Kehf Suresi 95

Kuran'da Mehdi

Dedi ki: “Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır. Madem öyle, bana (insani) güçle yardım edin de, sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel kılayım.”
(Kehf Suresi, 95)

Bu ayette tekrar Hz. Zülkarneyn’in iktidarının sağlamlığına dikkat çekilmektedir. Onun iktidarı en küçük bir darbede yıkılacak kadar çürük ve zayıf bir iktidar değildir. Son derece güçlü, halkına ve ihtiyaç içinde olan diğer milletlere güven veren, yönetim şekli ve uygulamalarıyla insanlar üzerinde tedirginlik oluşturmayan bir devlettir. Allah’ın izniyle hiçbir zorluk ve darbe ile yıkılmayacak bir sağlamlığa sahip görünmektedir. Bu ayetle Allah, baskıların ve zorbalıkların asla etki etmeyeceği, çatışma, kaynama ve ayaklanmalarla sarsılmayacak kadar devlete hakim bir iktidarın önemine dikkat çekmektedir.

Hz. Zülkarneyn yaptığı yardım karşılığında hediye almamaktadır. Kuran’da peygamberlerin bu ahlakıyla ilgili başka örnekler de bulunmaktadır. Örneğin Hz. Süleyman’ın kendisine gönderilen hediyeleri reddedişi Kuran’da şöyle bildirilmiştir:

“Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım elçiler neyle dönerler.” (Elçi hediyelerle) Süleyman’a geldiği zaman: “Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah’ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyenizle sevinip öğünebilirsiniz” dedi. (Neml Suresi, 35-36)

Hz. Süleyman’ın da, Hz. Zülkarneyn’in de kendilerine teklif edilen maddi karşılığı kabul etmemesinin pek çok hikmeti olabilir. Bu hikmetlerden biri alacağı bir yardımın karşı tarafta oluşturabileceği olumsuz etkileri engellemek olabilir. Çünkü insanın maddi yardımda bulunduğu bir kişiye karşı saygısında, itaatinde ve boyun eğiciliğinde azalma olabilir. Bu, insan psikolojisinde olan bir ruh halidir. Ayette böyle bir duruma mahal vermemek için, yapılan bir yardımın ücretsiz ve ikram olarak yapılmasının önemine işaret edilmektedir. Hiç şüphesiz böyle bir yardım hem sevgiyi, hem de bağlılığı daha çok artıracaktır. Üstelik Hz. Zülkarneyn de tıpkı Hz. Süleyman gibi, ekonomisi ve hazinesi çok güçlü bir devletin başındadır ve bu zengin devletin, yaptığı yardıma bir karşılık beklemeye ihtiyacı yoktur.

Belkıs, tarihteki güçlü devletlerden biri olan Sebe devletinin melikesidir. Kuran’da Hz. Süleyman’ın Sebe melikesi Belkıs’ın kendisine gönderdiği hediyeleri geri çevirdiği haber verilmiştir. Üstte, Sebe melikesinin Hz. Süleyman’a ilk ziyaretini anlatan bir tablo. (Edward John Poynter 1881)

Ancak Hz. Zülkarneyn, maddi karşılık almadığı bu kavmin, yapacağı yardıma insan gücüyle destek olmalarını istemektedir. Böylece kendi devletinin insan gücünü kullanmayı tercih etmemekte, yardım ettiği kavmin yerel halkını görevlendirmekte, onlara çeşitli sorumluluklar vermektedir. Bu şekilde, onlara sanatı ve bilimi öğretmekte, kültürel ve teknolojik açıdan ilerlemelerini sağlamaktadır. Ayrıca atıl ve boş duran insan gücünü harekete geçirmektedir. Böylece hem kendi devletinin hazinesinden gereksiz harcama yapmamakta, hem de kendi savunmalarında görevlendirmek suretiyle onları ülkelerine fayda sağlar hale getirmektedir. Adalete, saygıya ve hakkaniyete dayanan böyle bir ilişki hiç şüphesiz karşılıklı güveni ve halkın desteğini kolaylıkla elde edebilir.

Böyle bir uygulamanın pek çok olumlu yönü vardır. Bunlardan birincisi, halkın eğitimi ve yetişmiş insan gücünün artmasıdır. Ayrıca halk tembellikten ve ataletten kurtulacak, kendi çabaları ile başarı elde etmenin huzurunu yaşayacaktır. Bu aynı zamanda, milletin özgüvenini kazandıracak bir uygulamadır. Kendi devletinin bekası için çalışan bir milletin yaptığı işte zorluk çıkarması, isyana ve başkaldırıya eğilim göstermesi çok zordur. Dolayısıyla bu yardım sırasında da halk kolaylıkla yönetilecektir. Ayrıca insanlar kendi kavimlerinden insanlarla daha rahat ve daha verimli çalışır, kendi milletlerine hizmet etmekten daha çok zevk alırlar. Allah rızası için yapılan işlerde tabi ki bunun ehemmiyeti yoktur. Ama her insanın bu konuda titizlik göstermesi, sadece Allah rızasını gözetmesi beklenemez. Bu vesileyle dindar olanlar gibi, dindar olmayan insanların da hukukları korunmuş olur. Burada Hz. Zülkarneyn’in, yaşadığı dönemde dünyanın dört bir yanını fethetmiş bir hükümdar olarak ne kadar akılcı bir politika izlediğini görmek mümkündür.

Ayette Hz. Zülkarneyn’in “bir engel yaptığından” bahsedilmektedir. Burada geçişi engelleyen bir yapının inşa edilmesiyle, yıkılmaz ve devrilmez mimariye, yüksek teknolojiye işaret edilmektedir. Özellikle de bina, köprü başta olmak üzere her türlü imarın sağlam olması son derece önemlidir. Bu gibi yapılar deprem, sel, yağmur gibi doğal felaketlerle ya da herhangi bir askeri saldırıyla yıkılmayacak kadar sağlam yapılmalıdır.

ADNAN OKTAR: Kehf Suresi, 95: “Dedi ki: “Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır. Madem öyle, bana (insani) güçle yardım edin de.” Yani ‘bana tabi olun siz’ diyor. ‘Tam tabi olun, uyun’ diyor.

madde, new scientist

“Sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel kılayım.” ‘Anarşi ve terörü tamamen durdurayım’ diyor. “Bana demir kütleleri getirin”, iki dağın arası eşit düzeye gelince, “Körükleyin” dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi ya yaptı, sonra:) dedi ki: “Bana getirin, üzerine eritilmiş kıtran dökeyim.” ‘Katran dökeyim’ diyor. “Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.” “İki dağın arası eşit oluncaya kadar”; demir kütlelerini ne yapacak Hz. Mehdi (as)? Ne kadar tank, top, varsa, teknik aletler bu savaşta kullanılan teknik aletler hepsini eritecektir. Ve hepsi ağır sanayide kullanılacaktır. Buradaki demir kütlelerinden kasıt bu. Çünkü biliyorsunuz tanklar ton hesabıyladır, çelik, demir. Hz. Mehdi (as) devrinde, Hz. İsa Mesih (as) devrinde, bütün tanklar eritilecek, bütün toplar eritilecek dünyada. Kılıçlar, silahlar hepsi eritilecek. Yani silah bırakılmıyor. Hz. Mehdi (as), insan öldürmede kullanılan hiçbir silah bırakmayacak. Bu ayette buna işaret ediliyor, inşaAllah. Bakın; “Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.” Artık anarşi ve terörü tamamen durduruyor, bitiriyor. Silah olmadığında, iman olduğunda, güzel ahlak olduğunda zulüm de olmuyor. “Dedi ki: “Bu benim Rabbimden bir rahmettir.” ‘Allah’ın rahmeti ile yaptım, kendi gücüm olarak yapmadım.’ “Rabbimin va’di geldiği zaman, O, bunu dümdüz eder; Rabbimin va’di haktır.” “Rabbimin va’di geldiği zaman” kıyamet olur. (A9 TV, 30 Nisan 2011)