‘Kuran ayetlerini, Peygamberlerin, elçilerin ve Müslümanların konuşmalarını şeytani bir üslupla değiştirip, onların sözlerindeki anlamı çarpıtmaya çalışmaları’, münafıkların önemli bir özelliğidir. Allah, bir Kuran ayetinde “… dillerini Kitap’a doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) Kitap’tan sanasınız diye…” (Al-i İmran Suresi, 78) ifadesiyle, münafıkların bu ahlaksızlığına dikkat çekmiş ve bu sinsi oyunlarına karşı dikkatli olmaları için Müslümanları uyarmıştır.
Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini Kitap’a doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o Kitap’tan değildir. “Bu Allah Katındandır” derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah’a karşı (böyle) yalan söylerler. (Al-i İmran Suresi, 78)
Münafığın böyle bir ahlaksızlığa başvurmasının nedeni, -kendince- ‘dini şahsi çıkarlarına uygun hale getirmek istemesi’ dir. Münafık içindeki amansız büyüklük duygusu nedeniyle, gerekli gördüğünde, kendini savunup haklı çıkarabilmek için, Kuran ayetlerini, Peygamberin, elçilerin ya da Müslümanların sözlerini çarpıtmaya çabalar. Kuran’da ‘dil eğip bükme’ olarak açıklanan bu ahlaksızlık münafıkta delilik derecesinde şiddetlidir. Sözün altında kalmamak, üstün gelmek, ön plana çıkmak, sözde hatasız, kusursuz ve eksiksiz bir insan olduğunu ispat edebilmek, münafık için hayati bir konudur. İçinde Allah korkusu olmadığı için, Kuran ayetleri hakkında tartışmaya girmekten, ayetlerin anlamını değiştirmeye ve çarpıtmaya kalkışmaktan hiç çekinmez. Aynı şekilde karşısında Peygamber ya da Allah’ın bir elçisi de olsa, ona karşı büyüklük taslamaktan ve iftira atarak bu mübarek insanların sözünü çarpıtıp değiştirmekten de sakınmaz. Kendisine doğrusu anlatılıp haksız olduğu ispatlandığında ise anlatılan ayetleri de, yapılan Rahmani konuşmaları da hep anlamazdan gelir.
Allah bir ayette münafığın bu sinsi taktiğini “O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı…” (Al-i İmran Suresi, 167) ayetiyle açıklamıştır. Münafıklar çarpıtmaya kalkıştıkları ayetlerin anlamlarını da, Müslümanların doğru söylediklerini de çok iyi bilirler. Ama şeytani ahlaklarından dolayı, kasıtlı olarak ‘kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söyleyerek’ üstün çıkmak için yalan söylerler.
Bir başka Kuran ayetinde ise, sürekli çirkeflik yaparak, iftira atarak, dil eğip bükerek, kelimelerin anlamını çarpıtarak yalan söyleyen münafıkların bu alçak karakteri “Onlar kelimeleri konuldukları yerden saptırırlar.” (Maide Suresi, 13) sözleriyle haber verilmiştir.
Münafık şeytani zekasını ve keskin dilini kullanarak hemen her konuşmasında Müslümanlara karşı bu tarzda sinsi oyunlar oynar. Ancak Müslümanlar münafığın tüm bu oyunlarını anında görüp fark eder ve onun bu samimiyetsizliğini Kuran ayetleri ile ona ispatlarlar. Münafık yine de anlatılanları anlamazdan gelerek kendini savunur ve kendi çarpık iddialarından vazgeçmez.
ADNAN OKTAR: “Allah Maide Suresi 13. ayette Şeytandan Allah’a sığınırım “Onlar kelimeleri konuldukları yerden saptırırlar.” diyor. İşte örneğin münafık Kuran ayetlerini değiştirir. Ama, karşısındaki insan bir şey konuştuğunda, onu da değiştirir. Mesela diyorsun ki, “Ben bugün seni çok dikkatli gördüm.” O da“Sen bana öyle bir laf ettin ki benim dikkatsiz olduğumu vurgulamaya çalışıyorsun” deyip durduk yere pislik yapmaya çalışır. “Ben böyle bir şey demedim” deyince, o zaman da “Sen benim hafızamla mı alay ediyorsun?” der. Çok çirkeftir münafık. Ben tabii çok flu örnekler veriyorum; tam bir cemiyet mikrobudur münafık. Allah o kadar çok ayetle anlatmıştır ki, hadislerde de o kadar çok anlatıyor ki Resulullah (sav); tıpa tıp tarif ediyor. Hz. Ali (ra) da çok detaylı tarif ediyor, ayetlerde bütün kapsamıyla anlatılıyor. Ama tabii ayetlerin tefsir edilip açıklanması, hayata geçiş şekliyle anlatılması çok önemli.” (A9 TV, 23 Ocak 2016)
ADNAN OKTAR: “Bir kere çok yalancıdır münafık. Alenen ve haysiyetsizce yalan söyler. Demagojiye çok alışıktır münafık, lafı evirir çevirir. “Kuran’dan sanasınız diye” diyor ayette de. Dilini eğip büker. Cümleleri bozmada, mantığı bozmada şeytani bir maharete sahiptir. (Al-i İmran Suresi, 78) “Dillerini eğip bükerler.” diyor Allah. Senin söylediğin doğru bir cümleyi eğip büküp çok acayip bir hale getirebilir münafık. Sen ona gönlünü alacak bir söz söylesen, münafık onu bambaşka şekle çevirebilir, bozar. Yani bozuk konuşma vardır. Münafık “Sivri dilleriyle sizi incitmeye çalışırlar.” diyor Allah ayette. (Ahzab Suresi, 19) Dilinin sivriliği; sivri nedir? Yıkıcı, yırtıcı bir şey için söylenir. Buna gayret ediyor münafık, bunun için uğraşıyor. Dil müminde hayır içindir; münafıkta şer içindir, pislik içindir. Ama mümine yapılan her şey hayırdır. Münafığın kendine hayır zannettiği her şey de ona şerdir. Yani ne yapsa onun aleyhine olur. “Dillerini eğip bükerler.” Lafı sözü değiştirmede şeytani bir maharetten bahsediyor Allah Kuran’da. Mesela Müslüman münafığa normal, makul bir şeyi anlattığında veya bir hatasını, bir eksiğini anlattığında münafık onu akıl almaz çarpıtır, akıl almaz değiştirir. Kelimenin başını sona alır, sonu başa alır. Ona çok fazla yalan ekler ve bambaşka hale getirir. İşte dilini eğip bükmeden kasıt budur. Kuran’ın hükmünü de değiştirmeye kalkar.” (A9 TV, 5 Haziran 2016)