Allah’ın İnananlara Vaadi ve Yardımı

Kuran ahlakı

Kuran’ın“… Ancak insanların çoğu iman etmezler” (Rad Suresi, 1) ayetinde bildirildiği gibi, yeryüzündeki insanların çoğunluğunu din ahlakından uzak insanlar oluşturmaktadır. Bu yüzden de bazı akılsız ve basiretsiz insanlar, Allah’ın varlığını inkar ettikleri halde kendilerini doğru bir yolda sanırlar. Sahip oldukları maddi güçlerinin ve sayılarının fazla olması, onlara bir güven duygusu verir. Olayları hep dış görünüşe göre değerlendiren bu gibi insanlar, kendilerinin üstün olduğundan yüzde yüz emin olarak hareket ederler. Ama farkına varamadıkları çok büyük bir gerçek vardır ki, o da Allah’ın müminlere olan vaadi ve desteğidir.

… Allah, kafirlere müminlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez. (Nisa Suresi, 141)

Mü’minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, ‘güven duygusu ve huzur’ indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fetih Suresi, 4)

Allah yukarıdaki ayetinde de bildirdiği gibi, her şeyi müminlerin lehine kılar ve onları çeşitli yollardan destekler. İnşirah Suresi’nde Müslüman için her zorlukla birlikte kolaylığın da yaratıldığı sırrı verilmektedir. Hastalığı yaratan Allah’ın şifayı da yaratması gibi, her zorluk da yanında kolaylığı ve çözümü ile beraber meydana gelmektedir. Bu gerçek şöyle haber verilmiştir:

Demek ki gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır. (İnşirah Suresi, 5-6)

Allah’ın bu desteğini ve yardımını sadece müminler bilirler. Ve onlar, hayatları boyunca ne ile karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, Allah’ın daima inananların velisi ve yardımcısı olduğunu bilmenin getirdiği güven ve huzur duygusu ile hareket ederler. Allah kullarına şöyle vaat etmiştir:

Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45)

İnkarcıların ve münafıkların ise pek çok korkusu vardır. Allah’a iman etmedikleri, O’na şirk koştukları, her olayı ve varlığı başıboş zannettikleri için daima bir korku ve tedirginlik içinde yaşam sürerler. İşte bu, Allah’ın müminlere karşı mücadele edenlerin kalplerine saldığı bir korkudur:

Rabbin meleklere vahyetmişti ki: “Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın, inkar edenlerin kalplerine amansız bir korku salacağım…” (Enfal Suresi, 12)

Allah’ın yardım ve desteği, Müslümanın hayatının tamamını kapsar. Tarih boyunca, Allah inananlara çeşitli yollarla yardımını ulaştırmıştır. Kimi zaman peygamberlerine mucizeler vermiş; kimi zaman Müslümanları görünmeyen ordular ve meleklerle, koruyucularla, hatta doğa olaylarıyla desteklemiş; kimi zaman gerçekleşmesi mümkün değil gibi görünen olayların gerçekleşmesini sağlamıştır. Allah Fetih Suresi’nde şu şekilde bildirmektedir:

Mü’minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, ‘güven duygusu ve huzur’ indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır: Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fetih Suresi, 4)

Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fetih Suresi, 7)

Ayetlerde de görüldüğü gibi göklerin ve yerin ordularının sahibi olan Rabbimiz’in müminler üzerindeki desteği ve yardımı çok üstündür. Kuran’da Allah’ın müminlere yardımı şu şekilde haber verilir:

Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; Bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır. (Saffat Suresi, 172-173)

Şüphesiz Biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatında ve şahidlerin (şahidlik için) duracakları gün elbette yardım edeceğiz. (Mümin Suresi, 51)

Ey iman edenler, eğer siz Allah’a (Allah adına İslama ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. (Muhammed Suresi, 7)

İşte böyle; çünkü Allah, iman edenlerin velisidir; kafirlerin ise, velisi yoktur. (Muhammed Suresi, 11)

O zaman sizden iki grup, neredeyse ‘çözülüp geri çekilmek’ istemişti. Oysa Allah onların (velisi) yardımcısıydı. Artık mü’minler, yalnızca Allah’a tevekkül etmelidir. Andolsun, siz güçsüz iken Allah size Bedir’de yardımıyla zafer verdi. Şu halde Allah’tan sakının, O’na şükredebilesiniz. (Al-i İmran Suresi, 122-123)

Allah, kafirlere mü’minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez. (Nisa Suresi, 141)

Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi ‘yapayalnız ve yardımsız’ bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü’minler, yalnızca Allah’a tevekkül etsinler. (Al-i İmran Suresi, 160)

Hayır, sizin mevlanız Allah’tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır. (Al-i İmran Suresi, 150)

Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün mü’minler sevineceklerdir. Allah’ın yardımıyla. O, dilediğine yardım eder. O, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir. (Bu,) Allah’ın va’didir; Allah, vadinden geri dönmez. Ancak insanların çoğu bilmezler. (Rum Suresi, 4-6)

Tüm insanlar dünya hayatında Allah’a ve ahiret gününe olan inançlarıyla denenmektedirler. Allah’ın yarattığı bu imtihan ortamının bir gereği olarak, dıştan bakıldığında kötülük yapanlar da iyi olanlar da aynı şartlarda yaşıyor gibi görünürler. Oysa Allah’a iman edenlerin yaşadığı hayat, dini inkar edenlerden çok daha farklıdır.

Önceki bölümlerde de belirttiğimiz gibi Allah iman eden kullarına daima kolaylık verir, onların işlerini kolaylaştırır, zor durumlarda dahi muhakkak bir çıkış yolu gösterir. Bu, Allah’ın açık bir yardımıdır. Ancak Kuran’da Allah’ın kullarına sezilmez yollarla yardım edeceği, onlara ummadıkları şekilde destek ve kolaylık sağlayacağı da haber verilmiştir.

Allah Ahzab Suresi’nin 9. ayetinde bu yardımı “bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular” şeklinde tarif etmiştir. Bir diğer ayette ise Rabbimiz insanlara “koruyucular” (Enam Suresi, 61) gönderdiğini bildirmiştir.