Kuran-ı Kerim Rabbimiz’in tüm insanlara çok büyük bir lütfu, Rahman ve Rahim sıfatlarının çok üstün bir tecellisidir. İnsanların gerçek dini öğrenebilecekleri ana kaynak Yüce Kuran’dır. Kuran tüm kainatı yoktan var eden, her şeyin en doğrusunu bilen, sonsuz rahmet sahibi olan Allah’ın sözüdür. Kuran-ı Kerim’in Rabbimiz’den bir rahmet olduğu ayetlerde şu şekilde bildirilmektedir:
(Bu Kur’an,) Rahman ve Rahimden indirilmiştir. Bilen bir kavim için, ayetleri (çeşitli biçimlerde, birer birer) ‘fasıllar halinde açıklanmış’ Arapça Kur’an (veya okunan) Kitap’tır. (Fussilet Suresi, 2-3)
Biz Kitab’ı ancak, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklaman ve inanan bir kavme rahmet ve hidayet olması dışında (başka bir amaçla) indirmedik. (Nahl Suresi, 64)
Her ümmet içinde kendi nefislerinden onların üzerine bir şahid getirdiğimiz gün, seni de onlar üzerinde bir şahid olarak getireceğiz. Biz Kitab’ı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. (Nahl Suresi, 89)
Andolsun, Biz onlara bir Kitap getirdik; iman edecek bir topluluğa bir hidayet ve bir rahmet olmak üzere bir bilgiye dayanarak onu çeşitli biçimlerde açıkladık. (Araf Suresi, 52)
Allah’ın insanlara açıklayıcı kitaplar indirmesi ve hükümlerini bildirip, Yüce Zatını tanıtması, bilmediklerini en doğru olarak Kendi sözüyle ve hikmetle bildirmesi insanlar için çok büyük bir rahmettir. Allah, insanlara indirdiği mukaddes kitaplar tahrif edilince yeni elçiler göndermiş, fakat Peygamberimiz (sav)’e vahyettiği Kuran’ın kesin olarak kıyamete kadar korunacağını bildirmiştir.
En son İlahi kitap olan Kuran’ın Allah’ın korumasında olması da yine insanlar için bir rahmettir. Enam Suresi’nde şu şekilde buyurulmaktadır:
Ya da: “Kitap bize de indirilseydi, elbette onlardan daha çok doğru yolda olurduk” dememeniz (için) işte size Rabbiniz’den apaçık bir belge, bir hidayet ve bir rahmet gelmiştir. Allah’ın ayetlerini yalanlayandan ve (insanları) ondan alıkoyup-çevirenden daha zalim kimdir? Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere, bu ‘engelleme ve çevirmelerinden’ dolayı pek çetin bir azapla karşılık vereceğiz. (Enam Suresi, 157)
Kuran, her insanın anlayabileceği, sade ve anlaşılır bir üsluba, eşsiz hikmete sahiptir. Allah Kuran’ı, insanların içinde yazılanları öğrenmeleri, okuyup anlamaları, tüm kainatı yoktan var eden Rabbimiz’i tanımaları, O’na nasıl kulluk edeceklerini bilip sakınmaları gibi daha birçok hikmetle göndermiştir. Gerek dünya hayatı, gerekse ölümden sonraki hayat ile ilgili konular, Kuran’da en hikmetli şekilde açıklanmıştır.
Allah, “Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?” (Enbiya Suresi, 10) ayetiyle de bizlere bu gerçeği bildirmektedir. Allah’ın “… Biz Kitap’ta hiçbir şeyi noksan bırakmadık…” (Enam Suresi, 38) ayetiyle de bildirdiği gibi Kuran’da bir insanın vicdanen araştırdığı tüm soruların cevapları vardır.
Kuran kesin doğruları içeren bir hidayet rehberidir. Her konu hakkında Rabbimiz’in Hz. Muhammed (sav)’e vahyettiği en doğru bilgileri içerir. Bu nedenle yaşamlarında sadece Kuran’ı ve Peygamber Efendimiz (sav)’in sünnetini kendilerine ölçü alan insanlar, Allah’ın rahmetine ve hidayetine kavuşturulurlar.
Kuran’ın bu özelliği ayetlerde şöyle haber verilmektedir:
Şüphesiz, bu Kuran, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü’minlere, onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir. (İsra Suresi, 9)
Bu (Kuran), insanlar için basiret (nuruyla Allah’a yönelten ayet)lerdir, kesin bilgiyle inanan bir kavim için de bir hidayet ve bir rahmettir. (Casiye Suresi, 20)
Kendisine rehber olarak Kuran’ı ve Peygamberimiz (sav)’in yolunu seçen bir insanın hayatı, diğer insanlardan çok farklı olur. Örneğin bu insan, sıkıntı, huzursuzluk, korku, endişe, ümitsizlik, karamsarlık gibi ruh hallerinden uzaktır ya da bir zorluk karşısında paniğe kapılmaz. Çünkü her anında Allah’ın ayetleri ve Peygamberimiz (sav)’in uygulamaları onun için yol gösterici olur. Karşılaştığı her olaya mutlaka Allah’ın hükümleri ile karşılık verir.
Aldığı her karar, söylediği her söz, yaptığı her iş Kuran ahlakını yaşadığının bir göstergesidir. Bundan dolayı da vicdanı daima temiz olur ve bunun getirdiği manevi huzur ile yaşar. Allah’ın Kuran ahlakını yaşayanlara rahmetinden bahşettiği bu güzel ruh hali, huzur ve neşe müminler için çok büyük bir nimettir.
Nitekim Rabbimiz Yunus Suresi’nde Kuran’ın “şifa” olduğunu şöyle bildirmektedir:
Ey insanlar, Rabbiniz’den size bir öğüt, sinelerde olana bir şifa ve müminler için bir hidayet ve rahmet geldi. (Yunus Suresi, 57)
Allah Kuran’da doğrularla yanlışları çok açık bir şekilde belirtmiştir. Bu nedenle de vicdanlarının sesini dinleyip, nefislerinin bencil arzularından uzak duran, Allah’ın hükümlerini uygulamada kesin kararlı olan hidayet ehli kişiler için doğruyu bulmak çok kolaydır. Kuran her yaştan, her eğitim seviyesinden insanın rahatlıkla anlayabileceği, öğütlerini kavrayabileceği hikmet dolu bir kitaptır. Kuran’ın içerdiği hükümler ve ayetlerde tavsiye edilen güzel ahlak son derece açık, anlaşılır ve kolaydır.
Allah’ın hidayet verdiği, samimi niyetli her insan Kuran’da anlatılanları rahatlıkla anlayabilir ve anladıklarını tüm tavırlarında ve düşüncelerinde en güzel şekilde uygulayabilir. Bu da Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerinin çok üstün bir tecellisidir. Allah Kuran için, “… İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan)…” (Bakara Suresi, 185) şeklinde buyurmaktadır.
Allah Kendi yarattığı insanın fıtratına uygun olarak bildirdiği Kuran ahlakıyla merhametini, şefkatini ve sonsuz rahmetini bizlere gösterir. Fıtratına uygun davranmayan, Kuran ahlakını yaşamayan her insan, maddi ve en önemlisi manevi sıkıntı içinde yaşamaktadır.
Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve herşey) bozulmaya uğrardı. Hayır, Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar. (Müminun Suresi, 71)
Ancak sadece Allah’tan korkup sakınanlar, O’na gönülden teslim olanlar, ahiret hayatını dünya hayatına tercih edenler Kuran’dan öğüt alıp düşünürler. Allah başka ayetlerde de şöyle buyurmaktadır:
Biz sana bu Kuran’ı güçlük çekmen için indirmedik, içi titreyerek korku duyanlara ancak öğütle-hatırlatma (olsun diye indirdik). (Taha Suresi, 2-3)
Bu konu aynı zamanda Kuran’ın önemli bir sırrıdır. Kuran’ı anlamak için yüksek bir zekaya ya da yeteneğe sahip olmak değil, samimi bir niyete sahip olmak yeterlidir. Zira insana her şeyi kavratacak olan Rahman olan Allah’tır. Allah samimi kullarına doğru yolları gösterir, onların Kuran ahlakını yaşamalarını ve kurtuluşa ermelerini sağlar.
Kuran bütün insanlara gönderilmiş bir kitaptır, ancak yalnızca Allah’tan korkan, ahiret gününe iman eden müminler için bir hidayet vesilesi olur. Bu da Allah’ın iman eden kulları üzerindeki şefkatinin delillerindendir. Bu konuyla ilgili ayetlerden bazıları şöyledir:
Allah’tan başka bir hakem mi arıyayım? Oysa O, size Kitabı açıklanmış olarak indirmiştir. Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmiş olduğunu bilmektedirler. Şu halde, sakın kuşkuya kapılanlardan olma. (Enam Suresi, 114)
Kuran okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun. Umulur ki esirgenmiş olursunuz. (Araf Suresi, 204)
Her ümmet içinde kendi nefislerinden onların üzerine bir şahid getirdiğimiz gün, seni de onlar üzerinde bir şahid olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik. (Nahl Suresi, 89)
De ki: “İman edenleri sağlamlaştırmak, Müslümanlara bir müjde ve hidayet olmak üzere, onu (Kuran’ı) hak olarak Rabbinden Ruhu’l-Kudüs indirmiştir.” (Nahl Suresi, 102)
Bunlar hikmetli Kitabın ayetleridir; muhsin olanlara bir hidayet ve bir rahmettir. (Lokman Suresi, 2-3)
Ey insanlar, Rabbiniz’den size bir öğüt, sinelerde olana bir şifa ve mü’minler için bir hidayet ve rahmet geldi. (Yunus Suresi, 57)
Ayetlerde de bildirildiği gibi Kuran tüm insanlık alemi için bir öğüt, sakınan ve muhlis olan Müslümanlar için de bir hidayet rehberidir. İçerdiği üstün hikmet, geçmişten ve gelecekten verdiği gerçek bilgiler, insanlardaki gafleti ve alışkanlık perdesini kaldıran üslubu ile benzersiz bir kitaptır. Ve Kuran’ın bu etkisi, vahyedildiği günden kıyamete kadar yaratılmış ve yaratılacak olan tüm insanlar için geçerlidir. İman sahibi bir insan, her durumda ve karşılaştığı her olayda Kuran’ın hükümlerinin ve Peygamber Efendimiz (sav)’in uygulamalarının rehberliğinde karar verir.
Kuran, Furkan özelliği ile müminin doğruyu yanlıştan ayırmasına ve en hayırlı kararı vermesine vesile olur. Allah’ın bir ayette de bildirdiği gibi “… Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır…” (Bakara Suresi, 256) Bu nedenle iman eden bir insan Kuran ahlakı ile cahiliye hayatı arasında orta bir yol aramaya çalışmaz, kesin ve emin olarak sadece Kuran’a, yani en doğru olana uyar.
Kuran’ın, Allah’ın Rahman ve Rahim sıfatının bir tecellisi, müminlere olan sonsuz şefkatinin bir delili olduğunu bilir. Allah ayetlerde müminlere Kuran ahlakına sımsıkı tutunmalarını buyurmaktadır:
Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı-tutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin. Ve şüphesiz o (Kuran), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız. (Zuhruf Suresi, 43-44)
Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir Kitap’tır. (Bakara Suresi, 2)