Müminlerin Dünyadaki Gerçek Dostları

Kuran ahlakı

Allah müminlerin dostudur. Allah Kendisini dost edinen, sadece Kendi rızasını gözeten müminlerin koruyucusu ve gözeticisidir. Müminlerin dünyadaki her türlü işlerinde Allah’ın yardımı ve desteği vardır, Allah’ın rızasını gözeterek yaptıkları her iş mutlaka hayırla sonuçlanır. Bir ayette “Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir.” (Nahl Suresi, 128) diye haber verilir.  Allah bir başka ayetinde ise, iman edenlere desteğini şöyle müjdelemiştir:

Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır… (Bakara Suresi, 257)

Ayrıca Allah’a gönülden iman eden müminler de birbirlerinin velileridirler. İnanan insanlar daima birbirlerini güzel olana davet eder, kötü olan şeylerden sakındırırlar. Birbirlerini cennete layık insanlar haline getirmek, ahiretteki derecelerini artırmak için çaba harcarlar. Allah Kuran’da inananların kimleri dost edinmesi gerektiğini şöyle bildirmiştir:

Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku’ ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir. Kim Allah’ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah’ın taraftarlarıdır. (Maide Suresi, 55-56)

Müminler için Allah’a gönülden iman etmeyen, Allah’ın sınırlarını tanımayan, Allah’tan korkup sakınmayan insanlar dost olamaz. Her şeyden önce bu insanlar Allah’ın sevmediği kimselerdir. Allah’ın dostluğunu, sevgisini ve rızasını kazanmak isteyen bir mümin elbette ki O’nun sevmediği, hatta O’nun düşmanı olan kimseleri dost edinmez. Böyle bir tavrın Allah’ın dostluğunu ve hoşnutluğunu kaybetmesine sebep olabileceğini bilir. Allah müminleri böyle bir tavıra karşı şöyle uyarmıştır:

Ey iman edenler, mü’minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah’a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz? (Nisa Suresi, 144)

Bununla birlikte iman etmemiş kimseler zaten dost edinilmeye layık değillerdir. En başta güvenilir olamazlar. Şahsi çıkarlarıyla, nefsi ve kibiriyle çatıştığı için Allah’ın ayetlerine yüz çeviren, Allah’ın dostluğunu kaybetmeyi kabullenen bir kimsenin herhangi biriyle olan dostluğunda sadık ve vefalı olması beklenemez. Elbette ki kendi çıkarlarıyla çatıştığı bir durumda dostu olduğunu söylediği kimseyi de tereddüt etmeden terkedecektir. Hatta işine geldiğinde ona ihanet bile etmekten çekinmeyecektir.

İnkarcılar hiçbir zaman gerçek anlamda fedakarlık yapamazlar, çünkü bütün yaşamları ve zihniyetleri bencillik üzerine kuruludur. Dostum dedikleri kişinin ahiretteki durumunu düşünmezler, onu cehennemden uzak tutacak şekilde iyiliği emredip, kötülükten men etmezler. Kısacası bir dostun sahip olması gereken özelliklere sahip değildirler. Allah böyle kişilerin Müslümanlara düşman olduklarını bildirmiş ve onları dost edinmemeyi emretmiştir:

Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz. (Al-i İmran Suresi, 118)