Genelde bir kısım Müslüman toplulukları, Kuran ayetlerini bilmediklerinden ve İslam konusunda ciddi şekilde cahil olduklarından Musevileri Kutsal Topraklardan uzaklaştırma veya oradaki İsrail devletini haritadan silme gibi tehditlerle ortaya çıkarlar. Oysa söz konusu kişiler bunu yaparken, Kuran’a muhalefet ettiklerinin farkında bile değildirler.
Kuran’a göre, Kutsal Topraklarda yaşamak Musevilerin hakkıdır. Bu konudaki Kuran ayetleri şöyledir:
Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti: “Ey kavmim, Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi.” “Ey kavmim, Allah’ın sizin için yazdığı (girmenizi emrettiği) kutsal yere girin ve gerisin geri arkanıza dönmeyin; yoksa kayba uğrayanlar olarak çevrilirsiniz.” (Maide Suresi, 20-21)
Ve onun ardından İsrailoğulları’na söyledik: “O toprak (yurt)ta oturun, ahiret va’di geldiğinde hepinizi derleyip-toplayacağız.” (İsra Suresi, 104)
Kuran ayetlerinde açıkça görüldüğü gibi, Musevilerin Tevrat’a göre olduğu gibi Kuran’a göre de Kutsal Topraklarda bulunması gerekir. Zaten Musevilerin Kutsal Topraklardaki varlıkları bir güzelliktir, gerçek Müslümanlar için sevinç vesilesidir. Allah’ın 3000 yıllık vaadinin gerçekleştiğini görmek, Hz. İbrahim (as)’in, Hz. Musa (as)’ın bildirdiklerinin olduğuna şahitlik etmek, çok büyük bir müjdedir. Allah “Museviler o topraklarda olacaklar” diye binlerce yıl öncesinden bildirmiştir ve bizler bu mucizenin şu an gerçekleştiğini görmekteyiz. Bu, heyecanla izlenmesi ve coşku duyulması gereken çok müthiş bir güzelliktir.
Burada şunun belirtilmesi çok büyük bir önem taşıyor. Allah Kuran’da da Tevrat’ta da gerçek iman sahiplerine bir şart koşmuştur: “Barış”. Kutsal Topraklarda Museviler bulunacaklar, Müslümanlar ve Hristiyanlar da bulunacaklar ve o bölgede hep birlikte barışı ve sevgiyi hakim kılacaklardır. Kardeşlik içinde yaşayacaklardır. Bölgedeki topraklar herkese bol bol yeter. Kimse bir yerden sürülmeyecek, evini yurdunu terk etmeyecek, böyle bir şey yaşanmayacaktır. Allah hepimiz için daima barış ister.
Barışın gerçekleşmesi için de toprak hırslarının bitmesi, düşmanlıkların ortadan kalkması ve bağnazlığın sahte zihniyetinin kesin olarak yok edilmesi gerekir. Bütün bunlar için hak dinlere, din ahlakına, dindarlara ve Kuran’a ihtiyaç vardır. Bir toprak ya da ideoloji hırsıyla gerçekleşen çatışmalar daima büyüyüp korkunç bir hal almaya mahkumdur. Bunu ortadan kaldıracak olan ise, gerçek din anlayışının Kuran kaynak alınarak gösterildiği doğru bir eğitimdir. Böyle bir eğitim tüm yanlışları ortadan kaldırır, tüm düşmanlıkları sindirir. Zihniyet değişimi yaşayan bir insan düşmanlık veya savaş için asla gerekçe bulamayacaktır. Bunun ise tek yolu eğitimdir.
Kutsal Topraklarda Museviler bulunacaklar, Müslümanlar ve Hristiyanlar da bulunacaklar ve o bölgede hep birlikte barışı ve sevgiyi hakim kılacaklardır. Allah’ın bizden istediği ve bizim çaba göstermemiz gereken budur. |