Kuran Dışında Hüküm Arayanlar Dinin Gerçeğine Yönelmelidirler

Karanlık Tehlike Bağnazlık

Uydurulan, yanlış nakledilen, saptırılan, kişilerin kendi isteklerine göre yorumlanan binlerce hadis şu anda İslam dininin en önemli kaynağı olarak kabul edilmektedir. İslam dini dörde bölünmüş, dört ayrı mezhep, daha doğrusu birbiriyle tamamen çelişen dört ayrı din oluşturulmuştur.

Birçok Müslüman kardeşimiz dinin gerçeğinin bu olduğunu zannederek bilmeden bunu uygulamakta, sahih olmayan pek çok hadisi gerçek zannetmektedir. Bugün pek çok savaşın temel sebebini oluşturan söz konusu hurafeler, hadisler konusunda birbiriyle anlaşamayan bir zihniyetin ürünüdür. Daha önce belirttiğimiz ve bu kitapta sık sık tekrarlayacağımız önemli bir gerçeği tekrar hatırlatalım, Kuran’da Peygamberimiz (sav)’in Rabbimiz’e yönelttiği tek şikayeti İslam aleminin Kuran’ı terk edilmiş bir Kitap olarak, bir kenara bırakmalarıdır:

“Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur’an’ı terk edilmiş (bir Kitap) olarak bıraktılar.” (Furkan Suresi, 30)

Eğer Rabbimiz isteseydi, elbette Peygamberimiz (sav)’in sözlerinin tümünü korumaya alır ve 1400 senelik bu sözler -tıpkı Kuran ayetleri gibi- hiçbir değişikliğe uğramadan bugüne ulaşırdı. Ancak Kuran, başlı başına İslam dininin mükemmel şekilde uygulanması için yeterlidir. Zaten Peygamberimiz (sav)’in bütün uygulamaları Kuran’dadır.

İşte bu nedenle Rabbimiz Kuran’ı korumuştur ve bu Müslümanlar için yeterlidir. Kuran korunduğu ve değişmediği için hurafeciler asla Kuran’ı hurafelerine dayanak olarak kullanamamış, zorlaştırmaya çalıştıkları İslam dinine Kuran’dan hiçbir delil getirememişlerdir. Dolayısıyla da hurafelerini sürekli mevzu hadislerle delillendirmeye çalışmışlardır. Çünkü Kuran’da tüm Müslümanların birleşeceği tek yol, tek tarif ve tek akıl vardır.

Kuran, Müslümanlara kılavuz ve rahmet olarak indirilmiştir:

…(Bu Kur’an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin ‘çeşitli biçimlerde açıklaması’ ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)

Kuran’da Allah’ın ayetlerini kendilerince yetersiz veya hükümsüz görerek (Allah’ı ve Kuran’ı tenzih ederiz) sahte sözlere uyanların varlığı da haber verilmiştir:

İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir; sana bunları hak olmak üzere okuyoruz. Öyleyse onlar, Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi söze iman edecekler? (Casiye Suresi, 6)

Allah çelişkilerle dolu sahte izahlara karşı Allah’ın değişmemiş hükmü ve İslam dininin hak kitabı olan Kuran üzerinde düşünmeye davet eder:

Onlar hala Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının Katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı. (Nisa Suresi, 82)

Kuran terk edilince, Kuran’daki İslam yetersiz görülünce (Kuran’ı tenzih ederiz) ve yeni bir din arayışı başlayınca, karışıklıklar, anlaşmazlıklar, husumetler de birbiri ardına gelmiştir. Kuran’a kendilerince eleştiriler yönelten ve kendi türettikleri dinin işlerliğini sağlamak isteyenler de, yine hurafeler yoluyla kendilerince gelecek nesilleri de Kuran’dan uzaklaştıracak tedbirler almışlardır.

Kuran'ı terkettiler