Münafık, Kendisine Tanınan Her İmkanı Küfürle Bağlantıya Geçip Müslümanlar Aleyhinde Faaliyet Yapmak için Kullanır

Ahirzaman Münafıkları

Münafık, Müslümanların kendisine tanıdığı imkanları, onlar vesilesiyle elde ettiği nimetleri, ‘küfürle bağlantıya geçmek, onlarla olan ilişkilerini güçlendirmek ve onlar arasındaki yerini sağlamlaştırabilmek’ için de kullanır. Çünkü nihai hedefi zaten budur: Müslümanları yıpratıp küfrü güçlendirmek, ardından da inkarcıların arasında kendine iyi bir yer edinebilmek. Dolayısıyla Müslümanların her türlü ‘teknolojik imkanlarını, maddi güçlerini, sosyal bağlantılarını’ bu amaç için kullanır.

Münafıklar Müslümanların sahip oldukları imkanlardan en iyi şekilde yararlanabilmek için ‘ince bir strateji’ izlerler. Müslümanların hem kendi ülkelerinde hem de yurt dışında tanıdıkları herkesle bir şekilde tanışıp, onlarla samimiyet kurmaya çalışırlar. Kimi zaman bir bahane bulup açıkça bu insanların isim ve telefonlarına ulaşmaya çalışır; kimi zaman da gizlice Müslümanların bilgisayarlarına, telefonlarına, tabletlerine bakıp rehberlerinden bu insanların ‘e-mail, telefon ya da sosyal medya bilgilerini’ elde etmeye çalışırlar. Ardından da yine çeşitli yalanlarla, bu insanlarla Müslümanların bağlantısını kesmeye çabalarlar. Sonrasında da gizliden kendileri bu kimselerle dostluklarını sürdürürler. Örneğin çok iyi bir insan hakkında Müslümanlara çok alçakça yalanlar anlatarak, “Bu insan çok samimiyetsiz ve sahtekar olarak biliniyor. Ayrıca Müslümanlara da düşman biri. Siz en iyisi bu kişiyle bağlantınızı kesin ve bir daha da görüşmeyin. Yoksa size zarar verebilir.” der. Oysaki o kişi mümin, muttaki, Allah’tan korkan, Müslümanları çok seven, vicdanlı ve güzel ahlaklı biridir. Ama münafık bu ittifakı bozmak ve o kişiyi kendi menfaatleri doğrultusunda kullanabilmek için böyle bir iftira ortaya atar.

Müslümanların İslam ahlakını tebliğ için kullandıkları ‘teknolojik araçlar’ da münafık için küfürle bağlantı kurmada çok önemli fırsatlardır. Münafık onların bu imkanlarından en iyi şekilde yararlanmak ister. Müslümanların iyi niyetini ve vicdanlı olmalarını kullanmaya çalışır. Örneğin, “Kendisinin çok zor durumda olduğunu, telefonunun arızalandığını, acil bir durum olsa kimseye ulaşamayacağını, hasta olsa kimsenin haberi olmayacağını ve başına birşey gelebileceğini” söyler. Ve ardından da mutlaka en son teknolojik özelliklere sahip yeni bir telefona ihtiyaç duyduğunu ima eder. Böyle bir durumda Müslümanların nasıl bir vicdani sorumluluk hissedeceklerini ve ellerindeki imkanlarla ona mutlaka yardım edeceklerini çok iyi bilir. Bu nedenle özellikle de‘başına birşey gelirse ne kadar çaresiz durumda kalacağı’ yalanını çok daha iyi vurgular. Bunun sonucunda da, kendince oyun yaparak elde ettiğini sandığı,‘en gelişmiş özelliklere sahip, en yeni model bir telefona’ kavuşmuş olur. Elbette ki Müslümanlar münafığın burada oynadığı oyunu çok iyi görürler. Ancak onlar da Allah rızasına en uygun şekilde düşünerek ve münafığın oyunlarını dikkatle izlemeye devam ederek ona istediği bu imkanı verirler.

Münafığın oyunu burada bitmez tabi ki. Ardından da elindeki telefonun tüm imkanlarıyla ‘küfürle çok daha hızlı, çok daha sağlam bağlantılar kurabilmek’için hareket geçer. Müslümanların imkanlarıyla elde ettiği bu telefondan, küfre Müslümanlardan topladığı ‘istihbarat bilgilerini’ aktarmaya başlar. Yine bu telefonda yaptığı konuşmalar ile Müslümanlara karşı küfürle işbirliği yapar ve şeytani planlar kurar.

Münafık Müslümanların zenginliğini ve geniş imkanlarını gördükçe, bu şeytani oyunlarına sürekli olarak devam eder. Her zaman kendi çıkarı söz konusu olmasa da, bazen de sadece ‘küfre yaranmak ve onlara destek sağlamak için’ Müslümanların imkanlarını ele geçirmek ister. Örneğin Müslümanların İslam’ı anlatmak, Kuran ahlakını tebliğ etmek için yaptıkları ‘imani, kültürel ya da bilimsel araştırmalar’, bu yönde kullanacakları ‘bilgi arşivleri’ münafığın dikkatini çeker. Eğer böyle geniş bir arşivi küfürdeki yandaşlarına ulaştıracak olursa, onların gözüne girebilecek, onlardan “Aferin” sözünü duyabilecek ve ileride o da onlardan bir çıkar talep edebilecektir. İşte bu bakış açısıyla münafık, kendisinin hiç işine yaramayacak da olsa, Müslümanlardan bu bilgileri gizlice alıp kendisine aktarmanın bir yolunu arar. “İslam’a faydalı bir çalışma yapacağını ve bu bilgilere ihtiyacı olduğunu” söyler ya da “Arşivin çok karışık olduğunu kendisinin düzenleme yapmada çok tecrübeli olduğu” gibi kendince makul görülecek bir bahane bulur. Sonra da ulaştığı her türlü faydalı dokümanı şeytani dostlarına ulaştırır.

İşte bu birkaç küçük örnekle tanımlanan, münafığın Müslümanlar arasında yürüttüğü sinsi mücadele, münafık küfürde aradığı imkanları bulana kadar devam eder. O güne kadar Müslümanlar arasında oynadığı bu şeytani oyunlar ise, o istemese de Müslümanları sürekli olarak daha da güçlendirir. Münafığın sinsi ve şeytani yönlerini gördükçe Müslümanlar çok daha dikkatlerini açar, daha çok birbirlerine kenetlenir ve çok daha sağlam adımlarla ilerlerler. İçlerinde bir münafığın var olma ihtimali, onları çok daha akıllı hareket etmeye yöneltir. Bunun sonucunda da Allah’ın izniyle, güç ve kuvvetleri, işlerindeki bereketleri sürekli olarak daha da artar.