İyilerle kötülerin mücadelesi Hz. Adem (as) döneminde başlamıştır ve kıyamete kadar da devam edecektir. Tarihin her döneminde, insanları kötülüğe ve inkara sürüklemek için mücadele eden en büyük negatif güç ‘Deccaliyet’ tir. İnsanları din ahlakından uzaklaştıran, fitne ve kargaşayı körükleyen her türlü dini ideoloji ve düşünce sistemi, ‘Deccal’ i temsil eder. Kötülüğün karşısında olan, Deccal’in fitnesini etkisiz hale getirecek ve insanları doğru yola, hidayete yöneltecek olan Rahmani güç de ‘Mehdiyet’ tir.
İyilik ve kötülük arasındaki; şeytanın taraftarlarıyla Hakk’ın tarafı arasındaki mücadele, tarihin başlangıcından bu yana devam etmektedir. Tarihteki Hz. İbrahim (as) ve Nemrut, Hz. Musa (as) ve Firavun gibi, her devrin ‘Deccal ve Mehdi mücadeleleri’ bu konunun en bilinen örneklerindendir. İçerisinde bulunduğumuz ‘Ahir Zamanda ise bu fikri mücadele Hz. Mehdi (as) ile Mesih Deccal arasında devam etmektedir’. Tarih boyunca olduğu gibi, ‘Ahir Zamanda da Deccalin en mühim kuvveti yine münafıklardır’. Şeytanı, inkar edenleri ve münafıkları kendisine müttefik edinmiş olan Deccaliyet, emrindeki bu güçlerle birlikte halihazırda Mehdiyet’e karşı amansız bir savaş vermektedir.
Adetullah gereği, tarihin her döneminde hak dinin tebliğinde Müslümanlara önderlik eden, onları hidayete çağıran ve İslam ahlakını dünyaya hakim kılmak için çaba gösteren ‘manevi bir lider’ olmuştur. İşte Ahir Zamanda Müslümanları Kuran ahlakına ve hidayete yöneltecek, onları birleştirip tek bir çatı altında toplayacak olan kişi de ‘Hz. Mehdi (as)’ dır. Hz. Mehdi (as), Allah’ın izniyle, insanları inkara sürükleyen, din ahlakından uzaklaştıran, her türlü dinsiz ideoloji ve düşünce sisteminin lideri olan Deccali fikren etkisiz hale getirecek ve dünyaya İslam ahlakını hakim kılacaktır.
‘Mehdiyet’in çok önemli bir vasfı da anti-münafık bir hareket olmasıdır. Deccaliyetin zıttı olan Mehdiyet, Deccali hareketin temsilcileri olan münafıkların da zıttı bir harekettir. Allah Hz. Mehdi (as)’ı özel olarak böyle bir manevi güç ile yaratmıştır. Münafıkların teşhis edilip etkisiz hale getirilebilmesi için Mehdiyet yeteneği gerekir. İşte Mehdiyet de ‘münafık avcısı’ bir sistemdir. Allah Hz. Mehdi (as)’ı İslam dünyasına özel olarak bir ‘kurtarıcı vasfıyla’göndermiş ve ona ‘bu özel yeteneği’ vermiştir.
Peygamberimiz (sav) bir hadisinde, “Mehdi hükümranlığı zamanında zalimlerin ve müstekbirlerin hükümranlığı, münafıkların ve hainlerin nüfuzu son bulacaktır.” (El-Mehdiyy-il Mev’ud, c. 1, s. 252) sözleriyle Allah’ın, Hz. Mehdi (as) üzerindeki bu lütfuna dikkat çekmiştir. Hz. Mehdi (as) vesilesiyle, Deccallerin, inkarcıların, münafıkların, derin devletlerin, teröristlerin, zalimlerin, hainlerin ve insanlara karşı büyüklük taslayarak ahlaksızlık yapanların nüfuzu ve hakimiyeti son bulacaktır.
Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bir sözünde, dünyadaki münafıklık hareketinin Hz. Mehdi (as) vesilesiyle son bulacağını, “… Al-i Beyt-i Nebevî’nin silsile-i nuranîsine bağlanan (Peygamberimiz (sav)’in soyundan), ehl-i velayet (velilerin) ve ehl-i kemalin (kemal insanların) başına geçecek Al-i Beyt’ten (Peygamberimiz (sav)’in soyundan) Muhammed Mehdi isminde bir zat-ı nurani, o Süfyan’ın şahs-ı manevisi olan cereyan-ı münafıkaneyi (fikren) yok edip dağıtacaktır. (Mektubat, s. 56-57) sözleriyle bildirmiştir. Ahir Zamanda münafıklar Hz. Mehdi (as) vesilesiyle fikren etkisiz hale geleceklerdir. Belki içlerinde münafıklıktan vazgeçmeyecek ve samimi iman etmeyeceklerdir; ama münafıklığa dair eylemlerine son vereceklerdir.
Peygamberimiz (sav)’den rivayet edilen başka bir hadiste, “Daha birçok insan Kuran’dan çok, Mehdi’den korktukları için günahlardan kaçınacaktır…” (Al-Futuhatu’l Makkiyah, s. 6) sözleriyle açıklandığı gibi, münafıklar Allah’tan korkmayacak ama Hz. Mehdi (as)’ın aklından, güçlü ferasetinden ve basiretinden çok çekineceklerdir. Peygamberimiz (sav)’in “… Mehdi münafıkları nişanelerinden (alametlerinden) tanıyacaktır.” (Yevmul Halas, Kamil Süleyman, s. 135) hadisiyle haber verildiği gibi, Hz. Mehdi (as) münafıkları hemen teşhis edip tanıyacak; münafıklar da bunu bildikleri için sinsi faaliyetlerini yapmaktan korkacaklardır. Sonunda da ahlaksızlık yapmaya güç ve cesaret bulamayarak münafıkane eylemlerine son verecek ve zahiren Müslüman gibi yaşamak zorunda kalacaklardır. Peygamberimiz (sav)’in bir hadisinde Hz. Mehdi (as)’ın münafıklar üzerindeki bu manevi galibiyeti şöyle haber verilmiştir:
Ebu Basir’den: İmam Caferi Sadık aleyhisselam “Suçlular çehrelerinden tanınacak” (Muhammed Suresi, 30), ayeti hakkında şöyle buyurdu: Allah onları tanır, lakin bu ayet Kaim (yani Mehdi) hakkında nazil olmuştur. Mehdi onları (münafıkları) çehrelerinden tanıyacak ve ashabı ile birlikte onları (manen) darmadağın edecek. (Şeyh Muhammed B. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 283)
Bir başka hadiste, “Allah’ın düşmanı olan Mesih-i Deccal, İsa Aleyhisselam’ı görünce, tuzun suda eridiği gibi erir.” (Müslim, Kitabü’l Fiten, s. 34) sözleriyle, haber verildiği üzere, Deccaliyetin, hak karşısında ‘tuzun suda eriyip’ etkisiz yok olması gibi; İslam dünyasındaki münafıklar da, Hz. Mehdi (as) karşısında tüm güçlerini kaybedip etkisiz hale geleceklerdir.
Hz. Mehdi (as), Allah’ın kendisine ilham ettiği akıl ve hikmet ile, münafığın en önemli silahı olan ‘gizliliği’ ortadan kaldıracak ve onun tüm ahlaksızlıklarını, şeytani yöntemlerini gün gibi su yüzüne çıkaracaktır. Böylece münafıkların bu güne kadar elde etmiş oldukları en büyük avantajları ortadan kalkacak; münafıklığın tarif edilmeyen, bilinmeyen ve insanlar tarafından teşhis edilmemiş sistemi etkisiz hale gelecektir. Hz. Mehdi (as) münafığın gizliliğini yok ederek, onun bu hilesini geçersiz hale getirecektir.
Zira münafık adeta bir ‘yarasa gibidir’. Aynı yarasa gibi, münafık da güneşi, ışığı gördüğünde, perişan olur ve kaçacak bir delik aramaya başlar. İşte Hz. Mehdi (as) da, adeta münafığın üzerine bir projektör tutarak onu aydınlatacak ve böylece nereye kaçarsa kaçsın, manen yakalanacağını bilen münafıklar, ahlaksızlıklarını yapamayacak hale geleceklerdir. İşte bu, Allah’ın tüm İslam alemine bir kurtarıcı olarak gönderdiği Hz. Mehdi (as)’a bir lütfu ve iman edenlere olan bir rahmetidir. İslam dünyası asırlardır beklediği refah, huzur ve mutluluğa -Allah’ın izniyle- Hz. Mehdi (as) vesilesiyle kavuşacaktır.
ADNAN OKTAR: “Münafığı iyice belirlemek, İslam’ın Mehdiyet devrindeki hakimiyetinde bütün münafıkların kapılarını kapatacaktır. Biz şimdi onun hazırlığını yapıyoruz. Münafığın rezil kepaze edilmesi, iyice tanıtılması, dünyada adeta yaşayamayacak hale getirilmesi, Hz. Mehdi (as) devrinde oluyor. O yüzden her münafık o münafık alametlerinden, nifaktan mecburen vazgeçmiş oluyor. O yüzden hiç nifak alameti görülmeyecek Mehdi (as) devrinde. Yoksa hiç münafık olmayacak diye bir şey yok Hz. Mehdi (as) devrinde; ama alametini göremeyeceğiz. Çünkü öyle gün gibi belirlenecek ki münafık, baktı mı adam hemen anlayacak. Anlaşılma korkusundan dolayı da münafık felç olacak. Ama şu dönemde tabii kulağını tıkayabilir, gözünü kapayabilir.Ama İslam bütün dünyaya hakim olduğunda, gözünü kapayacak, kulağını kapayacak hali kalmayacak münafığın.
O yüzden biz onun zeminini şimdiden hazırlıyoruz Hz. Mehdi (as)’a yardımcı olmak için. Hz. Mehdi (as)’ın karşısında münafık kalmasın diye hazırlık yapıyoruz.
Bediüzzaman ne diyor? “Mehdi o cereyanı münafıkaneyi (fikren) öldürüp dağıtacak” diyor. Asıl yapacağı budur ‘cereyanı münafıkane’yi dağıtmak’. Bunun için de çok kapsamlı bir hazırlık gerekiyor. İşte kitaplar, CD’ler, yazılar ve bunu sürekli gündemde tutmak, tekrarlamak. Çünkü münafık nereye giderse ‘münafık alametleriyle’karşılaşacaktır. İnterneti açtığında münafık alametleriyle karşılaşacak, radyoyu açtığında münafık alametlerini duyacak, televizyonu açtığında münafık alametlerini görecek. Kaçıp göçecek hiçbir yeri kalmayacaktır. Bir sohbet alanına geldiğinde, orada bunu duyacak ve böylece bu pislik mahlukatlar Müslümanlara hiç zarar veremeyecek hale gelecekler. Ahir Zamandaki olay budur. Yoksa münafık olmayacak anlamında değil. Şu an münafık tam tarif edilmediği için, Kuran’da var ama hayata geçişini bilmiyor insanlar, o yüzden de münafıklar İslam aleminde elini kolunu sallayarak iş yapıyorlar. Mesela büyük alim diyor, halbuki adam münafık. Büyük müçtehit diyor halbuki münafık fark edemiyorlar. Etrafında halka oluyorlar, deli gibi savunuyorlar. Halbuki azılı münafık. Ama münafığı böyle gün gibi tarif edersen, herkes de su gibi ezberlerse münafığın bu dünyada yaşama alanı kalmamış olur… Münafık o imanın nuru içinde boğulacaktır. Kaçıp göçecek hali kalmayacaktır, bilinecek hale gelecektir münafık.
Onun için münafık alametlerini sürekli gece gündüz gündemde tutmak, ezberletmek, anlatmak dünyada münafığın hayat sahasını yok etmek anlamına geliyor. O zaman Müslümanlar münafık faaliyeti olmayan bir dünyada yaşamış olacaklar. Ve o da onlara müthiş bir lüks, rahatlık, bereket ve güç verecektir…” (A9 TV, 6 Haziran 2016)