Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki “kıskançlık ve hakka başkaldırma” (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkar ederse, (bilsin ki) gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir. (Al-i İmran Suresi, 19)
İslam dininin mahiyetini ve içerdiği anlamı bilmeyenler, genellikle bu ayeti, Hristiyanlık ve Museviliğin reddi olarak algılamakta ve büyük bir yanılgıya düşmektedirler. İslam, kelime anlamı olarak teslim olmak demektir. İslam, Hz. Muhammed (sav) ile başlayan bir din değildir. Hz. Adem’den itibaren tüm Peygamberler İslam dinini tebliğ etmişlerdir. Yani İslam, Hz. Adem (as) ile başlamıştır. Ayette belirtildiği gibi, Hz. İbrahim (as) bir Müslüman’dır:
İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyandı: ancak, O hanif (muvahhid) bir Müslümandı, müşriklerden de değildi. (Al-i İmran Suresi, 67)
Tüm kutsal dinler İbrahimi dinlerdir. Hz. İbrahim (as)’dan bu yana gelen söz konusu dinler temelinde İslam olarak anılırlar. Yani Hz. Musa (as)’ın zamanında yaşanan din de, Hz. İsa (as) zamanında yaşanan din de Hz. İbrahim (as)’in dinidir.
Hak dinlerin iman esasları daima aynı kalmıştır. Bunun nedeni gerçekte tek bir dinin yaşanmasıdır. Zaman içinde farklı peygamberler ile farklı şeriatler gelmiş, uygulamalar değişmiştir. Allah, insan topluluklarına farklı şeriatler gönderildiğini ayetinde şu şekilde belirtir:
…Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol-yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet kılardı; ancak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir… (Maide Suresi, 48)
Şeriatlar farklılaşsa da, Hz. İbrahim (as)’ın hanif dini daima aynı esaslar üzerindedir. Bu esaslar, Hz. Adem (as)’dan beri değişmemiştir; İncil ve Tevrat’ın ilk indirildiği hükümlerinde de, Kuran’da da aynıdır.