Kehf Suresi 99- 100

Genel

Biz o gün, bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur’a da üfürülmüştür, artık onların tümünü birarada toparlamışız. Ve o gün, cehennemi, inkar edenlere tam bir sunuşla sunmuşuz.
(Kehf Suresi, 99-100)

Tüm kainatın da bir ölümü olduğu Kuran’da bildirilmektedir. Ölümlü olan yalnız insan değildir. Tüm hayvanlar, bitkiler, gezegenler, kısacası yaratılmış olan canlı cansız tüm maddesel varlıklar bir gün mutlaka yok olacaklardır. Kuran’da bu gün, “İnsanların, alemlerin Rabbi için kalkacağı…” (Mutaffifin Suresi, 6) gün şeklinde tarif edilmektedir.

Kıyamet dehşet verici bir gündür. O gün, önceden inanmamış olanlar, Allah’ın azametini, kudretini ilk kez, hem de çok büyük bir şiddetle hissedeceklerdir. İşte bu nedenle kıyamet, inkarcılar için başlı başına büyük bir azap, bir dehşet, pişmanlık, acı ve şaşkınlık günüdür. Kıyameti gören insan, hiçbir şekilde tarif edilemeyecek, dünyadaki tüm korkulardan yüzlerce kat şiddetli olan bir korkuya kapılacaktır.

Kıyametin başlangıcı Sur’a üfürülmesi ile olur. Bu, dünyanın ve bütün evrenin toplu yıkımının ve sonun başlangıcının işaretidir. Artık geriye dönüş yoktur. Dünya hayatının tamamen bitip herkes için gerçek hayatın, yani ahiretin başladığının sesidir bu. Bu ses, inkar edenlerin kalplerinde kesintisiz ve sonsuza dek taşıyacakları korku, dehşet, yılgınlık ve şaşkınlığı başlatan ilk sestir. Müddessir Suresi’nde kıyamet gününün inkar edenler için nasıl bir an olduğu şöyle belirtilmiştir:

Çünkü o boruya (sur’a) üfürüldüğü zaman. İşte o gün, zorlu bir gündür. Kafirler içinse hiç kolay değildir. (Müddessir Suresi, 8-10)

Kehf Suresi’nin bu ayetlerinde de kıyamet anında bu kavimlerin dalgalar halinde birbirlerine geçeceğine dikkat çekilmektedir. İnsanlar, ölüm korkusunun verdiği sarhoşluk içinde dalgalanır gibi bir oraya, bir diğer tarafa gideceklerdir. Kontrollerini tamamen yitirecek, korku içinde ne yaptıklarını, nereye gittiklerini şaşıracaklardır.

İnsan dünyada kıyametten ne kadar gaflette ve ona karşı ne kadar hazırlıksızsa, o gün kapılacağı dehşet de o denli büyük olur. Bu korku ve dehşet hissi, kendisine ölüm anı gelmesinden itibaren sonsuza kadar peşini bırakmayacaktır. Bu korkunun, çocukların saçlarını bile bir anda ağartabilen bir korku olduğu ayetlerde şöyle haber verilmektedir:

Eğer inkar edecek olursanız, çocukların saçlarını ağartan bir günde kendinizi nasıl koruyacaksınız? Bu nedenle gök bile yarılıp-çatlamıştır; (artık) O’nun va’di gerçekleştirilip-yerine getirilmiştir. (Müzzemmil Suresi, 17-18)

Allah’ı, o güne kadar yaptıklarından habersiz sananlar o anda kendilerinin aslında kıyamet gününe kadar zaman verilmiş aciz kullar olduklarını anlarlar. Çünkü Allah, o zamana dek ayette bildirildiği üzere; “… onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.” (İbrahim Suresi, 42) Diğer ayetlerde de, inkarcıların korku ve şaşkınlığı şöyle tarif edilir:

Kaari’a (başa çarpıp patlak verecek felaket)… Nedir kaari’a? Sana o kaaria’yı bildiren nedir? İnsanların, ‘her yana dağılmış’ pervaneler gibi olacakları gün ve dağların ‘etrafa saçılmış’ renkli yünler gibi olacakları (gün). (Kaaria Suresi, 1-5)

Hac Suresi’ndeki ayetlerde ise, insanların adeta şuurlarını kaybettikleri, kendilerini bilmezcesine koşuşturdukları şu şekilde aktarılır:

Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü Kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini unutup geçecek ve her gebe kendi yükünü düşürecektir. İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah’ın azabı pek şiddetlidir. (Hac Suresi, 1-2)

İnsanların o günkü çaresizliğini anlatan ayetlerden birkaçı da şöyledir:

Ay karardığı, Güneş ve Ay birleştirildiği zaman. İnsan o gün: “Kaçış nereye?” der. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok. O gün, ‘sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)’ yalnızca Rabbi’nin katıdır. (Kıyamet Suresi, 8-12)