Orucu Terk Edenin Hapsedilmesi ve Aç Bırakılması

Karanlık Tehlike Bağnazlık

Orucu kasten terk eden kişi kâfir olmayıp hapsedilir, yemek ve su verilmez. (Eş-Şerh-is Sagir 1/239) (Kıfeyet-it Tafib 2/252) (El-Mugni- 2/408)

Söz konusu mevzu hadis de yine yukarıda anlattığımız aynı mantıklar nedeniyle din ve vicdan ile çelişmektedir:

1. Aşkla yapılması gereken bir ibadet zorla yaptırılmaya çalışılmakta,
2. Dinde zorlama ve baskı yoktur ayetine tamamen muhalefet edilmekte,
3. Dinin şefkat esasının tam tersine vahşet esasına dayanmakta,
4. Dinin esas amacı olan Allah’ı ve ibadeti sevdirmek yerine, din ve ibadete öfke ve nefret duymaya sevk etmektedir.

Bütün bunların yanı sıra, oruç, kimi insanların zor güç yetirebileceği, hasta insanların ise sorumlu olmadığı bir ibadettir. Allah, oruç hükmü ile ilgili Kuran’daki ayetlerde, bu önemli şartı açıkça belirtmiştir:

(Oruç) Sayılı günlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gönülden bir hayır yaparsa bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır. (Bakara Suresi, 184)

… Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez… (Bakara Suresi, 185)

Oruç hükmünün çok açık anlatılmış olduğu bu iki ayette, Ramazan ayında hasta veya yolculukta olanın tutamadıkları günler sayısınca başka günlerde tutmaları, eğer hastalık veya zor dayanma gibi sebeplerle oruç ibadetini hiç yerine getiremiyorlarsa bu durumda kefaret olarak bir yoksulu doyurmaları hükmü bulunmaktadır. Ve Allah ayetinde: “Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez.” diye bildirir.

Hasta ve zor dayanabilenlere yönelik böyle kolaylaştırıcı ve net bir hüküm varken artık bu kişilerin oruç tutmak için ısrar etmeleri, kendi nefislerine zulmetmeleri anlamına gelir. Kuran’a göre Müslümanların, kendilerine zarar verecek uygulamalara girmeleri ise yasaklanmıştır.

Kuran’daki bu kadar açık bir hükmü tamamen değiştirerek, Kuran’a muhalif sahte hadislerle adeta bir zulüm sistemi oluşturmak, bağnaz zihniyettekilerin uygulamalarını göstermesi açısından önemlidir. Bu kişiler, Kuran’ın şefkatli üslubundan kendilerince hoşlanmaz (Allah’ı ve Kuran’ı tenzih ederiz) kendi karanlık dünyalarına göre bir din üretmeye kalkarlar. Söz konusu zulme dayalı hurafeleri dine eklemeye çalışmalarının nedeni işte budur.

Bir insan hasta olabilir, zor dayanabilir. Elbette ki hiç kimsenin bünyesi diğeriyle aynı değildir. Pek çok insan, bu dünya hayatında çeşitli hastalıklarla imtihan olur. Allah, üstün şefkati ile böyle bir hükümle hasta ve zor dayananları ayrı tutmuşken, şu an halen bazı ülkelerde zorla oruç tutturma eylemi bu sahte hadislere dayanarak uygulanmaktadır. Hasta olduğu için oruç tutamayan bir insanın, bu sahte hadise dayanarak bir yere hapsedilip su ve yiyecek verilmeden tutulduğu bir ortamı ise tahmin etmek güç değildir. Böyle bir durumda kuşkusuz ki, kısa sürede hastalığı artacak ve bir süre sonra hayatını kaybedecektir. İşte bağnaz zihniyet, insan canına zarar verme pahasına böyle bir zulmü dayatmaya çalışmaktadır.