Ebu İshak’tan; Emir-ül Mü’minin (Hz. Ali (ra)) ashabından güvenilir birinden duydum ki, Emir-ül Mü’minin bir hutbesinde söyle buyurdu:
“Allah’ım ben biliyorum ki ilmin tamamı kuşatılmaz, kaynağı kurumaz ve arzın, senin halka olan açık ama kendisine itaat edilmeyen ya da çekindiğinden dolayı saklanan bir hüccetinden boş kalmaz. Böylece hüccetin batıl olmaz. Senin dostların da hidayet olduktan sonra dalalete düşmezler. Ama onlar (dostların) neredeler ve sayıları ne kadardır? ONLAR SAYICA ÇOK AZ OLSALAR DA, ZİKRİ YÜCE OLAN ALLAH KATINDA DEĞERLERİ ÇOK BÜYÜKTÜR. ONLAR, DİNİN KILAVUZLARI OLAN HİDAYET İMAMLARINA TABİ OLURLAR, onların edepleriyle edeplenir, yollarından yürürler. İşte o zaman ilim, imanın hakikati ile birlikte onlara doğru akın eder de ruhları, ilim önderlerinin davetine icabet eder; BAŞKALARINA ZOR GELEN HADİSLERİ ONLAR KOLAYLIKLA KABUL EDERLER; YALANCILAR VE İSRAFÇILARIN ÇEKİNİP KABULLENMEDİKLERİ ŞEYLERLE HUZUR BULURLAR. İşte, alimlere uyanlar onlardır. Onlar, yüce Allah’a ve velilerine itaat ederek, dünya ehliyle birlikte oldular; dinlerinde takiyye edip düşmanlarından korundular. Onların ruhları, en yüce makama bağlıdır, alimleri ve onlara uyanlar, batıl devletinde dilsiz ve suskundurlar, HAKKIN DEVLETİNİ BEKLERLER. Allah yakında kendi sözleriyle hakkı yüceltecek ve batılı yok edecektir. O korkulu durumda dinlerini sabırla korudukları için ne mutlu onlara! Onların devleti oluştuğunda, onları görmeyi ne kadar da çok isterim! Allah onları, salih babalarını, eşlerini ve nesillerini bizimle birlikte Adn cennetinde birleştirecektir.” (el-Kafi c. 1, s. 270)