Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Ne kadar kaldınız?” Dediler ki: “Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık.” Dediler ki: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.”
(Kehf Suresi, 19)
Ayette ilk olarak Müslümanların, karşılaştıkları olaylarda bir karara varmadan kendi aralarında istişare etmelerinin önemine dikkat çekilmektedir. Dikkat çekilen bir diğer konu ise diriltenin de öldürenin de Allah olduğu, Allah dilemediği sürece hiçbir insanın buna muvaffak olamayacağıdır.
Bunun yanı sıra ayette Kehf Ehli’nin mağarada ne kadar süre kaldıklarıyla ilgili aralarında bir konuşma geçtiği de aktarılmakta, ardından ise bir kişinin “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir” dediği bildirilmektedir. Burada önemli olan husus, anlaşılmayan ya da sonucu bulunamayan herhangi bir konu olduğunda, müminlerin hemen “Allah bilir” deyip, hayır ve hikmeti Allah’a bırakmalarıdır. Çünkü gaybı sadece Allah bilmektedir. O nedenle de insanların bilmedikleri bir konu üzerinde tartışmaları, cevabını araştırıp bulmaya çalışırken bunun sıkıntısını yaşamaları tevekküllü bir tavır olmaz. Önemli olan o anda gösterilen teslimiyet ve hemen kaderin hatırlatılmasıdır.
Kehf Suresi’nin 19. ayetinde müminlere bazı işaretlerde daha bulunulmaktadır. Bunlardan birincisi müminlerin alışverişe gönderdikleri kişiden herhangi bir yiyecek değil, temiz yiyecek istemeleridir. İman edenlerin temizlik konusundaki hassasiyetleri pek çok Kuran ayetinde bildirilmektedir. Örneğin Allah elçilerinin “… temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram…” (Araf Suresi, 157) kıldığını haber vermektedir. Bunun yanı sıra iman edenlere “Elbiseni temizle” (Müddessir Suresi, 4) şeklinde buyurmaktadır. Kuran’daki temiz rızıklar ve temizlikle ilgili ayetlerden bazıları şu şekildedir:
Öyleyse Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer O’na kulluk ediyorsanız Allah’ın nimetine şükredin. (Nahl Suresi, 114)
Size, rızık olarak verdiklerimizden temiz olanlarından yiyin, bu konuda azgınlık yapmayın, yoksa gazabım üzerinize kaçınılmaz olarak iner: benim gazabım, kimin üzerine inerse, muhakkak o, tepetaklak düşmüştür. (Taha Suresi, 81)
Kehf Suresi’nin bu ayetinde dikkat çekilen diğer bir husus da müminlerin yiyecek almak için şehri tercih etmeleridir. Bunun nedeni şehirde çok daha geniş imkan ve seçim alternatifi olması olabilir. Kuran’da şehirlerin önemi ile ilgili başka ayetler de bulunmaktadır. Örneğin Allah, Enam Suresi’nde tebliğin şehirlerden başlamasına dikkat çekmiştir:
İşte bu (Kur’an), önündekileri doğrulayıcı ve şehirler anası (Mekke) ile çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitaptır. Ahirete iman edenler buna inanırlar. Onlar namazlarını (özenle) koruyanlardır. (Enam Suresi, 92)
Ayette müminlere bir başka hatırlatmada daha bulunulmaktadır. Bu da müminlerin her zaman için nezaketli ve saygılı olmalarıdır. Bu, Allah’ın Kuran’da bildirdiği güzel ahlakın bir gereğidir.
Kehf kıssasında ayrıca Müslümanların ahir zamanda daha ziyade evlerinde bulunacaklarına işaret ediliyor olabilir. Bunun nedeni de, komünizm, faşizm gibi din dışı ideolojilerin hakim olduğu bu büyük fitne döneminde, dışarı çıkıp hedef haline gelmemek, dikkat çekmemek olabilir. Ayette aynı zamanda müminlerin gerektiği durumlarda, uzun zaman evlerinde kalarak kendilerini ilim ve bilgi yönünden geliştireceklerine dikkat çekiliyor olabilir. Nitekim Peygamberimiz (sav)’in de ahir zaman konusunda kendisinden tavsiye isteyenlere, “… evlerinizin yiğiti olunuz, oradan ayrılmayınız!” ve “evinden dışarı çıkma!” şeklinde tavsiyelerde bulunduğu bildirilmektedir.4
“Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Ne kadar kaldınız?” Dediler ki: “Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık.” Dediler ki: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.” (Kehf Suresi, 19)
ADNAN OKTAR: Çok nezaketli bu gençler, çok efendiler. Kimseye bulaşmaz, kavga etmez, olay çıkartmaz, kimseyi kızdıracak şekilde konuşmaz, nezaketliler.
“Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Ne kadar kaldınız?”
ADNAN OKTAR: Aralarında bir sorgulama yapıyorlar yani istişare ediyorlar. İşleri istişareyle, konuşmayla. Zamanın izafiliği burada vurgulanıyor. “Ne kadar kaldınız.” Çünkü ahirette de soruluyor bu soru, zamanın izafi olduğunu onların bildiğini de orada görüyoruz. Onların üslubundan zamanın ve mekanın olmadığını da iyi bildiklerini anlıyoruz.
“Dediler ki: “Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık.”
ADNAN OKTAR: Aynı ahiretteki verilen cevap gibi.
“Dediler ki: ‘Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin;”
ADNAN OKTAR: Seçerek bulabiliyor helal yiyeceği. Yani küfür o kadar sarmış etrafı.
“Ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin.’”
ADNAN OKTAR: Demek ki, kendilerini gizleyecek Hz. Mehdi (as) talebeleri. Demek ki bir bela olacak. Fitneden çekinecekler, münafıklardan, küfürden, her türlü iftiradan çekinecekler, kendilerini sezdirmemek için özel itina edecekler. Sezdirmek istemedikleri için ne Hz. Mehdi (as)’ı bulabiliyor insanlar ne Hz. İsa Mesih (as)’ın talebelerini bulabiliyorlar, bu özenlerinden dolayı. Ne Kehf Ehli’ni bulabiliyorlar, ne Rakim Ehli’ni bulabiliyorlar. Ama zamanı gelince bu insanlar tabii Kehf Ehli’ni de Rakim Ehli’ni de bulacaklar. Kuran’ın işaretiyle o görülüyor.
“Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler.”
ADNAN OKTAR: Küfrün, deccaliyetin azgınlığı o devirde vurgulanıyor. Kendi inançlarına çevirmek için ailelerin çocuklara ne kadar baskı yaptıklarını görüyorsunuz. Namazlarını gizli kılıyor birçok genç. Birçok genç kız gizli namaz kılabiliyor, hatta bir kısmı hiç kılamıyor korkudan dolayı, Müslüman olduğundan dolayı. Eve mesela Kuran götüremiyor, kendini gizliyor. Kehf Ehli de o şekilde. (A9 TV, 23 Mayıs 2015 )