Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik. İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiçbir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık. (İkisinden) Birinin başka ürün (veren yer)leri de vardı. Böylelikle onunla konuşurken arkadaşına dedi ki: “Ben, mal bakımından senden daha zenginim, insan sayısı bakımından da daha güçlüyüm.”
(Kehf Suresi, 32-34)
Ayetlerde verilen bu örnekle Allah insanların, hidayet ehli bir kişi ile Allah’a iman ettiğini söylediği halde gerçekte inkarcılardan olan bir kişi arasında kıyas yapmalarını istemektedir. Ayette bahsi geçen bağ sahiplerinden biri diğerinden daha zengindir. İşte maldaki bu üstünlük, söz konusu kişinin Allah’a karşı büyüklenmesine, enaniyete kapılmasına neden olmuştur.
Oysa her şeyi yoktan var eden Rabbimiz mülkün tek sahibidir. Allah mal ve mülk vererek insanları nasıl davranışta bulunacaklarıyla denemektedir. Kimi insanlar bu mal ve mülkü kendi başarıları, çabaları ve zekalarıyla elde ettiklerini zannederek nankörlük yaparlar. Malın çokluğuyla sevinir, bunu insanlar arasında bir böbürlenme ve prestij konusu haline getirirler. Salih müminlerin tavrı ise Al-i İmran Suresi’nde bildirildiği gibidir:
De ki: “Ey mülkün sahibi Allah’ım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, her şeye güç yetirensin.” (Al-i İmran Suresi, 26)
Ayette bildirilen bağ sahiplerinden biri, bahçeleri ve ürünleri kendisinin zannederek Allah’a karşı çok büyük bir nankörlükte bulunmuştur. Aslında kendine ait olmayan, Allah’ın yalnızca bir nimet ve deneme konusu olarak verdiği mallara kendince sahip çıkmıştır. Bu sahiplenme duygusu ile şiddetli bir enaniyete kapılmıştır. Allah böbürlenmenin çirkinliğini ayetlerde şu şekilde haber vermektedir:
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca ulaşabilirsin. Bütün bunlar, kötülüğü olan, Rabbinin Katında da hoş olmayanlardır. (İsra Suresi, 37-38)
Allah Kuran’ın daha pek çok ayetinde böyle kişilerin alacağı karşılığı tarif etmiştir. Bu ayetlerden bazıları şunlardır:
(Mal, mülk ve servette) Çoklukla övünmek, sizi ‘tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi.’ “Öyle ki (bu,) mezarı ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü.” Hayır; ileride bileceksiniz. Yine hayır; ileride bileceksiniz. Hayır; eğer siz kesin bir bilgiyle bilmiş olsaydınız, Andolsun, o çılgınca yanan ateşi de elbette görecektiniz. Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne’l Yakîn) görmüş olacaksınız. Sonra o gün, nimetten sorguya çekileceksiniz. (Tekasür Suresi, 1-8)