Ahir zamanda ümmetimin başına sultanlarından şiddetli belalar gelir, öyle ki yerler Müslümanlara dar gelir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)
Mehdi’den önce, yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir… (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak… (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 21-22)
Dünya herc-ü merc (fitne, dağınıklık) içinde kaldığında, fitneler zuhur ettiğinde, yollar kesildiğinde, bazıları bazısına hücum ettiğinde, büyük küçüğe merhamet etmediği, büyüğe vakarlı davranmadığında Allah, bu sırada onlardan adavetin kökünü kazıyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanında dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak birini (Mehdi) gönderecektir. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)
Masum insanlar katloluncaya kadar Mehdi çıkmayacak ve bu katliamlara yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir. Hz. Mehdi gelince, insanlar onu aşk ve muhabbetle kucaklayacaklardır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 37)
Mehdi çıkmadan önce, milletler arasında ticaret ve yollar kesilecek, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır. (El Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki, s. 39-40)
Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde Hz. Mehdi gelmeden önce bazı Müslüman ülkelerde, din ahlakından uzak, zalim ve acımasız karakterli kişilerin iktidarda olacağına işaret edilmektedir. Gerçekten de bugün İslam dünyasının bir bölümünde iktidarda olan yöneticiler, Müslüman halka eziyet etmekte, baskıcı ve despot rejimleri ile insanları ezmektedirler. Bir kısmında ise, ehil olmayan yöneticiler nedeniyle halk çeşitli belalara maruz kalmaktadır. Dünyanın pek çok yerinde Müslümanlar, ülke yönetimindeki liderler tarafından baskı altına alınmakta, çeşitli zorluk ve sıkıntılara maruz bırakılmaktadırlar. Müslümanların dinlerini özgürce yaşamaları ve ibadetlerini yerine getirmeleri engellenmekte, ekonomik sıkıntılar yaşamı zorlaştırmaktadır.
Peygamberimiz (sav)’in Hz. Mehdi’nin gelişi ile ilgili bildirdiği hadislerin büyük bir kısmında, Hz. Mehdi gelmeden önce dünyada karmaşa, güvensizlik ve huzursuzluğun hakim olacağı üzerinde durulmaktadır. Savaşlar ve çatışmaların yanı sıra, toplu katliamların yaşanacak olması da bu dönemin belirgin özellikleri arasındadır. Ayrıca hadiste katliamların yaygın olacağına, yani tüm dünya çapında yaşanacağına dikkat çekilmektedir.
Geçtiğimiz yüzyılda iki büyük dünya savaşı yaşanmış ve sırf bu savaşlarda 65 milyon insan hayatını kaybetmiştir. 20. yüzyıl boyunca siyasi nedenlerle katledilen sivillerin sayısının 180 milyonu aştığı tahmin edilmektedir. Bu, daha önceki yüzyıllarla kıyaslandığında olağanüstü derecede yüksek bir rakamdır.
Hz. Mehdi’nin çıkışı ile ilgili hadislerde katliamların yaygınlaşmasından bahsedilirken, bu katliamların masum insanları hedef alacağına özellikle dikkat çekilmiştir. Günümüzde hemen hemen tüm savaşlarda asıl hedef sivil halk olmaktadır. Katliamlar ve terör eylemleri de asıl olarak sivil ve masum halka yönelik olarak gerçekleştirilmekte, çoğunlukla çocuklar, yaşlılar ve kadınlar katledilmektedir. Özellikle kendilerini savunma imkanı olmayan bu insanların seçilmiş olması katliamların çapının geniş, hayatlarını kaybeden insanların sayısının yüksek olmasına neden olmaktadır.
“Fitne” kelimesi ise “savaş, karışıklık, kavga, ihtilaf” gibi anlamlara da gelmektedir. Kelimenin bu anlamları düşünüldüğünde özellikle son bir asırdır, hadiste de ifade edildiği gibi “kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılan” savaşlar, iç çatışmalar, kargaşalar dünyanın dört bir yanında bitip tükenmeden devam etmektedir. Özellikle geride bıraktığımız 20. yüzyıl “Savaşlar Yüzyılı” olarak anılmaktadır. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl ise savaşlar ve terör olayları ile başlamıştır ve halen de bunlar dünyanın dört bir yanında devam etmektedir.
Ahir zamanda, savaşlarla, yoklukla, açlıkla, adaletsizliklerle, ahlaki çöküşle ve çeşitli salgın hastalıklarla iç içe yaşayan insanlar tüm bu olumsuzlukların ortadan kalkabileceğine dair inançlarını yitirirler. Müslümanlar arasında da pek çok kişi, Altınçağ’ın başlayıp, İslam ahlakının dünya üzerinde hakim olacağı yönündeki beklentilerini kaybeder ve fitnelerin artarak devam edeceğine inanır.
Nitekim günümüzde de bu ruh halinin örnekleri sık sık görülmektedir. Peygamber Efendimiz (sav)’in Hz. Mehdi’nin gelişi ve Altınçağ’da yaşanacak olan güzelliklerle ilgili çok sayıda hadisi olmasına rağmen birçok kişi böyle bir dönemin yaşanmayacağını zannetmektedir. İşte bu zan da ahir zaman alametlerinden biridir. Altınçağ, bu ümitsizlik halinin insanlar arasında yaygınlaştığı bir zamanda, Allah’ın insanlara olan rahmeti sayesinde başlayacaktır.