariyan Yayıncılık, derleyen: Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, Sf.217)
(Aşağıdaki anlatım, bizzat Seyyid El Berzenci Hazretleri’nin Kıyamet Alametleri adlı eserinin 185. ve 186. sayfalarında yer alan kendi orjinal izahıdır ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin görev süresindeki farklı hizmet dönemlerine dikkat çekmektedir.)
Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci şu önemli açıklamalarda bulunmaktadır:

Birincisi, Peygamber (sav) Ümmetini bilhassa Ehli Beytini bir çok şeyle müjdelemiştir. Onların her türlü zulüm ve işkencelerinden kurtarılacaklarını anlatmıştır. Bu da ancak uzun bir müddet yapılacak olan adalete bağlıdır. Yedi ve dokuz sene gibi kısa bir süre ise buna kâfi değildir. 

İkincisi, Mehdî tıpkı Zülkarneyn ile Süleyman gibi bütün dünyaya hükmedecek. Diğer ülkelerde Mescitler, binalar kuracak, dokuz sene gibi az bir müddet yapacak olduğu fikri mücadeleye ve diğer işlere yetmez. 

Üçüncüsü, onun zamanında ömürler uzayacak. ÖMÜRLERİN UZAMASI, ONUN DA UZUN ÖMÜRLÜ OLMASINI GEREKTİRİR… Aksi halde ömürlerin uzamasının bir anlamı kalmaz.

Dördüncüsü, O, Rumlarla dokuz senelik bir barış andlaşması yapacak; buna göre Konstantiniye’de yedi sene ikâmet edecek. Oraya iki kere gidişi ve dönüşü tabii ki yıllar alacaktır. Süfyanî ile yapacağı fikri mücadele de öyle. Çünkü yukarıda da arz ettiğimiz gibi, Süfyanî kendisine biat ettikten üç sene sonra andlaşmayı bozacak ve bu yüzden onunla fikren mücadele etmek zorunda kalacaktır.

Hindi ve diğer ülkeleri manen feth etmesi de muhakkak ki yıllara malolacaktır. Nitekim bütün bu anlattıklarımız, muhtelif rivayetlerde varid olmuştur.

Bütün bu işler, hükümranlığı süresinin dokuz yıldan fazla olduğunu göstermektedir Öyleyse, YEDİ SENE İLE TAHDİD (EDİLMESİ (SINIRLANDIRILMASI), BÜTÜN ÜLKELERE TAM MÂNASİYLE YEDİ SENE HÂKİM OLMASI İTİBARİYLEDİR, ONDOKUZ YIL İLE TAHDİDİ (SINIRLANDIRILMASI), SÜFYANÎ İLE FİKRİ MÜCADELE YAPMASI, ONU FİKREN MAHLUP EDİP, ÜLKELERE (MANEN VE FİKREN) HÂKİM OLMASI VE BÜTÜN İNSANLARIN EMRİNİN ALTINA GİRMESİ İTİBARİYLEDİR… (yani bu zamanda geçen süre itibariyledir ki, bu da ondokuz seneyi içine alır…)

Yukarda arz etmiştik: O, Rumlarla dokuz sene barış yapacak, onlarla fikri mücadele yapması ve duruma hâkim olması, takriben on sene sürer, Şam’a girmesi, Süfyanî’nin ona biat etmesi, üç sene sonra biat’dan vaz geçmesi, bu yüzden onunla fikri bir mücadele yapması ve dolayısıyla bu aradan bir sürü senelerin geçmesi tahminen yirmi dört yılı bulur… Mekke’ye girmesi, orada Mekke Emrinin düşünce sistemini çökertmesi, dolayısıyla BÜTÜN HİCAZ ÜLKELERİNE MANEN VE FİKREN HÂKİM OLMASI DA AŞAĞI YUKARI KIRK SENEYİ bulur… Sonra bütün ülkelere manen ve fikren hâkim olması, Horosanlı Haşimî’nin zuhur etmesi … de az vakit almaz!..  Kaldı ki dokuz veya aşağı bir zaman hâkim olması, İsa’nın (A.S.) nüzulundan sonra olması da muhtemeldir…

(Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci, Pamuk Yayıncılık, 185, 186)

Görüldüğü gibi büyük İslam Alimi seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin görev sürelerini mutelif zamanlar içerisinde anlatmış bu büyük müceddidin Kuran ahlakı ve fazileti ile Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetini dünya üzerinde hakim etmesinin yaklaşık 40 yılı bulacağını bildirmiştir. Bu süre içinde Hz. Mehdi (a.s.), deccaliyet sisteminin kendisine karşı kurduğu tuzaklarla, komplolarla, tecritlerle meşgul olacak, bir gaybet dönemi olacak ayrıca sayıları 313 kişiden müteşekkil olduğu hadislerde açıklanan talebelerinin bir araya gelmeleri ve imanlarının güçlü hale gelmesi için çok samimi bir gayret içinde olacaktır. Yine Hz. Mehdi (a.s.)’nin hapis dönemi olacak, daha sonrasında müslümanların esaretine son verecek, yaşanan acı, zulüm ve baskı ortamını tamamen ortadan kaldırmak  ve insanlar arasında Kuran ahlakını hakim kılmak ve İslam Birliği oluşturmak için hakkaniyetli bir çalışma içinde olacaktır. Ancak bu çalışmaların hiçbiri 7 ya da 10 yıl gibi kısa bir zaman dilimi içinde tamamlanmayacak, hepsi ayrı ayrı çok uzun sürecekler alacaktır.

Aynı şekilde Hz. Mehdi (a.s.), tüm dünyada, farklı farklı ülkelerde imar çalışmaları yapacak, binalar ve müslümanların ibadetlerini rahatça  yayabilmeleri için mescidler inşa edecektir. Ancak bu çalışması da 9 yıl gibi kısa bir müddet içinde değil çok daha uzun bir zaman dilimi içinde gerçekleşecektir. Diğer yandan Süfyani sistem ile fikri bir mücadelesi olacak ve bu sistemin oluşturduğu münafıklık ile de uzun yıllar süren bir manevi mücadelesi olacaktır. Hatta bu süre takriben 24 yılı bulacaktır. Diğer yandan dünya ülkelerini manen ve fikren feth etmesi yani Kuran ahlakı ve fazileti ile Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetini insanlara kabul ettirmesi de çok uzun bir vakit alacaktır. El Berzenci Hazretleri tüm bu çalışmalarının sonunda Hz. Mehdi (a.s.)’nin İslam ahlakının dünya hakimiyeti için en az 40 yıl gayret göstereceğini söylemektedir. Bu da Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur zamanı olan Hicri 1400 itibariyle hemen tanınması gibi bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını bu tanınmanın yukarıda belirttiğimiz tüm bu çalışmalar nedeniyle en az 40 yıl; yani 40, 50, 60 yıl gibi uzun bir dönemi kapsayacağını gösteren önemli delillerdir.

62

 

3.    Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in, hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili çeşitli süreler vermiş olması, Hz. Mehdi (a.s.)’nin hayatının, fikri mücadelesinin ve Kuran ahlakına dayalı manevi hükümranlık süresinin çeşitli dönemlerine işaret etmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili olarak geçen; “Hz. Mehdi (a.s.) 14 sene yaşayacak”, “Hz. Mehdi (a.s.)’nin hayatı 30 senedir” ve “Hz. Mehdi (a.s.) dünyada 40 yıl kalacaktır …” şeklindeki ifadeler, Hz. Mehdi (as)’nin hayatının, fikri mücadelesinin ve Kuran ahlakına dayalı manevi hükümranlık süresinin çeşitli dönemlerine işaret etmektedir.

Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili çok detaylı bilgiler verilmiş ve bu mübarek ahir zaman şahsının hayatının önemli dönemlerine dikkat çekilmiştir.
Örneğin hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’nin ortaya çıkmadan önce çok büyük zulümlere uğrayacağı, saldırı ve iftiralara maruz kalacağı tarif edilmektedir. Hapis dönemleri, tutuklanmalar, baskılar Hz. Mehdi (a.s.)’nin hayatının çok önemli bir dönemini oluşturacaktır. Hz. Mehdi (a.s.) gibi talebeleri de dönemin inkarcılarından çok şiddetli eziyetler görecek, çok şiddetli denemelerden geçirileceklerdir. Hz. Mehdi ve talebelerinin inkar edenlerle, ahir zamanın münafıklarıyla, bazı Fıkıh alimleriyle ve ahir zaman deccaliyle yapacağı fikri mücadele de bu zaman aralıklarından biridir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin talebelerinin sayısının 313 olduğu da hadislerde bildirilmektedir. Bu sayı düşünülürse bu kadar kişinin Hz. Mehdi (a.s.)’nin çevresinde birleşmelerinin, eğitilmelerinin, imani yönden olgunlaşmalarının da belli bir zaman alacağı ortadadır. Tüm bu olay ve gelişmeler, Hz. Mehdi (a.s.)’nin ortaya çıkmasından ve manevi lider olmasından yani herkesçe tanınmasından önce uzun bir dönem geçeceği ve bu dönemin belli evreleri olacağını göstermektedir.

Hz. Mehdi (a.s.)’nin görev süresindeki bu dönemler Peygamberimiz (s.a.v.)’den şu şekilde rivayet edilmiştir:

Resulullah (S.A.V) şöyle buyurmuştur: “Benim ümmetimin içinde Hz. Mehdi (a.s.) çıkacak, 5 VEYA 9 YIL (HÜKÜM SÜREREK) yaşayacaktır. Bir adam ona gelecek ve: Ey Mehdi (a.s)! Bana (mal) ver diyecek. O da onun elbisesini yayıp, içine taşıyabileceği kadar mal dolduracaktır.”
(Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)
“…Malı bölecek ve insanlara peygamberlerinin sünnetiyle davranacak İslam’ı aradaki komşu diyarlara bildirecek, 7 YIL KALACAK sonra vefat edecek ve Müslümanlar namazını kılacaklar.”

 

(Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi “Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi”)
Ebu Abdullah Hüseyin b. Ali’den rivayet göre;
Hz. Mehdi (a.s.) 19 YIL hüküm sürecektir.

 

(Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)
Taberani ve Ebu Nuaym’ın, Ebu Said El-Hudri (RA)dan rivayetlerine göre; Resulullah şöyle buyurmuştur: “Benim Ehl-i Beyt’imden bir adam çıkacaktır. O, benim sünnetimi anlatacaktır. Allah (c.c.) onu hürmetine gökyüzünden yağmur indirecektir. Yeryüzü (Allah (c.c.)ın emri ile) bereketini dışarı çıkaracaktır. O, daha önce zulüm ve haksızlıkla doldurulmuş olan dünyayı hak ve adeletle dolduracaktır. BU SÜNNETİ 7 YIL YAPACAKTIR.”

 

(Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar)

62

Hz. Ali’den rivayete göre; Hz. Mehdi (a.s.), bütün bit’adları yok edecek ve bütün sünnetleri de ikame edecektir. Konstantiniyye’yi, Çin’i, Deylem Dağı’nı fethedecektir. HZ. MEHDİ (A.S.) BU HAL ÜZERE 7 YIL KALACAKTIR. Onun her senesi, sizin on seneniz gibidir.

 

(Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)
Darakutni ve Taberani’nin, Ebu Hureyre (RA)dan rivayetlerine göre;
Resulullah (SAV) şöyle buyurmuştur: “Benim ümmetimin içinde Hz. Mehdi (a.s.) olacaktır. HER NE KADAR 7 VEYA 8, YAHUT DA 9 YILDAN AZ OLSA BİLE, daha önce benzeri olmayan bir şekilde ümmetimden günahsız ve günahkar olan herkes onun devrinde nimetlendirilecektir.” (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)

Nuaym’ın, Zühri’den rivayetine göre;
Hz. Mehdi (a.s.) 14 SENE yaşayacak, sonra normal bir şekilde ölecektir. (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)

Yine Nuaym’ın Bukye b. Velit’den rivayetine göre; 
HZ. Mehdi (A.S.)’nin HAYATI 30 SENEDİR(Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)

“Yine Nuaym’ın, Dinar b. Dinar’dan rivayetine göre; HZ. Mehdi (A.S.) DÜNYADA 40 YIL KALACAKTIR.

(Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)

Hadislerden Hz. Mehdi (a.s.)’nin tüm milletlere fikren ve manen hakim olmasının da uzun bir dönem alacağı anlaşılmaktadır. İslam alimlerinin de belirttikleri üzere, ülkelerin Hz. Mehdi (a.s.) tarafından birbiri ardına manen ve fikren fethedilmesi belli bir zaman içinde olacaktır. Hatta Berzenci Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin İslam ahlakını hakim etmesinin 40 yıl gibi uzun bir süreyi bulacağını söylemiştir. Bu tespit Hz. Mehdi (a.s.)’nin insanlarca tam olarak tanınmasının, zuhurundan sonra en az 40 yıllık bir dönemin ardından olacağını göstermektedir.
….BÜTÜN HİCAZ ÜLKELERİNE MANEN VE FİKREN HÂKİM OLMASI DA AŞAĞI YUKARI KIRK SENEYİ bulur…

(Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci, Pamuk Yayıncılık, sf. 186)

 

 

62

 

 

4.    Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’ün başında zuhur etmesi demek kesinlikle zuhur eder etmez insanlarca tanınacağı anlamını taşımaz.

 

Şu an Hicri 1430’da olduğumuza göre Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru üzerinden Peygamberimiz (s.a.v.)’in bildirdiği Hicri tarihe göre 30 yıl geçmiştir. Yani Berzenci Hazretleri’nin bildirdiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’nin tam olarak tanınması ve dünya çapındaki manevi ve fikri hakimiyeti için en az 10 yıllık bir dönem daha bulunmaktadır.

Bazı kişilerin hiçbir muteber delile ve sahih hadise dayanmadan iddia ettiği gibi; “Hz. Mehdi (a.s.) Hicri 1400 itibariyle hemen tanınacak, Hz. Mehdi (a.s.) olduğu herkesçe hemen bilinecek” gibi bir mantık yürütmek ehl-i sünnet alimlerinin düşüncelerine tamamen ters düşmektedir. Bu iddiada bulunan bir kişi ehl-i sünnet inancına ters düşmüş olur. Çünkü örneğin büyük ehl-i sünnet alimi Medineli Allame Seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri; Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurundan sonraki tanınma vakti için şöyle bir açıklamada bulunmuştur:

(Aşağıda yer alan küpür Medineli Allame Seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri’nin (Hicri 1040-1103), tercümesi Naim Erdoğan tarafından yapılmış El-işaatü li Eşratıssaati (Kıyamet Alametleri) adlı eserinin genişletilmiş 10. baskısının 301 nolu orijinal sayfasıdır.)

 

kiyametalametleri301

 

… YAHUT, DÖRT, BEŞ HATTA ON YIL, YÜZÜN İLK YILLARINDAN SAYILIR. BUNA GÖRE; MEHDİ’NİN, YÜZÜNCÜ YILDAN, YEDİ, DOKUZ VEYA OTUZ SENE EVVEL ÇIKMASI, ONUN YÜZÜNCÜ YILIN BAŞINDA ÇIKACAĞINI ÖNLEYEMEZ. BU MÜDDETTEN SONRAYA KALSA, YİNE DURUM AYNI OLUR

(Kıyamet Alametleri, müellif: Medineli Allâme Muhammed b. Resul el-Hüseynî el-Berzencî, Pamuk Yayıncılık, İstanbul 2002 sf. 301)

 

 

El Berzenci Hazretleri bu sözüyle Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur tarihi olan Hicri 1400’den sonraki 4, 5 hatta 10 yılın bile yüzyıl başının ilk yıllarından olduğunu belirtmektedir. Hatta örneğin İmam Rabbani Hazretleri’nin;   

 

 

HER YÜZ SENE BAŞINDA bu ümmetin uleması arasından BİR MÜCEDDİD GELECEK ve şeriatı (Kuran ahlakı ve fazileti ile Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetini) ihya edecektir(canlandıracaktır).

(Mektubat-ı Rabbani, 1/520)

 

 

ifadesiyle belirttiği gibi Hz. Mehdi (a.s.)’nin HİCRİ 1400 BAŞINDAN 7, 9 HATTA 30 SENE EVVEL YA DA SONRA TANINACAK OLMASI da Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de zuhur etmesine mani olmayacaktır. Bu durumlar olsa bile Hz. Mehdi (a.s.) yine Hicri 1400 başında çıkmış olacaktır.

“Hz. Mehdi (a.s.) Hicri 1400’de insanlarca hemen tanınmadığına göre zuhur etmedi, Hicri 1400’ün üstünden de 30 yıl geçmesine rağmen hala büyük alametler oluşmadı, demek ki Hz. Mehdi (a.s.) bu yüzyılda çıkmayacak Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkışı diğer yüzyıla kalmıştır…” gibi akıl ve mantığa uymayan bu tip ifadelerle Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunu örtmeye, gölgelemeye ve gizlemeye çalışanlara Ehl-i Sünnet’in önemli ve muteber alimlerinden olan El Berzenci Hazretleri’nin bu açıklaması; son derece önemli bir cevap niteliğindedir. Hz. Mehdi (a.s.), Hicri 1400’ün öncesinde ya da 7, 9 ya da 30 yıl sonrasında da çıksa yine beklenen Büyük Mehdi (a.s.)’dir. Bu durumların hiçbiri Peygamberimiz (s.a.v.)’in sahih hadisleriyle bildirilmiş olan bu gerçeği Allah’ın izniyle kesinlikle değiştiremez.

 

 

62



5.    Peygamberimiz (s.a.v.) dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğunu bildirmiştir (Doğrusunu Allah bilir)

 

Her yüz senede bir din ahlakını bidatlerden kurtarmak ve yenilemek için Allah tarafından bir kişinin gönderildiği, Sünen-i Ebu Davud, Mektubat-ı Rabbani gibi büyük ve muteber ehli sünnet alimlerinin eserlerinde açık bir şekilde belirtilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde ahir zamanda zuhur edeceği müjdelenen Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış zamanı olarak ise Hicri 1400 yılı verilmiştir.

Bu 100 yıllık sürede İslam ahlakı belli bir süreç içinde tüm dünyaya hakim olacak, din ahlakına karşı mücadele veren Deccaliyet sistemi ise tamamen ortadan kalkacaktır. Ancak aşağı yukarı 100 sene kadar sürecek olan bu yükselme döneminin ardından yani Hicri 1500’lerle birlikte Dünya yeniden bir bozulma sürecine girecektir. Ehl-i Sünnetin büyük hadis ve fıkıh alimlerinden biri olan İmam Ahmed İbni Hanbel gibi birçok alimin birbirlerinden naklettikleri bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v.) kendine kadar dünyada geçen zamanın 5600 yıl olduğunu bildirerek insanlık tarihinin başlangıcı hakkında önemli bir bilgi vermiştir:

 

 

Ahmed İbni Hanbel İlel’inde nakletti. İsmail b. Abdülkerim, Abdüssamed’den O da Vehb’den rivayet etti:
DÜNYADAN BEŞ BİN ALTI YÜZ YIL GEÇMİŞTİR.
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir zaman, sf. 89)



(Aşağıda yer alan küpür Ali B. Hüsameddin el-Muttaki Hazretleri’nin, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir zaman adlı eserinin Sayın Dr. Suat Arusan tarafından hazırlanan Türkçe çevirisinin sf. 89’da yer alan ilgili kısmıdır.)

 

kitabulburhan89a

 

Diğer yandan başka birçok hadiste ise dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğuna dair açık izahlar bulunmaktadır:

 

 

Enes Malik ‘den tahric etti. O dedi ki, Resulullah (s.a.v.) buyurdu: DÜNYANIN ÖMRÜ, AHİRET GÜNLERİNDE YEDİ GÜNDÜR. Allah-u Teala buyurdu ki: RABBİN KATINDA BİR GÜN SİZİN SAYDIKLARINIZDAN BİN YIL GİBİDİR. Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişcesine ŞU DÜNYANIN YEDİ BİN YILLIK ÖMRÜ MÜDDETİNCE SEVAP YAZAR.

(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 88)



Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni ‘den rivayet ettiler.
Ben gördüğüm bir rüyayı Resulullah (s.a.v.) ‘e anlattım. Bu rüyada Peygamber (s.a.v.) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, YEDİ BASAMAKLI GÖRDÜĞÜN MİNBER ŞU DÜNYANIN ÖMRÜ OLAN YEDİ BİN SENEDİR
. 
(Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 89)

 

62

 

(Aşağıda yer alan küpür Ali B. Hüsameddin el-Muttaki Hazretleri’nin, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir zaman adlı eserinin Sayın Dr. Suat Arusan tarafından hazırlanan, Türkçe çevirisinin  sf. 88., 89. ve 90. sayfalarıdır.)

 

kitabulburhan88

kitabulburhan89

kitabulburhan90

62

 

Ehl-i sünnet alimlerinden Hüsameddin el- Muttaki’nin eseri Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman kitabınında yer alan bu hadislere göre Peygamberimiz (s.a.v.) dünyanın ömrünün 7000 sene olduğunu bildirmektedir. Yine birçok ehl-i sünnet alimlerinin eserlerinde örneğin Muttaki Hazretlerinin, Kenzu’l-Ummal, h.no: 16459’da, Muhammed Tahir b. Ali el-Hindî ‘nin eseri Tezkiretu’l-Mevduat, I/223’de, İmam Sahavî, el-Makasidu’l-hasene (Deylemi’den naklen), I/693, h.no: 1243.’de, El Munavî’nin Feyzu’l-Kadir, III/547; h.no: 4278 (Deylemi’den naklen) de, Bayezid Bistamî Hazretleri’nin Miftahu’l-Cifr adlı eserinde dünyanın ömrünün 7000 yıl olduğu konusuyla ilgili hadislere yer verilmiştir. Bu da ehl-i sünnet alimlerinin ittifakla bu konuyu kabul ettiklerini gösteren çok açık bir delildir.

Hicri 1300’ün ve son bin yılın en büyük müceddidi olan Üstad Said Nursi Hazretleri ise İslam ahlakının hakimiyet süresi için Hicri 1500’leri vermiştir. Üstad bu tarihlere kadar ki dönemin Müslümanların açık ve aşikar galibiyet dönemleri olacağını ifade etmiştir. Bundan sonraki yıllarda ise İslam ahlakının dünya üzerindeki yükseliş döneminin sona ereceği ve kafirler için bir kıyamet kopmasının Hicri 1545 itibariyle söz konusu olacağını söylemiştir. (Doğrusunu Allah bilir.)

 

 

“Ümmetimden bir taife Allah’ın emri gelinceye kadar (kıyamete kadar) hak üzerinde olacaktır.”

“Ümmetimden bir taife..” fıkrasının (bölümünün) makam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. “Hak üzerinde olacaktır.” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tarihe kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542 (2117) ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. “Allah’ın emri gelinceye kadar” (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120), kâfirin başında KIYAMET KOPMASINA îma eder.

(Kastamonu Lahikası, s. 33)

 

 

Peygamberimiz (s.a.v.) başka birçok sahih hadisinde ise dünyanın sadece 1 günlük ömrü kalmış olsa bile Allah’ın o ömrü uzatıp Hz. Mehdi (a.s.)’yi mutlaka zuhur etireceğini bildirmiştir. Bu son derece önemli bir açıklamadır. Çünkü Hz. Mehdi (a.s.)’nin Peygamberimiz (s.a.v.)’in rivayetine rağmen Hicri 1400’de çıkmayacağı gibi hadislere mualif bir açıklamada bulunan söz konusu kişinlerin bu hadisleri de göz ardı ettiği son derece ortadadır. Oysa Peygamberimiz (s.a.v.) bu hadisleriyle, Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunun ve onun vesilesiyle İslam ahlakının hakim olmasının insanlık için ne kadar önemli olduğuna çok açık şekilde dikkat çekmiştir.

 

 

Abdullah (r.a) dan rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: Ehl-i beytimden ismi ismime mutabık olan bir kişi başa geçecektir…DÜNYANIN ANCAK BİR GÜNLÜK ÖMRÜ KALMIŞ OLSA, ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN) BAŞA GEÇMESİ İÇİN CENAB-I ALLAH O GÜNÜ BEHEMEHAL UZATIR.  

Sünen-i Tirmizi 4/92

 

 

Hz.Ali ‘den rivayet olduğuna göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
KIYAMETİN KOPMASI İÇİN ZAMANDA SADECE BİR GÜNDEN BAŞKA VAKİT KALMAMIŞ TA OLSA, ALLAH (CC) BENİM EHL-İ BEYTİMDEN BİR ZATI GÖNDERECEK. 
Sünen-i  Ebu Davud, 5/92

 

 

İbn-i Mace ve Ebu Naim, Ebu Hüreyre ‘den tahric ettiler, o dedi, Peygamber (s.a.v) buyurdu:  EĞER DÜNYADAN BİR GÜN KALSA, ALLAH O GÜNÜ UZATIR VE EHL-İ BEYTİMDEN BİRİSİNİ MELİK KILAR.

Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Muntazar, 10
El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 27
Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.437

 

62

 

Bu nedenle; sözde Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunun ilk çeyreğinin geçtiği bu nedenle de zuhurunun bir dahaki yüzyıla kaldığı gibi hadislere dayalı olmadan, tamamen mantık dışı ve uydurma bir açıklama yapan bu kişilerin bu hadisleri yeniden tefekkür etmesi ve üzerinde düşünmesi gerekmektedir.

Allah’ın “dünyadan bir gün kalsa bile o günü uzatıp Hz. Mehdi (a.s.)’yi zuhur ettireceğini” bildiren Peygamberimiz (s.a.v.)’in sözleri, Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru için gerekirse zamanın uzatılacağı yönündedir. Demek ki böyle bir durumda Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru -bu şahısların iddia ettiği gibi- yüz sene sonrasına ertelenip bu yüzyılda beklenmekten vazgeçilmeyecek, aksine Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru yine Hicri 1400 içinde beklenmeye devam edilecektir. Şu çok önemlidir ki Hicri 1499 senesinin son gününe kadar Hicri 1400’lü yılların içinde olunur. Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru için Allah’ın gerekirse zamanı uzatması de yine Hicri 1500’lere kadar olacak Hz. Mehdi (a.s.) bu dönem içinde İslam ahlakını ve faziletini ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetini dünyaya yayma çalışmalarına çeşitli şekillerde devam edecektir. Ancak söz konusu uzama dünyanın 7000 yıllık ömrünü aşmayacak bir uzama olacak sonrasında ise Peygamberimiz (s.a.v.)’in belirttiği; İslam ahlakının dünya üzerindeki etkisinin kalkmaya başlaması ani bir gerileme şeklinde değil aklın ihtiyarini kaldırmadan yavaş yavaş meydana gelecektir. Ardından dünyanın 7000 yıllık ömrünün sonu olan kıyametin kopması olayı da Üstad Said Nursi Hazretleri’nin ifade ettiği gibi inşaAllah Hicri 1500’ler itibariyle beklenecektir. (Doğrusunu Allah bilir.)

Büyük ehl-i Sünnet alimi Berzenci Hazretleri de Hicri 1500’lü yıllar içinde kıyametin kopmasının Allah’ın izniyle beklendiğini ifade etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)

 

 

BU ÜMMETIN ÖMRÜ BİN SENEYİ GEÇECEK, FAKAT BİN BEŞ YÜZ SENEYİ AŞMAYACAKTIR…

(Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci, Pamuk Yayıncılık, İstanbul, 2002, s. 299)



(Aşağıda yer alan küpür Medineli Allame Seyyid Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri’nin (Hicri 1040-1103), tercümesi Naim Erdoğan tarafından yapılmış; El-işaatü li Eşratıssaati (Kıyamet Alametleri) adlı eserinin  genişletilmiş 10. baskısının orjinal kapağı ve 299. sayfalarıdır.)


kiyametalametleri kapak

kiyametalametleri299

 

 

Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadise dayalı olarak Suyuti Hazretleri ise yaptığı açıklamada şöyle belirtmektedir:

 

“BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.” 

(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89.)

 

 

Bu durumda eğer yazı boyunca hitap ettiğimiz şahıslar, kendilerinin ehl-i sünnet inancında olduğuna hiçbir kuşku olmadığını, ehl-i sünnet inancına tam ve kesin bağlı olduğunu söylüyor hatta kendilerini yetiştiren hocalarının bu konuda açık beyanı olduğunu söylüyorlarsa o zaman ehl-i sünnetin bu iki muteber ve muhterem aliminin kendi eserlerinde ifade ettikleri görüşlerini de kabul etmek durumundadırlar. Kendileri, bu büyük alimlerin ortak görüşüne tamamen ters düşecek ve hiçbir sahih hadise dayanmayan açıklamalarla müslümanları meşgul etmemelidirler. Ehl-i Sünnet alimleri arasında son derece önemli yerleri olan Suyuti ve Seyyid El– Berzenci Hazretleri’nin ikisinin de derin görüşleri, derin araştırma ve ilimleri ile böyle ortak bir kanıya vardıklarını kabul edip içinde yaşadığımız dönemi Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen sahih hadisler doğrultusunda değerlendirmeleri ve buna göre görüş bildirmeleri gerekmektedir.

Unutulmaması gereken; Müslümanların böyle bir konuda kesinlikle Peygamberimiz (s.a.v.)’in; ehl-i sünnet alimlerince ittifakla sahih olduğunu kabul ettikleri hadislerine itibar edecek olmalarıdır. Kendine göre; hiçbir ayet ya da hadise dayandırmadan, akıl dışı mantıklar yürüterek Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkışını bir asır sonraya erteleyen ve İmam Rabbani, Ebu Davud Hazretleri, Suyuti Hazretleri,  Seyyid el Berzenci Hazretleri ve Üstad Said Nursi Hazretleri gibi ehl-i sünnet alimlerinin ittifakla kabul ettikleri “her yüz senenin başında müslümanlar arasından dini bidatlerden ayıracak bir zatın çıkışını”müjdeleyen tüm hadisleri açıkça reddeden bir kişinin sözlerine Müslümanlar itibar etmeyeceklerdir.

 

62

 

6.    Ardı ardına gerçekleşen ahir zaman alametleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkışının çok önemli işaretleridir

Hicri 1400’e girilmesiyle birlikte ardı ardına hadisteki anlatımıyla “tesbih taneleri gibi” birbirini izleyerek gerçekleşmiş-gerçekleşmekte olan ve aşağıda sadece bir kısmına yer verdiğimiz ahir zaman alametleri bazı kişilerin sözde Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru diğer bir yüzyıla kalmıştır iddiasını tamamen geçersiz hale getirmektedir.

 

 

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“… eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardına gelen alâmetleri beklesinler.”
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.

 


 

Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların artarda kopması gibi.

(Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü’s-Sagir, 3/167)



(Diğer hadisler için bakınız. http://www.hazretimehdi.com/cikis.php)

Bu ahir zaman ile ilgili hadislerin ardı ardına ve tüm detayları görülecek şekilde, içinde yaşadığımız Hicri 1400 içinde gerçekleşmekte olması ahir zamanda beklenen Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğini göstermektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)

Ahir zaman alametleri bir bütündür ve bu alametlerin gerçekleşmesi, hem Peygamberimiz (s.a.v.)’in haber verdiği ahir zaman içinde yaşadığımızı, hem de tüm müslümanlarca büyük bir heyecan ve umutla beklenen Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunu müjdelemektedirler. Bu nedenle büyük ve küçük alametler olarak adlandırılmış olan alametlerin hepsi Müslümanlar için son derece önem taşımaktadır. Bu alametlerden herhangi birinin gerçekleştiğini görmek Müslümanların umutlarını pekiştirmekte, heyecanlarını artırmakta ve şevklerini kat kat yükseltmektedir.

30 yıldır arka arkaya gerçekleşen alametlerin hepsi, ahir zaman açısından kesinlikle göz ardı edilemeyecek çok önemli alametlerdir. Ancak, bu alametlerin tamamının bir anda; bir günde ya da bir haftada toplu olarak tahakkuk etmesi mümkün ve mantıklı olmadığına göre, hepsinin vuku bulmaları doğal olarak ayları, yılları, on yılları bulacaktır. Alametlerin arka arkaya ve tek tek gerçekleşmesi için geçecek bu uzun dönem ise Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunun hemen akabinde tanınmayacağını, tanınması için önce ahir zamanda olduğumuzu ispatlayan bu alametlerin gerçekleşmesi gerektiğini göstermektedir.

 

•    Örneğin Hicri 1400’de, hadiste Peygamberimiz (s.a.v.)’in tam açıkladığı şekilde Fırat’ın suyu, üzerine kurulan baraj ile kesilmiştir. 

 

Fırat Nehri’nin suyu çekilerek altın hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir şey almasın.”

(Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

(Riyâzü’s-sâlihîn min hadîsi seyyidi’l-mürselîn, İmam Nevevî’, 3/332)

 

 

Bu hadisin tahakkuk ettiğini kabul etmemiz için, ilk kesiliş vakti yeterlidir. Fırat’ın suyunun bir daha kesilmesi artık hadis açısından bir önem taşımaz. Bu durumda diğer bir yüzyılda bu olayın tekrar etmesinin hadisin tahakkuku açısından hiçbir önemi kalmamıştır. Çünkü zaten Hicri 1400’de Fırat’ın suyu ilk defa kesilmiştir.

 

•    Yine Peygamberimiz (s.a.v.), Afganistan’ın işgal edileceğini;

Talikan’a (Afganistan’a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala’nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah’ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Hz. Mehdi (a.s.)’sinin yardımcılarıdır.”

(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,  s. 59)

 

 

hadisiyle bildirmiştir. Rusların Afganistan’ı 1979 yılında yani Hicri 1400’de işgal etmeleriyle bu hadis tahakkuk etmiştir. Başka bir yüzyılda bir defa daha Afganistan işgal edilecek olsa da bizim için 1979 yılında ilk defa yaşanan bu işgal hadisi tam tahakkuk ettiren işgaldir. 

•    Peygamberimiz (s.a.v.) ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alametlerinden biri olarak Ramazan ayında iki yıl üstüste güneş ve ay tutulmaları olacağını haber vermiştir.

 

“Hz. Mehdi (a.s.) için 2 alamet vardır ki… Bunun birincisi, Ramazan’ın birinci gecesi Ay’ın ikincisi de ortasında Güneş’in tutulmasıdır.”
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)

 



“Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde Güneş iki defa tutulacaktır.”


(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 440)

 



“… Güneş’in oruç ayının ortasında, Ay’ın ise sonunda tutulması…”

(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)

 



“Hz. Mehdi (a.s.)’nin gelişi Ramazan ayında ayın iki kere tutulmasına sebep olacaktır.”


(Kıyamet Alametleri, s. 200)

 

62

 

 Hicri 1400 içinde 1981 ve 1982 yıllarında arka arkaya ve tam Ramazan ayında güneş ve ay tutulmaları gerçekleşmiştir. 81 ve 82 yıllarında arka arkaya gerçekleşen bu gökyüzü olaylarıyla hadis tam olarak tahakkuk etmiştir. Bu olayın iki yıl üstüste olması hadisin belirttiği olayın gerçekleştiğini göstermektedir. Bundan sonra başka bir yüzyılda olabilecek benzer yeni bir olayın artık hadis açısından bir geçerliliği olmaz.

 

•    Yine Dünyamızın yakınından ancak 76 yılda bir geçen Halley kuyruklu yıldızı 1986 yılında yani Hicri 1406’da geçmiş ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadiste;

 

O gelmeden öncedoğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir.

(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)

•    Peygamberimiz (s.a.v.) hadisinde; 

“ … AZERBAYCAN’DAN MUTLAKA BİR ATEŞ ÇIKACAKTIR. Ve hiçbir şey onun karşısında duramayacak. Böyle bir şey olunca evinizde oturun…”

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 311)

 

 

şeklinde belirtmiş gerçekten de Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ toprakları 1988 tarihinde Ermeniler tarafından işgal edilerek bu hadis de yine Hicri 1400 içinde gerçekleşmiştir. Bu tarihten sonraki bir tarihte Azerbaycan topraklarında olabilecek yeni bir işgalin hadis açısından bir önemi kalmamıştır.

 

•    İmam Rabbani tarafından bildirilen Peygamberimiz (s.a.v.)in bir hadisinde ise boynuzu andıran iki uçlu bir yıldızın varlığından bahsedilmekte ve bu alametin Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alameti olduğu haber verilmektedir. 

 

“Vaad edilen Mehdi (a.s.)’nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan’a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ MÜNEVVER BİR BOYNUZ ÇIKAR.”

İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s.1184

 

 

Bu tariflere tam olarak uyan iki kuyruklu Lulin kuyruklu yıldızı 24 Şubat 2009 yılında dünyaya en yakın noktadan geçmiştir. Bir daha binlerce yıl sonra geçeceği düşünülen bu kuyruklu yıldız hadisteki tariflere tam olarak uymaktadır. Geçiş tarihi ise yine Hicri 1430’u vermektedir.

 

•    1979 yılında (Hicri 1 Muharrem 1400’de) Hac sırasında Kabe’de büyük bir katliam olmuştur. (1 Muharrem 1400) Olayın meydana geliş tarihi Hicri 1400 yılının ilk günüdür. Bu sırada 30 kişi hayatını kaybetmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) hadiste;

 

ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NIN) ÇIKACAĞI YIL, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler… Hep birlikte Beyt-i Şerif’i tavaf edecekler, sonra Mina’ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak.”

(Kıyamet Alametleri, s. 168-169)

 

 

şeklinde ifade ederek “Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkacağı yıl” Kabe’de böyle önemli bir olayın olacağından bahsetmektedir. “Çıkacağı yıl” ifadesi bu açıdan son derece önemlidir. Çünkü hem bu olay hem de Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış tarihi 1979 yılını göstermektedir. 1979 yılında gerçekleşen bu olayın ardından 7 yıl sonra Hac sırasında çok daha kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu sefer de 402 kişi öldürülmüştür. Ancak bu olayın ilkinden farkı son olayın Kabe’nin içinde değil yanında gerçekleşmiş olmasıdır. Bu 2 olay da hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alameti olarak anlatılan “Kabe baskını ve Kabe’de kan akıtılması” olaylarıyla tam olarak aynı şekilde olmuştur. Görüldüğü gibi hadiste verilen detaylarla tam bir uyum içinde bu olay zaten gerçekleşmişken başka bir yüzyılda yeniden böyle bir olayın olacağı beklentisi içinde olmak çok akıl dışı ve mantıksız bir yaklaşımdır.

 

62

 


Ayrıca Hicri 1400 yılı geçmiş olduğuna göre bazı kişilerin Hz. Mehdi (a.s.)’nin başka bir yüzyılda geleceği iddiasını bu hadis üzerinden tevil etmeleri de imkansız bir hale gelmiştir.

 

•    Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alametlerinden biri de ahir zamanda çok büyük bir ekonomik krizin baş göstermesidir. Hadiste insanların “az kazanç, piyasanın durgun olması, işlerin kesat gitmesi” gibi ekonomik zorluklardan yakınacakları bir buhran dönemine girileceği haber verilmektedir.

Herkesin az kazançtan yakınması… Paraları için zenginlerin saygı görmesi… 

(Kıyamet Alametleri, s. 146)



Piyasanın durgun olması, kazançların azalması…

(Kıyamet Alametleri, s. 148)



İşlerin kesad gitmesi. Herkes “satamıyorum, alamıyorum, kazanamıyorum!” diye yakınacak.

(Kıyamet Alametleri, s. 152)

 

 

Şu an tüm dünyada, Amerika, Çin, Almanya gibi büyük ekonomilerin ağır darbe aldığı dünyaca ünlü dev şirketlerinin, bankalarının ve sanayilerinin kriz nedeniyle çöktüğü büyük bir ekonomik kriz yaşanmaktadır. Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick dünyada yaşanan bu ekonomik kriz için;
DÜNYANIN EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR EKONOMİK KRİZLE KARŞI KARŞIYA OLDUĞUNA, yoksul insanları daha fazla acı çekebileceğine dair yaygın bir mutabakat var ve bir insani felaketi önlemek için zamanında müdahaleyi sürdürmeliyiz” 1

___________________________________

 

 

şeklinde bir açıklama yaparak günümüzde yaşanan bu ekonomik buhranın gerçek boyutunu net bir şekilde açıklamıştır. Bu ifadeden de açıkça anlaşılacağı gibi ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur alametlerinden biri olan ekonomik kriz ile bu önemli hadis tam olarak yine Hicri 1400 içinde gerçekleşmiştir.

Bu hadisler gibi daha yüzlerce sahih hadis arka arkaya Hicri 1400 yılı itibariyle tahakkuk etmiştir.

Detaylı bilgi için bakınız: 
http://www.hazretimehdi.com/cikis.php

Tüm bu alametlerin birbir ve arka arkaya aynı yüzyıl içinde tahakkuk etmiş olması son derece önemlidir. Çünkü bu hadisler hem ahir zamanda olduğumuzu hem de tüm Müslümanların büyük bir heyecanla bekledikleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğini ispatlamaktadır. (Doğrusunu Allah bilir.) Bu hayret verici olayların sırayla gerçekleşmesi Müslümanların ahir zamanda olduklarını bilmeleri ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunu beklemeleri için yeterlidir. Bir tane bile eksik kalmaksızın, beklenen tüm alametler birbir ve arka arkaya Hicri 1400’lerde gerçekleşmekte iken bu alametlerin başka bir yüzyılda yeniden olmasını beklemenin kesinlikle bir anlamı ve mantığı yoktur.

 

62

 

7.     İslam ahlakının ve faziletinin ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetinin tüm dünyaya hakim olacağı Kuran ayetleriyle ve hadislerle bildirilmektedir.

Kuran-ı Kerim’de Allah (c.c.), Kuran ahlakını dünya üzerinde hakim edeceğini, mutlaka salih, samimi kullarına güç, iktidar, kuvvet ve üstünlük vereceğini, yaşadıkları sıkıntı ve zulüm dolu hayatın ardından Müslümanları rahata kavuşturacağını müjdelemektedir:

 

Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde bulunanlara vaadetmiştir: “Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir…” (Nur Suresi, 55)

 


Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır). Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti. (İbrahim Suresi, 14-15)

Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman, Ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr Suresi, 1-3)

 

 

Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde de Hz. Mehdi (a.s.)’nin Hicri 1400’de zuhur edeceği ve İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacağı müjdelenmektedir. Onun zamanında tüm dünyada barış, sükünet, adalet, hakkaniyet, bolluk, refah, mutluluk egemen olacak, müthiş bir güven ortamı oluşacaktır. Hz. Mehdi (a.s.) dönemiyle ilgili Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerden bazıları şöyledir:

 

 

İNSANLAR 1400 SENESİNDE HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN YANINDA TOPLANACAKLARDIR.

 

(Risaletül Huruc-ül Mehdi, Mustafa Reşit Filizi, s. 108)

 

 

•    Mikdad b. Esved şöyle der: Resulullah sallâ’llâhu aleyhi ve alih’in “Yeryüzünde İslam dininin girmediği toprak, çamurdan yapılmış bir ev ve (çölde) bir çadır kalmaz.” buyurduğunu duydum. 

(Mecma-ul Beyan, Ebu Ali Fazl b. Hasan b. Fazl Tabersî, Tevbe Suresi’nin 33. ayetinin tefsirinde.)


•    … Mehdi (a.s.)’nin Kurani hükümranlığı (Kuran ahlakının hakimiyeti) ALEMİN DOĞU VE BATISINI KAPLAYACAKTIR… (El-Mehdiyy-il Mev’ud, c: 1, s: 254- 255.)


•    … O (Hz. Mehdi (a.s.)) arza sahib olur ve kendisinden önce baskı ve zulümle dolu olan arzı adaletle doldurur. Sizden O’na kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, O’na katılsın. Zira O Hz. Mehdi (a.s.)’dir. (Ahir zaman Mehdisinin alametleri, Celalettin Suyuti, sf. 14)


•    … (Hz. Mehdi (a.s.)) Zulüm ve kötülükle dolmuş dünyayı, adalet ve dürüstlükle dolduracaktır. (Ebu Davud. Tirmizi. Büyük Fitne Mesih Deccal, Saim Güngör, Pamuk Yayınları, s. 80, Ebu Davud ve Tırmizi / Büyük Hadis Külliyatı, Rudani 5.Cilt, sf. 365)


•    Onun (Hz. Mehdi (a.s.)’ın) adaleti heryeri kaplayacak ve insanlar arasında Hz. Peygamberin sünnet-i seniyyesi ile muamele edecektir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 20)



•    … Yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur. 
(Süneni-i Ebu Davut, 5/93)

 



•    (Hz. Mehdi (a.s.)’ın) Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır. 
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 44)

 



•    Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Hiçbir kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir. 
(Sahih-i Müslim, 1/136)

 



•    Yeryüzü zulüm ve düşmanlıkla dolduktan sonra, mutlaka benim Ehli Beytim’den birisi çıkar. Ve nasıl daha önce zulüm ve düşmanlıkla doluysa, O (Hz. Mehdi (a.s.)) dünyayı adaletle doldurur. 
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 11)

 



•    … Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın yanlarında hiç erkek olmaksızın rahatlıkla hacca gidebilecektir. 
(El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 47)



•    Ümmetimden Mehdi çıkacaktır. Allahü Teala Hazretleri, insanları zengin kılmak için onu gönderecektir. O zaman ümmetim nimetlenecek, hayvanlar bolluk içinde ve arzın nebatatı çok fazla olacak, Hz. Mehdi (a.s.), insanlara eşit şekilde bol bol mal dağıtacaktır. 
(El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)



•    İnsanlara malı ve eşyayı dağıtırken, saymadan bol bol verecektir.

(El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 21)
 



•    … Mal da o kadar çoğalacaktır ki, hiçbir kimse mal kabul etmeyecektir. 
(Sünen-i Ibn-i Mace, 10/340)

 

 

Ancak Allah’ın vaatlerini bildirdiği tüm Kuran ayetlerine ve Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen sahih hadislere rağmen hala İslam ahlakının bu yüzyılda hakim olacağını inkar eden bir kişi varsa o zaman bu kişi inkarına neden olan mantığını aynı şekilde ayetlerle ve sahih hadislerle tüm Müslümanlara ispatlamak zorundadır. Müslümanlara İslam ahlakının tüm dünyada bu yüzyılda Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle neden hakim olmayacağını, neden bu yüzyılda böyle büyük bir müjdeyi beklemekten vazgeçmeleri gerektiğini, net delillerle, dil eğip bükmeden, çok açık ve anlaşılır bir üslupla, Peygamberimiz (s.a.v.)’in sahih hadislerden tek tek açıklamak zorundadır.

Ancak eğer bu yüzyılda tüm dünyada İslam ahlakı hakim olacak diyorsa o zaman da mutlaka müslümanların başında Müslüman bir lider olması gerektiğini, bu liderin de doğal olarak Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından Hicri 1400’de zuhuru müjdelenen Hz. Mehdi (a.s.) olması gerektiğini Müslümanlara söylemesi gerekmektedir.

Hiç şüphesiz İslam ahlakı, Allah’ın ayetlerinde müjdelediği ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde açıkça belirttiği şekilde Hz. Mehdi (a.s.)’nin vesilesiyle inşaAllah hakim olacaktır. Bunu bazı kötü niyetli kişiler ne kadar gizlemeye, örtmeye ya da engellemeye çalışırlarsa çalışsınlar bu şeytani çabaları bir işe yaramayacaktır. Allah’ın adetullahına hiç kimse hiçbir şekilde müdahale edemeyecek ve nasıl daha önceki asırlarda dini bidatlerden temizlemek için bir veli, bir mürşit gelip görev yapmışsa bizim yaşadığımız yüzyılda da Allah Hz. Mehdi (a.s.)’ı görevlendirmiştir ve o da Allah’ın izniyle ahir zamanın bu büyük görevini yerine getirecektir.

62



AĞIZLARIYLA ALLAH’IN NURUNU SÖNDÜRMEK İSTİYORLAR. OYSA KAFİRLER İSTEMESE DE ALLAH, KENDİ NURUNU TAMAMLAMAKTAN BAŞKASINI İSTEMİYOR. (TEVBE SURESİ, 32)

 

 

Aşağıda büyük Ehl-i Sünnet alimi Medineli Allame Muhammed b. Resul el-Hüseyni el-Berzenci Hazretleri’nin  Hal Tercemesi yer almaktadır:
 

berzenci 303

berzenci 304