Kadının Boşanma Hakkı ve Sonrasında Kadının Korunması

Genel Karanlık Tehlike Bağnazlık

Kadının Boşanma Hakkı

Boşanma konusuyla ilgili burada belirtilmesi gereken ilk temel nokta, kadına boşanma hakkı vermeyen bir kısım bağnazların uygulamalarının yanlışlığıdır. Bu zihniyete göre, kadın ne kadar mutsuz olsa, eziyet görse de bir erkekten boşanma ihtimali yoktur. Kadınları ezmeye, erkekleri de üstün göstermeye çalışan bağnaz zihniyetin bu ürkütücü uygulaması şu an İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde fiili olarak yaşatılmaktadır.

Oysa böyle bir zihniyet Kuran’da kesinlikle olmadığı gibi Kuran’ın ruhuna da aykırıdır. Kuran’ın hiçbir yerinde “sadece erkek kadını boşayabilir” gibi bir hüküm geçmediği gibi, Bakara Suresi 228. ve Bakara Suresi 241. ayetlerde “boşanmış kadınlar”dan bahsedilmektedir. Boşanmak, erkeğe olduğu gibi kadına da sunulmuş bir haktır.

Ne ilginçtir ki, bir kısım Kuran tefsir veya çevirilerine baktığımızda “Boşanan kadınlar” ifadelerinin başına parantez içinde “kocası tarafından” şeklinde yapılan eklemeler görürüz. İşte bu hata, bir kısım tefsircilerin bağnaz İslam anlayışından kurtulamamaları neticesinde Kuran’ın açıklamasını kendilerince yeterli görmeyip, ayetleri bu bağnaz zihniyete uygun hale getirme çabasından kaynaklanmaktadır. Daha önceki bölümlerde ayetlere yapılan parantez içi eklemelerin büyük ölçüde Kuran’ı bağnaz zihniyete uyarlama çabasının bir parçası olduğundan bahsetmiştik. İşte söz konusu durumda da ayeti kendi isteklerine göre değiştiremeyeceklerini bilen bir kısım kişiler, parantezlerle bu algıyı oluşturmaya çalışmaktadırlar. Oysa bu parantez içi yorumlardan arındırılarak bakıldığında Kuran ayetlerinin son derece açık bir mesaj verdiği görülebilmektedir.

kuranda boşanma

Bağnaz zihniyete göre kadın; kapatılması, hapsedilmesi gereken ikinci sınıf bir varlık olarak değerlendirilir. Kadınları ezmeye, erkekleri de üstün göstermeye çalışan bağnaz zihniyetin ürkütücü uygulamaları şu an bir çok İslam ülkesinde fiili olarak yaşatılmaktadır. Oysa bu korkunç zihniyet Kuran’a tamamen zıttır, gerçek İslam ile asla bağdaşmaz.

Boşanma ve Sonrasında Kadının Korunması

Kuran’da kadın üstünlüğünün görülmesinde, kadının boşanma sonrasındaki bakımı ve korunması oldukça önemli bir delildir. Yüce Rabbimiz, kadının boşanma gibi mağdur kalabileceği bir durumda dahi haklarını korumuş ve onu hayatı boyunca güvence altına almıştır. Bir erkek, boşanmış olsa bile, kadını hayatının sonuna kadar korumak ve ona bakmakla yükümlüdür, kadının buna ihtiyacı olmasa bile.

Boşanma Durumunda Kadınların Gönüllerinin Alınması ve Hoşnut Bırakılmaları

Boşanma, nefislerinin istediği yönde yaşayan kimi insanlar için, karşı taraf ile olan tüm çıkar ilişkilerini sona erdirmeleri anlamına gelir. Bu gibi kimseler çıkar ilişkisinin bittiği yerde, karşı tarafa artık ihtimam ve ilgi göstermeleri için bir gerekçe kalmadığına inanırlar. Çoğu zaman, ayrıldıkları insanlara olan tüm sevgi ve saygı hislerini de yitirdikleri için sadece kendi menfaatlerini koruma altına alacak şekilde hareket eder, karşı tarafın içinde bulunduğu zorluk ve sıkıntıları görmezden gelebilirler. Tabi ki bu Kuran ahlakını yaşamayan insanlarda görülen kötü bir ahlaktır. Yüce Rabbimiz Kuran’da, boşanma sonrasında kadınlara şefkat ve merhametle, güzel ahlakla davranılması gerektiğini şöyle tarif etmiştir:

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın…” (Bakara Suresi, 231)

Ey iman edenler, mü’min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin. (Ahzab Suresi, 49)

Dikkat edilirse her iki ayette de “güzellikle” bir yaklaşımdan bahsedilmektedir. Dahası, boşanmanın sonrasında bile, eğer gerekiyorsa kadını “güzellikle tutmak” yine erkeğin sorumluluğundadır. Kadın çalışmıyor olabilir, maddi bir güvencesi, kalacak bir yeri olmayabilir. İşte ayet böyle bir durum karşısında boşanan kadını güvence altına alarak erkeğe, ya onları güzellikle tutmak veya gitmek istiyorlarsa da güzel bir tavır göstererek onlardan ayrılmak ihtimalleri sunulmuştur.

Her iki durumda da erkeğin görevi kadına güzellikle davranmaktır.

Boşandıktan Sonra Kadınların Maddi Güvence Altına Alınmaları

Boşanan bir kadının başıboş, korumasız, maddi olarak dayanaksız bırakılması Kuran’da yasaklanmaktadır. Boşanma sonrasında kadın ister varlıklı olsun ister olmasın, mutlaka İslam’a göre maddi güvence altına alınmak zorundadır. Boşandığı eşi ona bunu sağlamakla yükümlüdür.

Kuran’da boşanmış bir kadının maddi güvence altına alınmasını şart koşan ayetler şu şekildedir:

Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır. Bu, sakınanlar üzerinde bir hak (borç)tır. (Bakara Suresi, 241)

Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktır. (Bakara Suresi, 236)

Geniş-imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah’ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir. (Talak Suresi, 7)

Ayetlerde görüldüğü gibi zengin bir kişi de imkanları kısıtlı olan bir kişi de boşandığı kadını korumakla sorumlu tutulmuştur. Hayatı boyunca o kişiyi bir daha hiç görmeyecek, maddi ve manevi hiçbir çıkar elde etmeyecek de olsa boşandığı eşini maddi anlamda koruma altına almakla ve ona nezaketle davranmakla yükümlüdür. Yüce Allah kadınlara maddi güvencenin mutlaka gönülden, severek ve isteyerek yapılması gerekliliğini de ayetlerinde belirtmiştir:

“Kadınlara mehirlerini gönülden isteyerek (ve bir hak olarak) verin, fakat onlar, gönül hoşluğuyla size ondan bir şeyi bağışlarlarsa, onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin.” (Nisa Suresi, 4)

boşanmış kadın

Parayla ilgili yükümlülükler, özellikle günümüz toplumlarında, bir insanın diğerine kolaylıkla iftira atabileceği, karşı tarafı umarsızca suçlayabileceği, zan altında bırakabileceği oldukça riskli konulardır.

Kadınlara Verilen Malların Boşandıktan Sonra Geri Alınmaması

Yüce Rabbimiz ayetlerinde, boşanma durumunda erkeğin evli olduğu süre boyunca eşine vermiş olduğu hiçbir şeyi geri almaması gerektiğini bildirmiştir:

“Bir eşi bırakıp yerine bir başka eşi almak isterseniz, onlardan birine (öncekine) yüklerle (mal ve para) vermişseniz bile ondan hiçbir şey almayın. Ona iftira ederek ve apaçık bir günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız? Onu nasıl alırsınız ki, birbirinize katılmış (birleşerek içli-dışlı olmuş)tınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı.” (Nisa Suresi, 20-21)

Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir… (Bakara Suresi, 229)

Allah ayetlerde erkeğe, evlilik bağı ile kadına bir söz ve güvence verilmiş olduğunu hatırlatmaktadır. Bu söz nedeniyle de kadına ‘yüklerle mal ve para’ verilmiş olsa da, yine de bunları geri alma yönünde bir talep içerisinde olunmamasını bildirmiştir. Kuran’a uyan bir Müslüman bu sözün Allah’a karşı verilmiş olduğunu bilir. Bundan dolayı bu konudaki sorumluluğunu en güzel şekilde yerine getirir. “Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir” ayeti ile de bunun dışında yapılacak bir tavrın Allah tarafından haram kılınmış olduğu açıktır.

Boşandıktan Sonra Kadınların Barınmalarının Sağlanması

Yüce Allah, boşanmanın sonrasında kadının zor durumda kalmaması ve yeterli korumanın sağlanabilmesi için erkeğe, onu yakında tutmasını öğütlemektedir. Hatta bunun bir tehlike anında göz kulak olabileceği şekilde olması gerektiği ayette bildirilmektedir. Boşanma sonrasında kendisine kalabileceği uygun bir yer bulana kadar bu konuda kadına imkan sağlanması, ona herhangi bir şekilde zarar gelmesine izin verilmemesi, mümin için, vicdani açıdan önemli bir sorumluluktur:

“(Boşandığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara ‘darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla’ zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam’a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun için bir başkası emzirebilir.” (Talak Suresi, 6)

Burada konunun önemi açısından tekrar belirtilmesi gerekmektedir: Ayetlerde belirtilen bu koruma tedbirleri elbette ki kadının kendine bakmaktan aciz olduğu anlamına gelmemektedir. Bu, bir kısım önyargılı kişilerin İslam dinine saldırmak amacıyla ortaya attıkları hezeyanlardandır. Ayetlerde üstün bir ahlaktan bahsedilmektedir. Burada, söz konusu olan nezaketli bir ahlak, üstün tutma ve değer vermedir. Kadına sahip çıkmak, çok saygın ve değerli bir varlık olduğunu ona hissettirmektir. Allah’ın kadına verdiği önemi ve koruyuculuğu fiili olarak göstermektir. Ayette belirtildiği gibi, kadınlara ‘darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla’ zarar vermek şiddetle yasaklanmaktadır. ‘(Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam’a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun’ şeklinde belirtildiği gibi Allah boşanan eşlerin arasında güzel bir ilişki olmasını esas almıştır. Bugün genel anlamda bütün toplumlarda kadının sosyal hayatta veya sonrasında düştüğü zor durumlar dikkate alındığında, Kuran’da öğütlenen bu tedbirlerin ne kadar gerekli ve önemli olduğu da daha iyi anlaşılabilmektedir.

Kadınlara Zorla Mirasçı Olunmaması

Kuran’da kadının korunması ile ilgili yükümlülüklerden bir tanesi, kadınlara zorla mirasçı olunmamasıdır. Allah ayetinde şöyle buyurur:

“Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız helal değildir. Apaçık olan ‘çirkin bir hayasızlık’ yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (kendinize almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) Onlarla güzellikle geçinin…” (Nisa Suresi, 19)

Allah bu ayetle de kadına baskı yapılmasını ve maddi açıdan onu zor duruma düşürecek bir uygulamayı men etmiştir.

Anneye Verilen Değer

Annelik makamı, Kuran’da övülmüştür. Anne-babaya saygı, onlara iyilikle davranma, onları her zaman olduğu gibi yaşlılıklarında da koruyup kollama Kuran’da özellikle salih müminlerin üzerine yükletilmiş sorumluluklardır ve bu konuyla ilgili çok fazla ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerden bazıları şöyledir:

Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik… (Ankebut Suresi, 8)

Rabbin, O’ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle(İsra Suresi, 23)

Kuran’da anne-babaya hürmet ve iyilik Müslümanlara tavsiye edilmiştir. Fakat anneye verilmiş olan özel bir değer vardır. Allah ayetlerinde şöyle bildirmiştir:

Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. “Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Bana’dır.” (Lokman Suresi, 14)

Gerçekten de her anne, çocuğunu dünyaya getirebilmek için aylar boyunca büyük fedakarlıklara katlanmaktadır. Allah’ın ayette bildirdiği gibi, zorluk üstüne zorlukla bebeğini karnında taşımakta ve ardından da onu güçlük içerisinde dünyaya getirmektedir. Ve sonra yine büyük bir özveride bulunarak çocuğunun her açıdan rahat etmesini ve korunmasını da üstlenmektedir. Üstelik bunları yaparken hiçbir karşılık beklememekte hatta kendi ihtiyaçlarını da ikinci plana almaktadır. Allah bu gerçekleri bize hatırlatmakta ve annelerimizin çok değerli varlıklar olduğuna dikkat çekmektedir.

Kuranda anne