SAYIN ADNAN OKTAR HİÇBİR ZAMAN KENDİSİNE MEHDİ DENİLMESİNİ KABUL ETMEZ

Ahir Zamana Ait Yeni Bilgiler

Sayın Adnan Oktar’a sevenleri Mehdi” dese, kendisi bu durumu kabul eder diye bir şey asla söz konusu değildir. Hz. Mehdi (as) ömür boyu kendisine Mehdi dedirtmeyecektir. Sayın Adnan Oktar da Hz. Mehdi (as)’a zemin hazırlayan bir mümin olarak kendisine böyle birşey dedirtmez.  Üstelik Sayın Oktar daha önce defalarca, kendisine Mehdi denilmesini kabul etmeyeceğini açıklamıştır. Ancak bazı kimselerin bu konudaki yorumlarından, Hz. Mehdi (as) konusunu net ve açık olarak anlatmamak, mümkün olduğunca flu tutmak ve Mehdiyet konusundan uzak kalmak düşüncesi içerisinde oldukları hissedilmektedir.

flowers

Peygamber Efendimiz (sav)’in hadislerinde bildirdiği Hz. Mehdi (as)’ın çıkış alametlerinin 200’den fazlası Hicri 1400 itibariyle son 30 yıl içinde arka arkaya meydana gelmiştir. Bu alametlerin hemen hepsi belirdiğine göre, tüm Müslümanların bu alametler doğrultusunda Hz. Mehdi (as)’ı araması gerekir. Peygamber Efendimiz (sav), bu alametleri biz Müslümanların Hz. Mehdi (as)’ı bulması için söylemiştir. Peygamberimiz (sav) bir adres tarifi vermiştir. Hadislerde, zaman, mekan, şahıslar, olaylar biraraya geldiğinde alenen Hz. Mehdi (as)’ı gösteren bir adres tarifi vardır. Peygamberimiz (sav) adeta “gidin, orada bu mübarek zatı bulun” demiştir. Eğer Müslümanlar bu açık tarifi görmezden gelirlerse, o zaman Peygamberimiz (sav)’in böyle bir adres vermesini değerlendirememiş olurlar.

Örneğin 1979 yılında yaşanan Kabe baskını ve Kabe’de kan akıtılması, 1979’da Afganistan’ın işgali, Fırat’ın suyunun tarihte ilk kez kesilmesi, 1980 yılındaki İran-Irak Savaşı, 1986 yılının Ramazan ayında 15 gün arayla Ay ve Güneş tutulmalarının olması, 1986 yılında Halley kuyruklu yıldızının çıkışı, 2009 yılında Lulin kuyruklu yıldızının çıkışı Hz. Mehdi (as)’ın zuhuruyla ilgili zaman bildiren adreslerdir. Bizi Hz. Mehdi (as)’a götüren mekanla ilgili adresler ise; Hz. Mehdi (as)’ın beraberinde olacak kutsal emanetlerin İstanbul’da bulunması, 1979’da İstanbul’da meydana gelen tanker patlamasıyla kör güzün bile göreceği bir ateş sütununun oluşmasıdır. Hadislerde Peygamber Efendimiz (sav)’in bildirdiği, Hz. Mehdi (as)’ın burnunun ince ve güzel olması, sağ bacağında siyah bir iz olması, alnında bir ben olması, alnında bir yara izi olması, sırtında yaprak şeklinde bir ben olması, alnının geniş olması, kaşlarının arasında tek bir kaş çatma çizgisi olması, dişlerinin parlak olması, yanağında açık renkli bir ben olması, omuzunda nübüvvet mührü olması, siyah saçlı olması, geniş vücutlu olması, karnının geniş, uyluklarının geniş olması, kaşlarının kavisli olması gibi dış görünüm alametleri de şahsıyla ilgili adreslerdir. Hz. Mehdi (as)’ın icraatları ile ilgili adresleri de Bediüzzaman Hazretleri belirtir ki bunlar; maddiyyun tabiyyun yani Darwinist-materyalist felsefeyi fikren tam anlamıyla yıkması, iman-ı tahkikiyi neşr (delillere dayalı imanı yaymak) ve ehl-i imanı delaletten kurtarmak (iman edenleri sapkınlıktan korumak), İsevi ruhanileriyle ittifak edip din-i İslam’a hizmet etmesi ve İslam Birliği’ni oluşturmasıdır.

flowers

Samimi olan Müslümanların Peygamber Efendimiz (sav)’in verdiği tüm bu adreslere bakarak, “Evet, ben bunların farkındayım ve bu alametlere göre Hz. Mehdi (as)’ı arıyorum” demeleri lazımdır. İşte o zaman bu konuda dürüst ve samimi yaklaştıkları anlaşılır. Ancak “Ben Hz. Mehdi (as)’ı aramıyorum, dolayısıyla bu hadislere de önem vermiyorum, zaten bence Adnan Oktar da Mehdi olamaz (ki Adnan Oktar böyle bir iddiada asla bulunmuyor)” derlerse, o zaman böyle bir yaklaşım içinde olanların samimiyetinden şüphe edilir. Çünkü Kuran ayetlerine ve hadislere göre İslam’ın içinde bulunduğumuz bu çağda hakim olacağı ve Müslümanların bir lideri olacağı açıkça görülmektedir. Kuran ayetleri ve hadislere göre, İslam’ın dünyaya hakim olmasını istemek ve olacağına inanmak farzdır. Bu hakimiyet sırasında da müslümanların lideri Hz. Mehdi (as) olacaktır.

Kuran’da Allah’ın müjdelediği haberlerden biri de bu yüzyılda Hz. İsa (as)’ın yeniden dünyaya gelecek olmasıdır. Rabbimiz, Hz. İsa (as)’ın kıyamete yakın geleceğini ve geldiğinde O’na inanıp, uymamızı emreder:

“Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana uyun. Dosdoğru yol budur.” (Zuhruf Suresi, 61)

Bir başka ayette Hz. İsa (as) geldiğinde yeryüzünde ona inanmayacak hiçkimsenin kalmayacağını bildirmiştir. Bu açık ve net olarak İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olması demektir.

“Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların üzerine şahit olacaktır.” (Nisa Suresi, 159)

Hz. İsa (as) geldiğinde, Hz. Mehdi (as) ile birlikte deccale karşı ilmi mücadele verecek ve bu ilmi mücadeleyle deccali etkisiz hale getirip, İslam ahlakının dünya hakimiyetini gerçekleştireceklerdir. Allah Nur Suresi’nin 55. Ayetinde İslam’ı dünyaya hakim edeceğini ve Müslümanların huzur ve güven içinde yaşayacaklarını şöyle bildirmiştir:

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)

Sonuç olarak bu Kuran ayetleri, hadisler ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin anlattıklarına göre Müslümanların, “Hz. Mehdi (as)’ın gelmiş olması gerekir, ben de bildirilen tarife göre, Hz. Mehdi (as)’ı arıyorum ve ona talebe olmak istiyorum” demeleri şarttır, ancak Müslümanların bir kısmının bu samimi tavırdan uzak oldukları görülmektedir. Bu kimseler kendi akıllarınca Mehdiyet konusunu geçiştirmeye çalışmaktadırlar. Bu, deccalin yöntemidir. Zira Hz. Mehdi (as) deccalin zıddıdır ve deccali ilmen yok edecek güçtedir. Bu nedenle, deccal, Hz. Mehdi (as)’dan hiç hoşlanmaz, kendince onun etkisini yok etmeye çalışır. Onu, önce fikren yok etmeye çalışır, daha da olmazsa hakaret etmeye başlar. İlimle galip gelemeyince bu kez psikolojik mücadeleye başlar. “Hz. Mehdi şahsı manevidir, ruhtur, gelmeyecek, hadislerde bildirilen alametlere önem vermeyin, Hz. Mehdi (as)’ı aramayın” gibi telkinlerde bulunur. Peygamberimiz (sav)’e uyan, Kuran’ı rehber edinmiş, İslam ahlakının hakimiyetinin bir an önce gerçekleşmesini isteyen ve bunun için gayret eden salih müminlerin ise deccaliyetin bu sinsi telkinlerinden etkilenmeyeceği açıktır. Samimi müminler, Peygamberimiz (sav)’in verdiği adreslere bakarak, Hz. Mehdi (as) geldiğinde, Allah’ın izniyle, bu mübarek zatı imanın nuruyla hemen tanıyıp bilirler.